Hepinize selamlar. Bugün sizlere John Steinbeck’in yazdığı “Fareler ve İnsanlar” isimli kitabı inceleyeceğim. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. O zaman fazla oyalanmadan incelememe geçeyim.
Ne
anlatıyor?
Mevsimlik
tarım işçisi olan George ve Lennie uzun zamandır süregelen dostlukları
sebebiyle ayrılmaz birer ikilidirler. George ne kadar zeki ise Lennie o kadar
şapşaldır. Kaçtıkları çiftlik evinden çalışmak üzere başka bir çiftlik evine
giderler. Hayallerindeki tek şey küçük bir toprak satın alıp başlarını
sokabilecekleri kendi evleri olsun isterler bundan dolayı da çalışmak üzere
çiftliğin yolunu tutmuşturlar. Peki Lennie bu kadar şapşalken ve ayak bağı
olurken hayalleri gerçekleşebilecek midir?
Benim düşüncelerim neler?
Sonu beni
etkileyen bir kitaptı. Irkçılığı, fakirliği, dostluğu ve benzeri şeyleri
kaliteli bir kalemden okumak benim için büyük bir zevkti. Lennie’de her ne
kadar zekâ geriliği olsa da o güzel yüreğiyle bir hayale tutunmanın ne kadar
güzel olduğunu bize çocuksu bir masumlukla söylediği cümleleri ile
hissettiriyor. İnsanların hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceklerini düşündükleri
şeyleri George ve Lennie bir hedef olarak görüp didinirler. Aslında
karakterleri inceleyince hepsinin bir hayale, amaca ihtiyaçları olduğunu
görüyoruz. Çünkü kimin bu toprak hayalinden haberi olsa kendileri de bu hayale
hevesle dahil olmaya çalışıyorlar. Ama aslında hiç kimsenin hakkını
alamadığını, sadece çalışmakla kalıp hayallerin bir “hayal”den ibaret olduğunu
son sayfalardaki cümlelerden ağır bir şekilde hissediyoruz.
Siz “Fareler
ve İnsanlar” kitabını okudunuz mu? Okuduysanız sizin düşünceleriniz neler?
Kitabın sonu nasıldı?
İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Kendinize çok iyi bakın,
sağlıcakla kalın…
Alıntılar
Slim,
George’a içini görüyormuş gibi derin derin baktı. “Artık birlikte, seyahat
eden, can yoldaşlığı eden pek kimse kalmadı,” dedi. "Nedendir bilmem.
Belki de herkes birbirinden korkuyordur bu dünyada."
"İnsanın
iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur. Hatta bana zaman zaman bunun tam tersi
olmalı gibi gelir. Çok zeki birini ele al, hemen hiçbir zaman iyi biri
olmadığını görürsün."
“-Eh, kendi
odamda ışığımı yakmaya herhalde hakkım var, değil mi? Hemen çık odamdan. Beni
barakada nasıl istemiyorlarsa, ben de sizi burada istemiyorum
+Neden
istemiyorlar?
-Siyahım da
ondan. Oturup kâğıt oynarlar, siyahım ya, beni oynatmazlar… Kokuyorsun
diyorlar. Bana sorarsan, asıl siz leş gibi kokuyorsunuz.”
Uzun yıllar önce okumuştum. Klasik bir kitap.
YanıtlaSilHoş bir kitap.
Sil