Hepinize selamlar. Bugün sizlere Hayao Miyazaki tarafından yönetilen ve yapımcılığını Toshio Suzuki'nin üstlendiği “Yürüyen Şato”yu inceliyorum. Umarım bu incelememden memnun kalırsınız. O zaman daha fazla sizi bekletmeden incelememe geçiyorum.
Ne anlatıyor?Sophie
babasından kendisine kalan küçük bir şapka dükkânının sahibidir.
Günün
birinde ara sokaklardan yürürken kendisine sarkıntılık yapan iki kişiyle karşılaşır.
Oldukça zor bir duruma girer ve ne yapacağını bilemez. O sırada olaya herkes
tarafından ismi bilinen ve Yürüyen Şato’su ile nam
salmış büyücü Howl karışır.
Sophie’yi bu durumdan kurtarır ve kendisini güvenli bir yere bırakır.
Howl’ın
anısıyla mest olan Sophie gündelik işlerine geri döner. Günün sonunda onu
neleri beklediğinden habersizdir.
Günün
akşamında –dükkânın tam kapanma saatinde- şapkacı dükkânına biri gelir. Sophie
bu kişiyi bir an için tanımasa da sonrasında durum açıklık kazanır. Gelen kişi birçok
kişinin kalp yediğini söylediği Yıkım Cadısı’dır.
Yıkım Cadısı,
Howl’ın düşmanlarından bir tanesidir. Bundan dolayı Yıkım Cadısı Howl’la
görüşen Sophie’yi lanetler. Sophie, yaşlı bir kadına dönüşür.
Bu laneti
bir tek Howl’ın düzeltebileceğini düşünen Sophie ise yola koyulur ve her şeyi
arkasında bırakıp Howl’ın Yürüyen Şato’suna doğru yola koyulur.
Benim
düşüncelerim neler?
Filmin
çizimleri tek kelimeyle efsaneydi. İzlerken “Renk paleti ne kadar geniş.” ya da
“Vay canına nasıl çizimler bunlar böyle!” diye düşünmeden edemiyorsunuz.
Karakterlerin
sevimliliği ise çok daha güzeldi. Sevmediğim herhangi bir karakter yoktu hatta
öyle ki sonlara doğru Yıkım Cadısı’nı bile sevdim.
Ama beni
oldukça rahatsız eden bir şeye değinmek istiyorum. Sophie’nin seslendirmesi çok
ama çok kötüydü. Sadece beni mi rahatsız etti bilmiyorum ama hiç gerçekçi
değildi ve filmin ilk dakikaları Sophie’nin sesinden ne dediğine
odaklanamıyordum.
Aynı zamanda
aklımda birçok soru belirmişti. Buralar biraz spoiler içeriyor. Yani film
hakkında bilmediğiniz ve izleyene kadar öğrenmek istemediğiniz şeyler
öğrenebilirsiniz. Bundan dolayı filmi izlemediyseniz bundan sonra yazacaklarımı
atlamanızı öneririm.
Neden Sophie’nin
lanetini bildiği halde kimse ona yardımcı olmaya çalışmadı? Neden Sophie arada
gençleşip arada tekrar yaşlanıyordu? Sophie gençleştiğinde dahi neden saç rengi
beyaz kalıyordu? Bu ve benzeri birçok soru kafama takılmıştı. Araştırınca ise
oldukça tatmin edici bir sonuçla karşılaştım. Buraya uzun uzadıya aklıma
takılan soruların cevaplarını yazıp sizi de sıkmayayım. Siz de bu soruların
cevaplarını merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz. Eminim aklınıza takılan
diğer soruların da cevaplarını almış olursunuz. Çünkü ben aldım ve aslında ne
kadar ince ve güzel ayrıntılarla bezeli olduklarını keşfettim.
Spoiler bitimi.
Benim düşüncelerim bunlardı. Oldukça tatlı ve kaliteli bir yapımdı. Miyazaki'nin yapımlarının neden bu kadar sevildiğini de anlamış oldum. Siz “Yürüyen
Şato”yu izlediniz mi? Sizin düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sağlıcakla ve
sevgiyle kalın…
Bu animeye
puanım: 9/10
Yürüyen Şato' yu çok severim. Miyazaki' nin hayal gücüne hayranım. Her işinde başarılı. Animeler de herkese hitap edebilir. :) Tek bölümlük animeler içinde en sevdiklerim arasındadır.
YanıtlaSilMiyazaki'den izlediğim ikinci yapımdı. İlki Ruhların Kaçışı'ydı. İkisi de çok iyiydi sevilmeyecek gibi değiller. :))
SilGerçekten çok güzeldi. Diğerlerini de izlemeyi çok istiyorum. Beğenmene sevindim. :))
YanıtlaSilMiyazaki'ye bayılıyorum. Küçükken izlemiştim bunu ilk. Bu yaşıma geldim hâlâ tekrar tekrar izliyorum. Her seferinde aynı tat :)
YanıtlaSilBeğenmenize çok mutlu oldum. Bazen ne kadar büyürsek büyüyelim bazı şeylerin verdiği tat gerçekten de değişmiyor. :)
Silseverim tabiiii, komşum totoro en sevdiğiiiim :) ay bir de "your name" var yaaa, miyazaki değil de ama ama öyle güzel kuuu :)
YanıtlaSilKomşum totoro! Çok duymuştum listeme ekleyeyim. Your Name'i yarım bırakmıştım işlerimden dolayı. Onu da izlemeyi unutmayayım.:))
Sil