Hepinize selamlar. Bugün sizlere L.N Tolstoy’un yani tam adıyla Lev Nikolayeviç Tolstoy’un yazdığı 6 hikâyeden oluşan “İnsan Neyle Yaşar?”ı inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. Altı hikayenin altısını da inceleyemeyeceğim için kitabın adını da taşıyan ilk hikaye “İnsan Neyle Yaşar?”ı inceleyeceğim. O zaman daha fazla uzatmadan incelememe geçiyorum.
Ne anlatıyor?Semyon,
karısı ve çocuklarıyla bir mujik kulübesinde yaşayan oldukça fakir bir
ayakkabıcıdır. Geçimini sağlamak için her ne kadar çalışsa da evine ekmeğini
bile zor götürüyordur.
Günün
birinde bu soğuk havayı daha fazla görmezden gelemezler ve
biriktirdikleri
parayla kendilerine borçları olan kişilerden toplamayı düşündükleri diğer
parayı birleştirerek bir gocuk almayı planlarlar.
Semyon
şehire iner ama kendisine borcu olan kişiler borçlarını ödeyemeyeceklerini
söyleyip parasını vermeyince Semyon gocuk alamadan ve canı bir hayli sıkkın
şekilde evinin yolunu tutar.
Kilisenin
yanından yürürken kilisenin duvarına yaslanmış çıplak ve zor durumda bir adam
görür. Semyon ilk başta üstündekileri çıkarıp bu adama vermeyi düşünmez. Çünkü
kendisi zaten fakirdir ve geçindirmesi gereken bir aile vardır.
Ama daha sonrasında
vicdanı sızlar ve bu adama yardım etmeyi kabul eder. Böylece Semyon bu çıplak
adamı giydirir ve evine alır. Ayakkabı işinde kendisine yardım etmesi şartıyla
da yanında konaklamaya başlar bu adam. Zaman geçer ama bu adamın gizemi hala çözülmez.
Ne olmuştu kendisine? Tam olarak kimdi?
Semyon ve
ailesinin öğreneceği gerçekler ise hem şaşkınlıktan şoka uğratacak cinste hem
de korkudan tir tir titretecek…
Benim
düşüncelerim neler?
Kitap insan davranışları ve insanın doğası üzerine durmakta. Yüce bir varlığın
inancı altında toplanıp doğruya yönelmeye çalışıp doğru yolu bulanlar ile
kendilerini kaybedip günah işlemeye yönelen diğer bir kesimin pişmanlıklarını
okuyor, kendimizden ve çevremizden birçok kareyle karşılaşıyoruz. Para, şöhret,
nam, intikam ve toprak için çırpınıp bir şeyler kazanmaya çalışan insanların
nasıl da kendilerinden kaybettiklerini gözlemlemek, görmek içler acısıydı.
Kitap çok
güzeldi. Akıcıydı ve ders niteliğindeydi. Bu yönüyle çok sevsem de alttan alta
verilen “kötülüğe boyun eğ, hiçbir şey yapma illa ki günü gelir düzelir.
Kötüler cezasına kavuşur.” mantığı pek hoşuma gitmedi. Ama bu o kadar da
rahatsız edici bir şekilde gözümüze sokulmuyor. Birkaç yerde geçiyor sadece ama
kitabın genel konusu oldukça güzeldi. İnsanın beyninin içini olduğu gibi
gösteren Tolstoy’un bu kitabını severek okudum. Herkese de tavsiye ediyorum.
Okumalı, okutturmalıyız.
Siz “İnsan
Neyle Yaşar?”ı okudunuz mu? Okuduysanız sizin düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sevgiyle ve
mutlulukla kalın…
Bu kitaba
puanım: 9/10
Alıntılar
“Yavrularım,
sözle ve dille değil, eylemle ve içtenlikle sevelim.”
“-Her
insanın kendisi için kaygılanarak değil, sevgiyle yaşadığını öğrendim.”
“Hiçbir
insan akşama çizmeye mi, yoksa ölü terliğine mi ihtiyacı olacağını bilemez. İnsan
olduğumda hayatta kalmamı sağlayan kendimi kollamam değil, yolda rastladığım
bir adamla karısının sevgisidir; bana acımaları, beni sevmeleridir. Öksüz kızlar
da onlara acıyıp seven yabancı bir kadının yüreğindeki sevgi sayesinde hayatta
kaldı. Bütün insanlar kendilerini düşünüp kolladıkları için değil, içlerindeki
sevgiyle yaşıyor. Önceleri Tanrı’nın insanlara sırf yaşasınlar diye can
verdiğini sanıyordum; artık diğer nedenleri de biliyorum. Anladım ki Tanrı
insanların ayrı yaşamasını istemiyor; bu yüzden tek tek neye ihtiyaçları
olduğunu açık etmiyor. Beraber yaşamalarını istediğinden hepsine kendileri ve
diğerlerinin neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. İnsanlar sadece kendi hayatları
için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları
yaşatan tek şey sevgiymiş. Seven insan Tanrı’nın, Tanrı da onun içindedir,
çünkü Tanrı sevgidir.”
“Bir duhu
yok etmek kolay, peki sonra sizin ruhunuz ne olacak?”
"Sen
kötülüğü yok etmek istiyorsun, ama o senin içinde büyüyor. İnsan öldürmek
kolay, ama kan ruhuna da sıçrar. İnsan öldürenin ruhu kanar. Kötü bir insanı
öldürünce kötülüğü de yok ettiğini sanırsın, sonra bir bakarsın ki yok ettiğini
sandığın kötülükten daha beteri senin içinde büyüyor. Musibete boyun edersen,
gün gelir musibet de sana boyun eğer."
Merak ettiğim bir kitaptı. İnceleme güzel olmuş, ilgimi çekti. Okumalıyım. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Okumanızı kesinlikle öneririm. :)
Siltolstoy ve balzak, en sevdiğim iki klasikçi. tolstoy dede :) bunu okmadımdı, okurum taabii, piku :)
YanıtlaSilBakalım beğenecek misin okuyunca. Yorumlarını bekliyoruz deep. Görüşlerin önemli. :))
Silkelime oyunu, yazabilirsin tabii, ya yazsana tabii, ne güzel olur, o beş kelimeyle, bugün sessiz gemi arkadaşımız da yazcakmış, bak istediğin zaman sen de beş kelime verirsin, biz de senin kelimelerle yazarız kiii :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederimmm! Sessiz Gemi'nin yazacağı yazıya da bakayım bugün. Tekrardan teşekkür ederim. Belki ben de 5 kelime seçerim, kim bilir? :))
Sil