Hepinize
selamlar! Bugün sizlere Peren Ercan’ın yazmış olduğu “Kuyrukname” isimli kitabı
inceleyeceğim. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. Sizi bekletmeden
incelememe geçeyim!
Ne
anlatıyor?
Sultan İbrahim’in döneminde, hayvanları konuşturma kabiliyetine sahip bir bilge ihtiyar yaşarmış. Bu ihtiyarın ismi Agop’tur. Agop, kimsenin sahip olmadığı bu hayvanları konuşturma ilmiyle sadece Osmanlı’da değil diğer ülkelerde de nam salmış biridir. Günün birinde çeşitli kişiler farklı amaçlara hizmet doğrultusunda Agop Efendi’nin yolunu tutarlar. Agop Efendi yanında çırağı Şükrü ile bu gelen kimselere elinden geldiğince yardım etmeye çalışmaktadır. Ama bilmiyordur ki bu gelenlerin gerçek amaçları nelerdir, ne yaparlar, aslında oldukları kişi kimdir… Agop ve karşısına çıkan bu kişilerin yolları bir anda kesişince aslında işler hiç olmadığı kadar garipleşecektir…
Benim
düşüncelerim neler?
“Büyülü
Eşyalar Koleksiyoncusu” kitabı ile yazarlık kariyerine giriş yapan Peren Ercan,
bu sefer de yeni çıkan kitabı “Kuyrukname” ile okurlarına keyifli bir macera
sunuyor.
Kitapta
hoşuma giden şeylerden bir tanesi inceden inceye aslında birtakım mesajlar
içermesiydi. Aslında düzenin bozulmaması gerektiği, her şeyin yaratıldığı gibi
kalması gerektiği ve daha birçoğu gibi güzel mesajlarla bezenmiş bir romandı. Yazarın
“Büyülü Eşyalar Koleksiyoncusu” kitabından sonra bu kitabı okuduğumda fark
ettiğim şeylerden bir tanesi de dilinin iyice gelişmiş olduğuydu. İlk romanı
zaten çok güzeldi bir de ikinci romanında böyle hoş, yalın ve daha
profesyonelce bir dil kullanması dikkate değer doğrusu. Kitapta sadece düzenle
alakalı değil aslında hayat hakkında da birtakım güzel sözler söylenmiş. Birçok
sözün altını çizdiğim bu kitapta bazı sayfalara resimler de serpiştirilmiş. Bu
da kendimi manga okuyormuşum gibi hissetmeme neden oldu. Resimler oldukça şirindi.
Okuyanların
satırlarında kaybolacağı hayat dolu deneyimlerle bezenmiş oldukça güzel bir
roman. Karakterlerin amaçları farklı olsa da hepsinin aynı yolda aynı kişiye
çıkması fikriyle yürüyen olay örgüsünde kaybolmaya hazır olun!
Bu kitaba
puanım: 10/10
Alıntılar
“Çoğu zaman
varlığı, yokluğa tercih ediyoruz. Yokluğunda aslında var olan bir şeyi temsil
edebileceğini göremiyoruz.”
“Ses,
sessizlikten doğmuştur.”
“Sessizlik,
sesi takip etmez. Ses, sessizliği takip eder.”
“Her şeyi
kendi dilimizde konuşturma amacıyla çıktığımız yolculuk, istemediklerimizi
duymakla sonuçlanacaktır. O kadar bağımlısı olmuşuz ki konuşkanlığın, yalanları
duymak bile zevk veriyor bize artık. Bu yüzden bağıra bağıra söylemek istediğim
bir şey var: Çok konuşuyorsunuz ama hiçbir şey anlamıyorsunuz.”
“Hayatta
kalmak için öldürenler hayvanlarsa, biz insanlar niye öldürürüz?”
“Korku bizi
silahsız bırakır. Bu yüzden kaybetmekten korktuklarımız, karşılarında en
savunmasız olduklarımızdır aynı zamanda.”
“Hayvanları
neden severiz? Güzel göründükleri için mi yoksa bize ihtiyaçları olduklarını
düşündüğümüz için mi? Neden bazılarını severken diğerlerinden irkiliriz? Bir
kısmına sıcacık evimizi açıp onları beslerken ötekilerini neden avlarız? Yemek
için avladığımız geyik, tavşan ya da balık mıdır düşmanımız?”
“Zira ancak
ölümü sessizlikle karşılayabilenler hayatın kıymetinin farkındadır.”
“Cahilin
rahatına dokunursan, seni ısırır. Onu öylece
bırakırsan, bir gün kendini efendisi olarak bile kabul ettirebilirsin.”
“İnsanları
istediğin bir hakikate inandırmak, öldürmekten daha tesirlidir. Ölülerden ordu
kuramazsın fakat sana inananlarla bulutları bile aşarsın.”
“İnsan
fethetmenin ülke fethetmek gibi olduğu zannındalar. Hakikati öğrendiklerinde
kalpleri kazanılacak insanların yaşadığı toprakları çoktan kaybetmiş olacaklar.”
“Kahramanlığın
yalnızca hayatta kalmak değil, göçüp gideceğini bilerek arkada bir şeyler
bırakmak olduğunu öğrenmişti.”
“İnsanoğlunun
en büyük yalanlarından biri ‘Ben yalnızca gördüğüme inanırım.’ lafıydı. Ne
olursa olsun, her insan göremediğinden korkardı.”
“Kişinin
sessizliğinin kendisinden değil, etraftaki insanlara olan güveninin yitip gitmesinden
kaynaklandığını anladı.”
“Ölüyü geri
getirmenin bir yolu yoktu fakat hikâyeler, insanların dünyada kalmaya devam
etme şekliydi.”
“İnsan
görmediğini reddetmeye pek meyilli.”
“Gönlünden
ırak tutmak istediklerin gözüne bile görünmesin. Aklını kullan, kalbin seni
bataklığa sürüklemesin. Yeri gelir görmediğine inan, yeri gelir gördüğünden
şüphe et. Kendini, kendi çukuruna yatır. Yatır da hatırlat kendine sonsuz
uykuyu. Ama sakın unutma, sen en güçlü silahın sahibisin. Tüm kapıları da
açarsın onunla, binalı üstüne de yıkarsın. Sadece düşün, kalbini nerede bırakmak
istersin? Ne de olsa zihnin senin zebanindir. Onunla ilelebet sürgündesin.”
“Anla artık,
her kalp bir gün feda edilmek için yaratılmıştır. İster insanın olsun, ister
hayvanın. Fakat aklından kurtulamazsın. Seni kâbusla uyandıran da sana cennette
olduğunu zannettiren de odur. Bu yüzden ya kalbinle uyu ki bir daha kalkma ya
da aklınla ayıl ki bir daha uyuma!”
“Ne de olsa
ustalık, hataların getirdiği başarının üzerine kuruludur.”
“Bil ki en
güvenli yer, göz önüdür. Çünkü insan, önündekine bakmayı gururuna yediremez.
Zor olanın cazibesine kanma. Kahramanlık yalnızca dağ delmek değildir.”
“Yatağına
gün boyu gördüğün serapla girme. Ya çöl misali gazaba uğrat etrafındakileri ya
da fırtına gibi savur. Başka türlü kıymet görmezsin. Gökyüzü senin aynandır. Sonunda
ya delip geçeceksin ya da yere indireceksin.”
“Güce sahip
insanların gerçek hayatta güzelliğe ihtiyacı yoktu. Sahip oldukları nüfuz,
onları diğerlerinin gözünde zaten çekici kılmaktaydı.”
“Tilkiler
hayatta kalmak için kurnazlık eder, insanlarsa hırslarına ulaşmak için.”
“Hayaller,
insanın şahsiyetini mi belirlerdi? Onlardan kurtulmak tamamen başka biri olmak
anlamına mı gelecekti?”
“Hayallerin
bazen hırsa dönüşüp insana ayak bağı olabildiğini anladı. Daha büyük
mutluluklara ulaşmak için onlardan vazgeçip benliğini kabullenmek gerekliydi.”
“Umut
olacaksan zihinlere yerleş, hırs olacaksan göklerde kaybol.”
“Fark ettim
ki kalpteki yük, hayalleri mümkün kılınca hafiflermiş.”
“İsterse
herkes ihanet etsin de yeter ki fikirlerin seninle kalsın. En güvendiğin şey
kelimelerin olsun, onunla elması bile kesersin. O zaman görürsün ki en yüce iş,
bir şeye isim vermektir. Varlığını kabul ettiklerin, dünyanı oluşturur. İsim
vermediklerin, görmekten çekindiklerin midir? İşte onlardan kork! İsimsizlerden
sakın ki kendininkini çaldırma. Gerekirse isminden vazgeçmeyi öğren de geldiğin
yeri unutma!”
“Âlemlerin
ötesi, yıldızların ışığı, Ay’ın tüm yüzleri… Hangisini fethedersen et, mutlu
olamayacaksın. Senin kutsalın, gönlünün olduğu yerdir. Başını dik tut, ufka
bak. Başka kimse göstermeyecek sana orayı. Bitap düşmüş şekilde uzandığın
yatak, asıl savaşın başladığı yerdir. Yedi denizi de aşacak mısın yoksa sevdalının
bakışlarında mı boğulacaksın? Sen mi keşfedeceksin Yeni Dünya’yı yoksa sahiplerine
mi bırakacaksın? Doğduğun yere mahkûmsan, diğer yerleri nasıl ev olarak
göreceksin? Sok kılıcını kınına, geri otur tahtına. Her insan bir fatihtir
aslında.”
“Sessizlik
sadakattir diye öğrettiler bana. İnsan konuşmaya başladığında mutlaka bir
şeylere ihanet edermiş.”
“Gerçeğin
açığa çıkması her zaman adaletin tecelli edilmesi anlamına gelmemekteydi. Arzu
edilen şey, çoğu zaman hakikatin getirdiği huzuru bastıracak güçteydi.”
“Sessizlikten
çıkardıklarımızın yine sessizliğe gideceğinin farkında değiliz.”
“Bilirim ki
sevdiklerini kaybetmek insana ölümü sevdirir.”
“Yok etme
arzusu insanın kapılabileceği en tehlikeli hevestir.”
Büyülü Eşyalar Koleksiyoncusu kitabı için yaptığım inceleme: https://depresifpatates.blogspot.com/2019/08/buyulu-esyalar-koleksiyoncusu-deger.html
Tatlı yorumun için çok teşekkür ederim :) İlk kitabım hakkındaki yorumlarını da hatırlıyorum, o da çok mutlu etmişti beni. Dilin gelişimi konusundaki düşüncelerin beni ayrıca sevindirdi. Okurken biraz olsun Demirkazık Dağı'nın zirvesinde hissetmeni sağlayabildiysem ne mutlu bana~
YanıtlaSilYorumunuz için asıl ben çok teşekkür ederim! :)
SilDiliniz gerçekten de çok gelişmiş. Bunu "Kuyrukname" kitabını okuyanların kesinlikle anlayabileceğini düşünüyorum. "Büyülü Eşyalar Koleksiyoncusu" kitabınızın yeri de bende çok ayrı, çok severek okumuştum. :)
Demirkazık Dağı'nın zirvesinde esen rüzgarların hepimizi sarıp sarmalaması dileğiyle...
Yazarı ve kitabı ilk kez görüyorum. Bu kadar beğendiysen ben de şans verebilirim, aklımda olsun. 😊
YanıtlaSilheeey :)
YanıtlaSilCan’t believe I made it into your post, keep sharing!
YanıtlaSil