Light Pink Pointer

30 Temmuz 2021 Cuma

Kelime Oyunu #35

 

Benim Annem Deniz

Simon, kızını denize götürdüğünde ne diyeceğini bilmiyordu. Kızı ona annesini görmek istediğini söylemişti. Ve işte şimdi buradalardı.

Küçük kız olayları anlamaya çalışıyordu. 5 yaşındaydı ve bazı şeyleri anlamak için fazlasıyla küçüktü. Simon ve kızı iskelenin ucuna oturup ayaklarını aşağı, denize doğru uzattılar. Simon çantasından bir buzdolabı poşeti çıkardı ve içindeki çikolatalı kurabiyelerden birini kızına uzattı. Baba kız karşılıklı denizi seyrediyor, tek kelime etmiyorlardı.

“Ne yani, benim annem deniz mi?”

Simon buruk bir şekilde gülümsedi. Nasıl olurdu da bu tertemiz kalbe mürekkep damlatabilirdi? Nasıl olurdu da gerçekleri söyleyerek bu küçük kızda unutamayacağı bir iz bırakırdı. Annesinin yaşamına son vermek için denize sığındığını söyleyerek bu küçük kızın umutlarını da denizde boğmuş olmaz mıydı?

“Evet, senin annen deniz. Ama ilk başta deniz değildi.”

“Nasıl yani, annem denize mi dönüştü?”

Küçük kız hevesle dinliyordu. Çocukluk işte, diye düşündü Simon. Hayat onların gözünde harikaydı. Keşke herkes çocuk kalabilseydi.

“Evet aynen öyle.”

“Nasıl oldu peki baba, anlatsana!”

Küçük kız daha çok babasına sokuldu. Ağzından çıkacak her kelimeyi heyecanla bekliyordu.

“Annen deniz kralına yardımlarından dolayı bu ödülü kazandı, denize dönüştü. Deniz kralı öyle kudretli öyle harikaydı ki deniz halkının hepsi ona saygı duyardı. O başlarına gelmiş en iyi kraldı. Ancak halkına yansıtmadığı kusurlu birçok yanı vardı. Karanlıktan çok korkuyordu.”

Kız hemen sözünü bölüp gülümsedi.

“Koskoca denizlerin kralı karanlıktan mı korkuyormuş! Vay canına.”

Simon gülümseyerek kafasından yarattığı hikâyesine devam etti.

“Evet hem de çok. Günün birinde denizin bilinmeyen ve oldukça karanlık bir köşesindeki gizemli yaratıkların deniz halkını rahatsız ettiği haberini almış. Oraya gidip soruna bakması gerekiyormuş. Ama bunun için fazla korkakmış. Yine de tüm birliklerini toplayıp yola koyulmuşlar. Vardıklarında ise kral korkusundan tir tir titriyormuş. Oraya gitmesinin imkânı yokmuş. Tam o sırada karşılarına oldukça alımlı ve güzel bir kadın çıkmış. Bu kadın insan dünyasından Ester’miş.”

“Ester! Benim annem!”

“Evet, senin annen.”

Simon duraksamak zorunda kaldı. Sanki boğazına bir yumru oturmuştu. Burnunun direği sızlıyor ama kızına çaktırmamaya çalışıyordu. Uzun zamandır eşinin ismini ilk defa söylüyordu ve bu onda oldukça kötü bir his yaratmıştı. Hayır, şimdi ağlayamazdı. Hikâyeyi bitirmeliydi. Hem kendisi hem de kızı için.

“Baba niye durdun, anlatsana.”

“Daha sonrasında kral şaşırmış tabii. Bu kadar güzel bir kadını daha önce hiç görmemiş. Ama onu etkileyen dış görünüşünden çok yaydığı enerjiymiş. Kadın fazlasıyla pozitif ve iyi biriymiş.

-Ey denizlerin yüce lordu, size yardım etmeye geldim. Yaydığım ışıkla size ve askerlerinize yol gösterecek ve halkın huzurunun geri gelmesine katkıda bulunacağım.

Kral bu teklifi reddedecek konumda değildi. Onun için her türlü ışık bir kurtuluştu. Bunun üzerine kral, birlikleri ve bu güzel kadın ile denizin diplerine doğru yol almış. Oraya varmaları 2 gün sürmüş. Karşılaştıkları manzara oldukça korkunçmuş. Bir sürü kedi balığı bir masada toplanmış, kâğıda bir şeyler karalayıp bağrışıyorlardı. Kral ve ekibi hemen oraya yönelmişler.

-Ben denizlerin yüce lordu Kral Rex, siz kedi balıklarının derdi nedir açıklayınız.

Kedi balıkları hemen krala dönmüşler. Bir tanesi konuşmaya başlamış

-Ey denizlerin yüce lordu Kral Rex, bizi bu karanlıkta yaşamaya ittin ve imkânlarımızı kısıtladın. Halkla aramıza mesafe koydun. Mutlu olmamızı engelledin ve sevdiklerimizden bizi kopardın. Rica ederim bize söyleyiniz, bu nasıl yüceliktir, lordum?

Kral Rex şaşırdı. Bunları duymayı beklemiyordu. Ne yapması gerektiğini de bilmiyordu.  Sadece şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu. Bunun üzerine Ester olaya el attı.

-Siz kedi balıklarını çok iyi anladığımızı belirtmek isteriz ama kraliyet kayıtlarına göre kedi balıklarının reisi kraliyete ihanetle suçlanmıştı. Bundan dolayı o ve tüm kedi balıkları karanlık sulara gönderildi. Peki, bunu bile bile nasıl olur da karanlıktaki suda yaşama nedeninizi sorgularsınız?

Bir diğer kedi balığı atladı.

-Başımızdaki reis ne yaptı bilemeyiz ama biz öyle balıklar değiliz hanımefendi. Sevdiklerimize kavuşmak istiyoruz. Özgürlük istiyoruz. Yaşamak istiyoruz. Kraliyete sadık olduğumuzu kanıtlamak ve sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi göstermek istiyoruz. Kral Rex’ten bize bir şans daha vermesi için izin istiyoruz ve huzuruna çıkmaktan dolayı oldukça mutlu olduğumuzu da belirtmek istiyoruz.

Kral Rex ‘Ne de çok şey istiyorlar!’ diye düşünürken Ester’i kolundan tutup odanın uzak bir köşesine doğru kendisini çekiştirir. Kulağına fısıldar.

-Sizce ne yapmalı hanımefendi?

Ester koskocaman gülümseyerek cevap vermiş.

-Bence affetmeliyiz lordum. Herkes şansı hak eder. Sırf liderleri kötü diye halkın da kötü olduğunu varsayamayız.

-Haklısınız hanımefendi. Teşekkürlerimi sunuyorum size.

Bunun üzerine Kral, kedi balıklarını affetmiş ve onlara sarayın yakınındaki oldukça güneşli evleri vermiş. Bunun üzerine huzur sağlanmış oldu ve halk tekrar eski huzuruna döndü.

Saraya vardıklarında Kral, Ester’e bol bol teşekkür etti. Kendisine dileğinin ne olduğunu sordu. Ester ise hemen cevap verdi.

-Kralım, sizin de izniniz olursa ben denizin bir parçası olmak istiyorum. Hem kraliyete yardımcı olup halkta bir sorun olup olmadığını da öğrenmiş olurum. Size bildiririm ve huzurla krallığınızı yönetirsiniz. Tek arzum budur.

Kral, Ester’in isteğini ikiletmedi ve kendisini deniz ile bütünleştirdi. Ester ortadan kayboldu ve krala sadakat yeminiyle kraliyet için çalışmaya başladı. Bunun üzerine halk sonsuza dek mutlu yaşadı ve Ester’in heykeli meydana dikildi.”

Simon hikâyesinde birçok boşluk olduğunu biliyordu ama tek dileği küçük kızın bunu sorgulamamasıydı.

“Yani benim annem kurtarıcı mı? Benim annem bir prenses mi?”

“Aynen öyle. Senin annen bir kurtarıcı ve bir prenses. Senin annen harika biri ve seninle gurur duyuyor. Seni izliyor ve senin mutluluğunla mutlu oluyor.”

Kız gülümsedi ve bir anda ellerini ağzının yanlarına yerleştirerek bağırmaya başladı.

“Anne seni çok seviyorum, sen benim kahramanımsın!”

Simon işte şimdi kendini tutamamıştı. Ağlıyordu ve gözyaşları bir kez gözünden aktı mı durdurması oldukça zordu. Hıçkırıyordu ve bunu saklama gereği duymuyordu. Kız ise bunu fark etmiyordu. Denize doğru bağırıyor ve annesinin duymasını umut ediyordu.

“Baba sence annem beni duymuş mudur?”

“Tabii ki duymuştur. Sen ondan ne kadar uzak olursan ol o seni her yerden duyar. Yeter ki ona seslen.”

Biraz daha orada kaldıktan sonra kalktılar. Kurabiye kırıntılarını topladılar  ve arabaya binip evlerine gittiler. Her hafta sonu küçük kız annesine mektup yazdı. Bu mektupları şişeye koyarak denize yolladılar. Küçük kız bu mektupları annesinin okuyacağından oldukça emindi.

Simon kızına yalan söylediği için çok pişmandı ama başka çaresi yoktu. Kızının büyüyünce onu anlayacağını umuyordu.

Bu mektup işine Simon da dâhil oldu. O da içinde biriktirdiklerini kızıyla denize yolladı. Baba kız bu aktiviteyi yaparak içlerindeki her şeyi denize boşaltıyorlardı, onlar da denize karışıyorlardı, tıpkı Ester gibi…

SON

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu haftanın kelimeleri İlkay’dan geldi. Onun yazısına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kelime Oyununun otuz beşinci yazısında buluştuk bugün. Umarım daha birçok yazıda buluşuruz. Kendinize çok dikkat edin, sevgiyle kalın…

 Son yayımladığım incelemelerim:

Dünyaya Yön Veren Kadınlar kitabına yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayınız.

Theo'ya Mektuplar kitabına yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayınız.

 

11 yorum:

  1. Güzel ve dramatik bir öyküydü. Babanın sorumluluğu da büyük tabi. Gerçekleri anlatmak yerine hikaye uydurdu. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Babanın sorumluluğu çok büyük tabii. Yorumun için teşekkürler. :)

      Sil
  2. Kurgu içinde kurgu okuduk resmen, çok güzeldi. Birazcık da hüzünçlüydü. Küçük kız büyüyüp öğrendiğinde babasına hak verir umarım. Kalemine, emeğine sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Küçük kızın bu anlayışta olabileceğine inanmak istiyorum. Tekrardan teşekkürler. :)

      Sil
  3. Katılıyorum. Ne olursa olsun doğru söylenmeli. Ama böyle bir kurgu çıktı ortaya. Teşekkürler yorumun için. :)

    YanıtlaSil
  4. ay yaa hem şirin minnoş hem hüzünlüydü, çok çok beğendim, hatta valla bak burnum sızladıııı :) minik kızı da çok sevdim, babasını da, hikayedeki annesini dee, deniz olmak da çok güzel bir buluş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim deep. Beğenmene çok sevindim. Minik kız da eminim tanısa seni çok severdi. :)

      Sil
  5. Uzun zamandır bu kadar duyguyu bir arada yaşatan bir hikaye okumamıştım. Önceki kelime oyunlarında da olduğu gibi döktürmüşsün yine :) Kalemine sağlık <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Umarım duyguları başarılı bir şekilde aktarabilmişimdir. :) <3

      Sil
  6. çarşambaya senin kelimelerle yazıyooooz :)

    YanıtlaSil