Light Pink Pointer

12 Haziran 2019 Çarşamba

Ayla | Film Yorumu


Selamlar hepinize! Bugün sizinle dün izleyip hıçkıra hıçkıra ağladığım “Ayla” filminin incelemesini paylaşacağım. Can Ulkay’ın yönetmenliğini yaptığı ve Yiğit Güralp’in kaleme aldığı 27 Ekim 2017 tarihinde yayımlanan film, beyazperde de 5 üzerinden 4,6 puan alacak kadar mükemmel. O zaman size hemen bu harika filmin incelemesini yazmaya geçeyim.


Ne anlatıyor?


1950 tarihinde başlayan Güney Kore ve Kuzey Kore savaşına yardım için giden Türk askerlerimizden Süleyman Dilbirliği, Güney Kore topraklarına adımını atar. Asker arkadaşlarıyla beraber gecenin zifiri karanlığında yol alırlarken Kuzey Kore askerleri karşılarına çıkıp ateş etmeye başlar. Türk askerleri de karşılık verir. Kuzey Kore askerlerini atlatınca dikkatlice ilerlemeye devam ederler.

O sırada Süleyman bir sürü ölü bedenin ortasında oturup artık hayatta olmayan annesinin soğuk ve cansız elini tutan küçük bir kız çocuğu görür. Kız çocuğu şok olmuştur bu yüzden konuşamamaktadır. Süleyman kıza elini uzatır. Kız ilk başta çekinse de sonra Süleyman’ın elini tutup kucağına gider. 5 yaşlarında olan bu kızla arkadaşlarının yanına döner. Kıza ne olacağını ve nasıl bakacaklarını bilmeseler de elbette ki kızı alıp götürürler. Sabah olduğunda ise kızın ismini sorarlar ve kız cevap vermez bu yüzden de askerler kendileri kıza verecekleri bir isim düşünmeye başlarlar. Süleyman “Ay gibi yüzü var, zaten ay ışığında bulduk.” diyerek kızın isminin Ayla olmasına karar verir. Güney Kore’de bulunduğu bu zaman dilimi boyunca Ayla’yı sahiplenir. Ayla da Süleyman’ı çok sever. Hatta Süleyman, Ayla’nın babası olur. Zaman ilerledikçe Ayla Süleyman’dan öğrendiği kadar Türkçe konuşmaya başlar. Süleyman elbet bir gün Güney Kore’den evine dönecektir. Bu zaman yaklaştığında Ayla’ya ne olacak? Bu sorunun cevabını öğrenmek ve daha fazlası için bu duygusal filmi izlemenizi öneririm. Şimdiden iyi seyirler!

Benim düşüncelerim neler?

Ayla kesinlikle mükemmel bir film. Her sahnesinde farklı farklı duygular içermekte. Ağlarken hıçkırmamak için kendimi zor tuttum. Türk askerimizin gösterdiği cesaret sayesinde gururlanmamak elde değil. Filmin aslında gerçek bir olaydan esinlenilmesi beni çok etkiledi ve filme daha çok bağlanmamı sağladı. İşte Güney Kore ve Türk kardeşliği!

Umarım sizde beğenirsiniz tekrardan iyi seyirler!


Oyuncular



İsmail Hacıoğlu,  Kim Seol,  Ali Atay,  Damla Sönmez,   Murat Yıldırım,  Çetin Tekindor,  Caner Kurtaran,  Lee Kyung Jin,  Erkan Petekkaya,  Ali Barkın,  Altan Erkekli,  Taner Birsel,  Mehmet Esen,  Meral Çetinkaya,  Johnny Young,   Cade Carradine. 

4 Haziran 2019 Salı

Genç Elitler | Kitap Yorumu


Hepinize selamlar! Bugün Marie Lu isimli yazarımızın kaleme aldığı “Genç Elitler” adlı kitabın incelemesini yazmaktayım. Kitap o kadar sürükleyici ki bir diğer sayfayı merak etmeden yerinizde duramıyorsunuz. Dün kitabı bitirmem üzerine diğer iki kitabı olan “Gül Cemiyeti” ve “Gece Yıldızı” kitaplarına karşı merakım iyice arttı. En kısa zamanda onları da almayı düşünüyorum. Madem bu kadar güzel bir kitap okudum o zaman hemen incelemesine geçeyim!

Ne anlatıyor?

Kanlı humma adı verilen hastalığın tüm ülkeye yayılmasıyla birlikte birçok insan hayatını kaybetmiştir. Bu hastalıktan yetişkinler kurtulamasa da çocuklar ve gençler kurtulmuştur. Yakalanan gençler ise ölümden daha kötü bir şeye maruz kalmışlardır. Kanlı hummadan kurtulan gençlerin özel güçleri olmuştur. Kanlı hummadan kurtulup bu güçlere sahip olan kişilere Elit denmektedir. Maalesef ki birçok şehir Elitleri kötü bulmakta ve lanetli iblisler olarak görmektedir. Bu Elitleri bulmak ve yok etmek üzere bir ordu kurulmuştur. Bu ordunun adı ise Engizisyon’dur. Engizisyon Mihveri’nin lideri ise Teren Santoro’dur. Aynı zamanda kanlı hummadan kurtulan gençlerin vücudunda izler ve saç, kirpik gibi yerlerinde renk değişimleri meydana gelmiştir, işaretlenmişlerdir.

Adelina Amouteru isimli ana karakterimiz de kanlı hummaya 10 yıl önce yakalanmıştır. Annesi ve kardeşi de yakalanmıştır. Annesi hayatını kaybetmiştir. Kardeşi Violetta ise Adelina ve diğerlerinin aksine hiç işaretlenmeden kanlı hummadan kurtulmuştur. Adelina işaretlendiğinden dolayı babası tarafından eziyete uğramıştır. Babası Violetta’ya daha iyi davranmaktadır ve ayrımcılık yapmaktadır. Bir akşam Adelina uyurken aşağı kattan gelen sesler üzerine uyanır ve aşağı kata inen merdivene oturup konuşulanları dinlemeye başlar. Babası borcunu kapatmak için para karşılığında Adelina’yı bir adama satma kararı verir. Babası tabii ki bu fırsatı kaçırmamıştı çünkü hiç kimse bir Eliti istemezdi. Adelina tabii bu konuşulanlar üzerine şoka girer ve bir kaçma planı yapmaya başlar. Tam odasının penceresinden aşağıya atlayacakken Violetta onu görür. Gitmesine izin verir. Adelina ahırdan bir at alıp uzaklaşmaya başlar. Biraz uzaklaşmıştı ki babasının atla peşinden geldiğini görür. Babası onu yakalar ve eve götürmek için zorlar. Hatta saçını çeker. 
O sırada Adelina içinden bir şeylerin koptuğunu hisseder ve bir anda etrafında hayalete benzeyen siluetler belirir. Babası bu siluetlerden korkup yere düşer. Yere düştüğünde ise at toynağıyla korkudan adamın üstüne basarak tüm kemiklerini kırarak onu öldürür. Adelina korkar ve şok olur. Ardından atına atlayıp uzaklaşır. Kalacak bir yeri yoktur o yüzden rastgele bir evin kapısını çalar ve kalmak için izin ister. Sabah uyandığında Engizisyoncular Adelina’yı yakalamıştır. Adelina’yı bir hücreye kapatırlar ve yakma töreni için bekletirler. Yakma töreni sırasında bir kazığa bağlanıp ayaklarının dibine odunlar atılarak odunlar ateşe verilir. Tam o sırada maskeli bir genç onu kurtarmaya gelir. Adelina ne olduğunu daha anlayamadan güçleri ondan bağımsız bir şekilde yeniden gün yüzüne çıkar. Adelina, gencin de güçleri olduğunu fark eder.

O da bir Elitti.

Gencin adı Enzo’ydu. Enzo, Hançer Cemiyeti’nin bir üyesidir. Hançer Cemiyeti Elitlerden oluşmaktadır. Hançer Cemiyeti’nin amacı Adelina gibi Elitleri Engizisyon bulmadan bulup onları aralarına katmak ve güçlerini kullanmayı öğretmektir. Ama Enzo fark eder ki Adelina’nın gücü çok farklıdır…
Böylece Adelina güçleriyle birlikte yeni bir hayata başlamış olur.
Sizce Adelina hem Engizisyon’dan kaçıp hem de yeni hayatına adapte olabilecek mi? Veya başına ne gibi olaylar gelecek? Hepsi ve daha fazlası için bu büyüleyici kitabı hemen okumanızı tavsiye ediyorum. Şimdiden iyi okumalar!

Benim düşüncelerim neler?

Belki özeti biraz uzun yaptığımdan ve belki de birazcık kitabı özetleyecek kelimeleri zor bulduğumdan sıkılmış olabilirsiniz. Ama şunu belirtmeliyim ki kitap tek kelimeyle muhteşem. Adelina ve sihirli güçleriyle çıkacağınız yolculuk sizi soluksuz bırakacak. Marie Lu benzersiz bir dünya yaratmış bu kitabıyla. Kitabı bitirdiğimde o kadar üzüldüm ki hemen kitabın devamını almam gerektiğini düşündüm. En yakın zamanda da kitabın devamını alacağım. Umarım kitap sizin de hoşunuza gider. Keyifli okumalar!