Light Pink Pointer

31 Ocak 2019 Perşembe

Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu | Film Yorumu


Selam tekrardan! Bugün bir kitap değil bir Netflix filmi inceleyeceğim. 2016 tarihinde çıkan ve Rob Burnett’ın yönetmenliğini yaptığı “Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu” adlı film pek çok kişinin beğenisini kazanmıştır. Başrollerde  Craig Roberts, Paul Rudd, Selena Gomez, Jennifer Ehle ve Megan Ferguson var. O kadar anlamlı ve tatlı bir film ki insanın duygulanmaması elde değil. Filmdeki espriler komik, abartısız ve yerine göre yapılmış. O zaman biraz daha filmimizi inceleyelim.

Ne anlatıyor?

Ben isimli karakter oğlunu kaybettikten belirli bir süre sonra eşiyle boşanma aşamasına gelir. Ekonomik yönden sıkıntı çektiği için bir iş bulmak durumundadır. En sonunda bir kursa yazılır ve bakıcılık yapmak üzere çalışmaya başlar.  Ben, Duchenne Musküler Distrofi hastası Trevor’a bakıcılık yapmak üzere evlerine gider. İlk başta bu ikili çok samimi olmasa da sonradan çok sıkı iki dost olurlar. Trevor’ın babası, Trevor’a teşhis konulduğunda evi terk etmiştir. Bu yüzden Trevor annesi ile yaşamaktadır. Trevor’ın tek hayali dünyanın en büyük çukurunu görmektir. Ben, bu işe kayıtsız kalamayıp Trevor’ın annesini ikna edip Trevor ile çukuru görmek üzere yola koyulurlar. Yol boyunca çeşitli yerlere gidip çeşitli kişilerle karşılaşıp tanışırlar. Dot isimli genç kız ile Trevor arasındaki aşk ise görülmeye değerdir. Hiçbir şeyin imkânsız olmadığını kanıtlayan bu filmi gözlerim dolu dolu izledim. Sizce Trevor ve Ben amaçlarına ulaşıp dünyanın en büyük çukurunu görebildiler mi? Yoksa bir terslik çıkıp ulaşamadılar mı? Bunu öğrenmeniz için filmi izlemeniz gerekiyor. Şimdiden iyi seyirler dilerim!

Gözlük | Kitap Yorumu

Merhaba, ilk incelememde benim içimi ısıtan bir kitap seçmek istedim. Bunun içinde Koray Yersüren’in “Gözlük” kitabını tercih ettim. Gerek mizah anlayışı olsun, gerekse verdiği mesajlar olsun beni derinden etkiledi. Olaylara birden fazla bakış açısıyla bakmama yardımcı olan, kesinlikle önerdiğim bir kitap. Ben daha fazla uzatmadan inceleme yazıma geçiyorum.

Ne anlatıyor?

Okulunda gruplaşmaların olduğu, ama hiçbir gruba dâhil olamayan dışlanmış ve asosyal olan karakterimiz Ege’nin hayatını anlatmakta bu kitap. Ege sadece dışlanmakla kalmıyor, aynı zamanda birçok kişi tarafından da alay ediliyor. Ama Ege bunun gibi durumlara alıştığından çoğunlukla kulaklığını takıp ya müzik dinliyor ya da iç sesi olan Hüsnü ile konuşuyor. Evet, iç sesinin bir adı var: Hüsnü. Ege aynı zamanda bir Blogger kullanıcısı. Blogger’dan edindiği gizemli arkadaşı ise “Heiley17”. Aslında tek arkadaşı… Okul tarafından zorunlu hale getirilen bir yaz kampı düzenleniyor. Ama bu yaz kampı Ege için hiçte normal geçmeyecek çünkü internetten tanıştığı dostu Heiley17’ninde aynı kampta olduğunu öğreniyor. Bunun gibi daha birçok sıra dışı olaylar başına geliyor. Sizce Ege Heiley17 isimli gizemli arkadaşını bulup tanıyabilecek mi? Veya bu kullanıcı kim? Peki arkadaş edinebilecek mi? Hepsi ve daha fazlası için Gözlük kitabını bir an önce alıp okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Bu kitabı sevme nedenime gelince…

Dışlanmasına ve o kadar çok alay edilmesine rağmen Ege’nin ayakta durabilmesi beni çok etkiledi. Kimse tarafından önemsenmemesi ve dikkate alınmaması da içimde bir şeylerin koptuğunu hissetmeme sebep oldu. Arkadaşlarına gelince fazla acımasız buldum. Gerçi görmediğimiz şeyler değil herkes birbirinin kuyusunu kazmakta.

Benim görüşlerim bunlar. Umarım anlatım biçimimi beğenirsiniz. İyi okumalar dilerim şimdiden herkese!