Light Pink Pointer

28 Ekim 2019 Pazartesi

Labirent Ölümcül Kaçış | Kitap Yorumu


Hepinize tekrardan merhabalar! Bugün geçen incelememde de bahsettiğim yazarın bir başka kitabını inceleyeceğim. Yazarın kim olduğunu tahmin etmek pek zor değil. James Dashner. Bu sefer inceleyeceğim kitabı ise “Labirent Ölümcül Kaçış”
O zaman daha fazla uzatmadan hemen incelememe geçeyim!

Ne anlatıyor?

Thomas, uyandığında metal zeminli, demir kokulu asansör gibi bir yerde uyanır. Korkusundan kendini duvarın köşesine geri geri ittirir. Oraya nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Biraz düşününce daha kötü bir şeyin farkına vardı:

Hiçbir şey hatırlamıyordu. İsmi dışında hiçbir şey…

Neler olduğunu anlayamadan zemininde oturduğu asansör hareket etmeye başladı. Asansör yükseldikçe gelen korkutucu sesler eşliğinde yardım çağrısı için bağırmaya başladı. Ama ne duyan vardı ne yardım eden.

En sonunda asansör durdu. Bulunduğu karanlık ortamdan çıkacağı için mutlu olsa da ne olduğunu hala kavrayamamıştı. Dışarıdan gelen birtakım sesler duydu. Bunlar insanlara ait seslerdi. Bir anda asansörün yukarıdan kapısı açıldı. Thomas karanlık ortamdan aydınlık ortama geçince gözlerini kısmak zorunda kaldı. Çok geçmeden yaklaşık elli kişiye yakın insanların ona baktıklarını fark etti.

Hala şoktaydı. Dışarıdaki insanlar Thomas’ın yukarı çıkmasına yardım etmek için ellerini uzattılar. Thomas ne yapacağını bilemez halde ellerini tutup kendini yukarı çekti.

Bulunduğu yer ise pekte hayra alamet değildi. Etraflarında dört duvar şeklinde uzanan taş duvarları görmesiyle kalbinin atışı iyice hızlanmaya başlar. İleride çiftlikler, hayvanlar, ekinler ve taş duvarların içine açılan kapılar vardı. Neredeydi böyle?

 Sonra daha ayrıntılı etrafını incelemeye başlarken bir şeyi daha fark eder. Buradaki insanların hepsi erkekti. Ve hepsi de maksimum 16-17 yaşlarındaydı. Arada bu yaş aralığından küçükler de vardı.

Ve sonra hayatı boyunca unutamayacağı o cümleyi duydu:

“Tanıştığımıza memnun oldum, çaylak. Kayran’a hoş geldin.”

Kayran mı?

Bu da neydi böyle?

Bu duvarlar neden etraflarını sarmıştı?

Kötü bir şey yaptıklarından dolayı mı buradalardı?

Tüm bu sorular Thomas’ı yiyip bitiren sorulardan sadece birkaçıydı. Peki, gerçekten de bu soruların cevaplarını bulabilecek miydi? Duvarların arkasında saklanan o sır perdesini aralayabilecek miydi?

Bunları öğrenmek için kitabı hemen almanız ve okumanız gerekiyor. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. O zaman şimdiden iyi okumalar!

Benim düşüncelerim neler?

Kitabın sayfalarından adrenalin akıyor adeta. Bilim kurgu kitabı olarak gerçekten çok beğendiğim ve takdir ettiğim bir kitap. Aynı zamanda filmini de izledim. Filmi de kitabı kadar başarılıydı. Tek fark filminin 3 tane olması kitabının ise şuanda 5 tane olması. Onun dışında elbette ki normal olarak kitap daha ayrıntılı bir anlatım biçimine sahip olduğundan kitabı daha heyecanla okudum. Fazlasıyla beğendim. Her sayfayı “Acaba sonra ne olacak?” diyerek çevirdim. Nefes kesiciydi. Kesinlikle şiddetle tavsiye ediyorum. Umarım anlatım biçimimi sevmişsinizdir. Çok ayrıntıya girmek istemedim sizi meraklandırmak için. Kitabı alıp okumaya başladığınızda beni anlayacaksınız ve eğer bilim kurgu seviyorsanız bu kitap tam size göre. İyi okumalar dileyeyim tekrardan o halde!


Alıntılar


“Bazen olabileceğine inanmadığımız konularda yeterince dikkatli davranmayız.”

“Vazgeçmek, işleri daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramazdı.”

“Bu sorunun cevabını biliyordu; başka soruların da. Bazen bilmenin kötü bir şey olduğunu bilecek kadar biliyordu.”




 Bugünün önemini de unutmayalım. Hepinizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun! 








19 Ekim 2019 Cumartesi

13. Gerçeklik | Kitap Yorumu


Hepinize Selamlar! Bugün çok sevdiğim, ne tür kitap çıkartırsa hiç sıkılmadan okurum dediğim bir yazarın kitabının incelemesini yazacağım. Bu yazar kim mi? Tabii ki James Dashner! İnceleyeceğim kitabının ismi ise başlıktan da anlayacağınız gibi 13. Gerçeklik. Sizleri giriş cümlelerimle boğmamak adına hemen kitabın incelemesini yazmaya geçeyim! İncelememin en sonunda düşüncelerimin yer aldığı bölümü bulabilirsiniz!

Ne anlatıyor?

Atticus Higginbottom isimli ana karakterimiz takma adıyla Tick fazlasıyla zeki, babasıyla bilgisayar oyunu oynamaya bayılan, derslerinde başarılı olan, okuldaki bir takım zorbaların kötülüklerine maruz kalan ve doğum lekesinden dolayı yaz-kış hiç fark etmeden atkı takan sevimli bir çocuktur.

Bir gün yine zorbaların emri ile kendini okul dolabına kapatmış, çıkması için verilen sürenin dolmasını bekliyordu. Süre dolduğunda evine gitmek için yola koyulur. Klasik, her zamanki gibi bir gündü onun için.

Eve geldiğinde annesiyle ve kardeşleriyle selamlaştıktan sonra üst kattaki odasına çıkıyordu ki annesi ona seslenir, ona bir mektup geldiğini ve yatağının üzerine koyduğunu söyler. Tick heyecanlanarak hızla odasına koşar. Tick hiç arkadaşı olmadığı için mektubun kimden geldiğini merak ediyordu. Yatağının üstündeki zarfı alır. Garip olan bir şeyler vardı.

Zarf Alaska’dan gönderilmişti.

Tick mektubunu okumaya başlar. Mektupta birçok kişinin hayatının tehlikede olduğundan ve Tick’in onlara yardım etmesi gerektiğinden bahsediyordu. Tick ilk başta bunun bir şaka olduğunu düşünür. Ama kim böyle bir şaka yapabilirdi ki? Aynı zamanda mektupta Tick’e 12 tane bilmece gönderileceği ve bunları çözerek bu zorlu görevi başarıp başaramayacağının belirleneceği söyleniyordu.

Daha garibi olanı ise mektubun sonunda eğer bu maceraya katılmak istemezse mektubu yakması gerektiğine, yakarsa haberlerinin olacağından ve bu maceranın içinde Tick’in yer almayacağından bahsediliyordu. Tick fazlasıyla şaşkındı. Şaka olduğunu düşünüyordu ama içinden bir ses bunun gerçek olduğunu söylüyordu. Aynı zamanda mektupta belirtilen şeyler biraz onu korkutmuştu. Mesela;

Hayatının eskisi gibi olmayacağı.

Bir karar vermesi gerekiyordu.

Zorlu bir karar…

Sizce Tick’in kararı ne? Veya başına neler gelecek? Hepsinin cevabı için bu efsane yazarın efsane kitabını okumalısınız. Bana da şimdiden size iyi okumalar dilemek düşer!

Benim düşüncelerim neler?

Kitap fazlasıyla akıcıydı. Her bir kelimesi elinizden tutup sizi farklı diyarlara sürüklüyor. Yazarın kitapta yaptığı komik benzetmeler fazlasıyla hoştu. Bazı tabirleri ilk okuyuşta anlayamadım ama sonra 2. okuyuşta hemen anladım. Kesinlikle sizi içine doğru çeken bir olay örgüsü ve anlatım dili var. Şiddetle tavsiye ediyorum okumanızı.

Alıntılar

“Bu dünyada yaşam ile ölüm arasındaki farkı en iyi anlatan şey seçim gücüdür.”

“Denemek kalbi olmayan mankafalar içindir. Sen yapacaksın, genç adam, yapacaksın.”

“Kişisel kader söz konusu olduğunda evrende seçim yapma kanaatinden daha büyük bir şey yoktur.”

“İyi veya kötü, seçimlerinin gücünü sakın unutma. En önemlisi cesaretini sakın unutma.”


İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz keyifli okumalar!

NOT: FOTOĞRAFLAR BANA AİTTİR. HİÇBİR ŞEKİLDE İZİN DIŞI KULLANILAMAZLAR !