Light Pink Pointer

28 Haziran 2021 Pazartesi

Siyah Gözler | Kitap Yorumu

Hepinize selamlar. Bugün sizlere Cemil Süleyman’ın yazdığı “Siyah Gözler” isimli kitabı inceliyorum. Gün içinde başlayıp gün içerisinde bitirdiğim kısa ama oldukça etkileyici bir kitaptı.

Ne anlatıyor?

Otuzlu yaşlarında olan bir hanımefendi, sürekli kendisini izleyen ve takip eden yirmili yaşlarındaki bir beye gönlünü kaptırır. Beyin de onda gönlü olduğuna şüphe yoktur ama kadın aralarında gerçekleşebilecek potansiyel aşkı uygun bulmaz. Bu onun için namusunu lekeleyecek ve milletin dilinde dönüp dolaşacak, dedikodu yaratacak bir felakettir. Ama ne var ki gönlünü bu gence fazlasıyla kaptırmıştır.

Günün birinde gencin, hanımefendiye bu duyguları itiraf etmesiyle oldukça sıkıntılı ve karar verilmesi zor bir süreç başlar. Hanımefendi bir karar vermek zorundadır. Zihnindekilerle beraber toplumun da sesini duymazdan gelebilecek midir? Kendinden 10 yaş küçük bu beyle ne olursa olsun beraber olabilecek midir?

Benim düşüncelerim neler?
Toplumun kadınlara dayattığı normlar “Siyah Göz” isimli bu eserde o kadar belirgin bir şekilde fark ediliyor ki… Ana karakterimiz olan Hanımefendi duygularının kendisini namusunu lekeleyeceğini düşünüyor, çevrenin, toplumun ne diyeceğini, ne düşüneceğini düşünmeden edemiyor. Öyle ki bu durum bir süre sonra düşünce olmaktan çıkıp kendisini kaybetmesine yol açacak kadar ilerliyor.

Gencin de rahatlığı bu ataerkil toplum yapısından kaynaklanıyor. Öyle ki Hanımefendinin bu endişelerini ve düşüncelerini anlayamıyor, yersiz buluyor. Oysa çevrenin yarattığı ve kadınların aklına soktuğu bu “Namus” ve “Kadın böyle olmalı.” düşünce yapısının farkında bile değil. Hatta daha da kötüsü aşkına karşılık alamazsa intihar edeceğinden bahsederek bana kalırsa Hanımefendi üzerinde de baskı oluşturmaktan çekinmiyor.

Hanımefendi geçmişinde yaşadığı birtakım olayları atlatamadığından ve bu olaylar onu derinden etkilediğinden dolayı aşka olan inancını yitirmiştir diyebiliriz. Öyle ki Beyefendiyle birlikte olmaktan korkmasının bir sebebi de aldatılacağını ya da eninde sonunda bu ilişkinin biteceğini düşünmesidir.

Kadınların duyguları ve düşünceleri konusunda özgür olmadığını ve bu duygular ve düşünceler yüzünden kendilerini kaybetme derecesine gelmelerini bu kitabı okuyan herkesin anlayabileceğini düşünüyorum. Öyle ki Hanımefendi aşkının gideceğinden o kadar korkuyor ki normal bir insanın göstermeyeceği davranışlar sergiliyor, hastalanıyor.

Kitabı oldukça sevdim. Bu çıkarımları yapmak açısından yararlı ve hoş bir eser. Kadın karakterin psikolojisini oldukça güzel bir şekilde işlemiş. Dilin ağır olmaması ve akıcılığı kitabı okumayı kolaylaştırıyor.

Benim düşüncelerim bunlar. Siz “Siyah Gözler”i okudunuz mu? Okuduysanız sizin düşünceleriniz neler?

İncelememi okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sevgiyle mutlulukla kalın…

Bu kitaba puanım: 8/10

Alıntılar

“Yavaş yavaş kendisinden korkmaya başladı. Ya severse?.. Bu onun için çekinilmesi gereken öyle bir tehlikeydi ki zihninden bu ihtimalin endişelerini silmek isteyerek, 'Mümkün değil…' dedi.”

“Artık onu sevdiğine şüphe yoktu. Bunu kendi kendine itiraf ediyor, ilk günlerde onu tereddüde düşüren çekinmeler yavaş yavaş yok oluyordu. Hem bu, niçin o kadar büyütülmeliydi? Sevmek bir kabahat miydi?

“Hem mademki unutabiliyordu. O halde bunların hepsi yalan. Aşk, vefa, saadet… Hep birer yalandan ibaretti. Ve o, esasen bunları bildiği halde nasıl inanmış, hakikate karşı gözlerini nasıl kapayabilmişti?”

“Onu bu hale getiren hep o değil miydi? Halbuki işte kendisi çekiliyor, bütün sevilenler gibi büyüledikten sonra kahrediyordu ve ihtimal o burada teessüründen ağlarken, diğeri vurduğu darbeden memnun seviniyordu. Zaten insanlar hep böyle değil miydi?”

“­­-Hâlbuki ben her zaman sizi düşünürdüm. Bütün yalnızlık dakikalarımda, düşüncelerime hayaliniz de yoldaşlık ederdi. Fakat siz eminim ki beni hiç düşünmediniz. Ve işte hala susuyorsunuz. Demek hissetmiyorsunuz, sevilmekteki saadet hissini duymuyorsunuz.”

“Birden gözleri, onun gözlerine ilişti ve sanki damarlarının içinden süzülerek bütün varlığını onların siyah derinliğine çekip götüren ateşli bir cezbeyle kalbi çarptı. Şimdiye kadar onların bu kadar içe işleyici olduğuna dikkat etmemişti. Ve işte onlar da bütün diğer gözlerden başka bir şey değildi. Fakat yarabbi, onlardaki bu sihir, bu kuvvet neydi ki bütün iradesini bir saniye içinde yakıyor, perişan ediyordu.”

“-Rica ederim, susunuz! dedi. Bana sadakatten, aşktan bahsetmeyiniz. Onların nasıl aldatıcı, yanıltıcı, yalanlar olduğunu anladım. Bundan sonra aldanmak istemiyorum.”

“-Anlıyor musun, kıskanıyorum. Bir deli gibi, bir çılgın gibi kıskanıyorum. Bu gözleri, beni deli eden, çıldırtan bu güzel gözleri, bu siyah gözleri kıskanıyorum. Onlardan bir başka hissin, bir başka hayalin gölgelerini görmek istemem. Onlarda yalnız ben yaşamak, yalnız ben ölmek isterim.”

 

11 yorum:

  1. Blogunuzu takipteyim bloguma beklerim.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, bloğunuzu ve yazılarınızı çok beğendim. Çok tatlı bir arayüzü var <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Siz güzel baktığınız için gözünüze öyle gelmiştir. <3 <3

      Sil
  3. Aldanan bir insan kadın ya da erkek olsun çocuk bile olsa güven duygusunu kaybediyor ve tekrar güven duygusunu oluşturmak çok zor oluyor paylaşımınız özenle hazırlanmış teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Kesinlikle katılıyorum hangi cinsiyette ya da hangi yaşta olursa olsun bir insan güvenini kaybederse bir daha birine güvenmesi zor oluyor. :)

      Sil
  4. Kitabı ilk kez duydum yorumlarınız çok güzel kaleminize sağlık😊

    YanıtlaSil
  5. bunu okumadım duymadım ama okuycam en kısa zamanda, bu seri çok iyi yaa :)

    YanıtlaSil