Hepinize
selamlar. Yoğunluktan dolayı okuduğum çoğu kitabı inceleyemedim. Ben de
inceleyemediğim bu kitapları ayrı ayrı atmak yerine toplu bir inceleme atayım
dedim. Normalde okuduğum şiir kitaplarının incelemelerini yapmıyorum. Kısa
olur, anlatacak çok bir şey bulamayabilirim vb. nedenlerden ötürü. Ama bu toplu
incelemede şiir kitaplarına da yer vereceğim. Bir de Vakıf serisinin sadece ilk
kitabını incelemiştim. Devam kitaplarını spoiler olur diye incelemedim. Yine aynı
mantıkla okuduğum “İkinci Vakıf” kitabını bu toplu inceleme yazıma dâhil
etmeyeceğim. İncelemem hakkında yeterince bilgi verdiğime inanıyorum. O zaman
isterseniz çok fazla uzatmadan incelememe geçelim.
Canım Aliye,
Ruhum Filiz | Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Edebiyatımızın
büyük kalemlerinden ve benim de en sevdiğim yazar olan Sabahattin Ali’nin eşi
Aliye Ali ve kızı Filiz Ali’ye yazdığı mektupları okuyoruz bu kitapta.
Sabahattin Ali’yi edebi kimliği dışında bir âşık ve bir kız babası olarak
okuyor, yaşamının çalkantılı dönemlerine tanık oluyoruz. Bu mektuplardan yola
çıkarak hem kendisini daha iyi tanıyor hem de çevresine ve ailesine verdiği
değeri daha iyi bir şekilde görüyoruz.
Okurken çoğu
yerinde yazarımızın nasıl güzel sevdiğini görüp içim ısındı çoğu yerindeyse
Sabahattin Ali’nin kendisi gibi üzülüp kızdım başına gelenlere. Sabahattin Ali’nin
düşüncelerinden ve yazılarından ötürücü çektiği sıkıntıları sanki ben
çekiyormuşum gibi hissettim. Dönemin koşullarını ve düşünce yapısını anlamak
için de güzel bir eser olduğunu düşünüyorum.
Sevdiğim ve
yazarı tanımak açısından oldukça yararlı bulduğum bir eser oldu. Özellikle
mektuplarının sonuna yazdığı cümlelerin güzelliğine ve tatlılığına ölüp bittim.
Bu kitaba
puanım: 10/10
Değirmen |
Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Sayfa sayısı açısından kısa ama etkisi uzun bir kitap Değirmen. Sabahattin Ali’nin
kısa kısa öykülerinin toplandığı oldukça güzel bir eser. Aşk, tutku, kendini
tanıma, pişmanlık ve benzeri birçok konuyu bünyesinde barındırıyor. Ağırlıklı olarak
aşk içeriyor. İşlenen aşklar ise oldukça kutsal ve herkesin başına gelmeyecek
türden.
Kaleminin
kalitesini yine konuşturuyor kısacası Sabahattin Ali.
Bu kitaba
puanım: 10/10
Bir Yaz
Gecesi Rüyası | Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Hermia,
Lysender’a deli gibi âşıktır. Lysender da aynı şekilde Hermia’yı seviyordur. Ama
Hermia’nın babası, Hermia’nın Demetrius ile evlenmesini istiyordur. Helena ise
Hermia’nın yakın arkadaşıdır ve Demetrius’a aşıktır. Ne var ki Demetrius onu
kullanıp bırakmasına rağmen Helena hala Demetrius’u seviyordur.
Bu dörtlünün
bir şekilde yollarının kesiştiği bir zaman diliminde, uyumaya başladıkları zaman
Puck denilen şeytan tarafından gözlerine aşk iksiri damlatılır. Farklı
sebeplerden ötürü damlatılan bu aşk iksiri, Puck ve efendisinin istediğinin çok
ötesinde bir olaya neden olur. Ortalık karışır, âşıklar ne yapacağını bilemez.
Bunun üzerine içinden çıkılmaz ve onarılması zor bir durumla karşılaşırlar.
Romeo ve
Juliet’ten kat ve kat daha fazla sevdiğim bir eser oldu. Hatta biraz daha büyük
konuşmak gerekirse Romeo ve Juliet’ten daha ünlü ve daha bilinir olması
gerektiğini düşünüyorum. Söz sanatları, diyaloglar ve olay örgüsü bana kalırsa
daha iyi bir şekilde işlenmişti.
Bu kitaba
puanım: 8/10
Windsor’un
Şen Kadınları | Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Sir John isimli bir bey; Bay Page ve Bay Ford isimli iki zengin adamın
karılarını kendisine âşık etmeye çalışıyor paralarından yararlanabilmek için. Bunu
yapmaya çalışmasının bir sebebi de Bayan Page ve Bayan Ford’un kendisine yüz
verdiğini düşünmesi. Bunları öğrenen Bayan Page ve Bayan Ford ise Sir John’a
bir oyun oynamaya karar veriyorlar.
Tabii
Windsor’da daha farklı birçok olay yaşanıyor ama hikâyenin olay örgüsü daha çok
bu konu üzerinde duruyor.
Kadınların
altta kalmayıp Sir John’a böyle bir oyun oynaması beni çok keyiflendirdi. Bana
kalırsa okuduğum Shakespeare eserlerinde en güçlü kadın karakterler “Windsor’un
Şen Kadınları” kitabında bulunuyordu.
Bu kitaba
puanım: 7/10
Gizli Bahçe
Gizli Bahçe
kitabının incelemesini daha önce yapmıştım. Ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kırmızı
Pazartesi
Kırmızı
Pazartesi kitabının incelemesini daha önce yapmıştım. Ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kim
Bağışlayacak Beni | Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Birhan
Keskin’in yazdığı oldukça kaliteli bir şiir kitabı “Kim Bağışlayacak Beni”. Aşk
şiirlerinden oluşan bu kitap kalbimizde bir yerlere dokunuyor ve canımızı
çarpıcı cümleleriyle oldukça acıtıyor. Okurken her şiirin altını çizdiğim ve
bittiği için üzüldüğüm bir kitaptı. Kolay okunabilen ve duygulandıran bir şiir
kitabı isterseniz “Kim Bağışlayacak Beni”ye göz atmanızı öneririm. Şahsen benim
kitaplığımın en’leri arasına girmeye hak kazandı.
Bu kitaba
puanım: 10/10
Grapon Kâğıtları
| Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Didem Madak’ın
yazdığı kaliteli bir şiir kitabı “Grapon Kâğıtları”. Yine “Kim Bağışlayacak
Beni” gibi aşk şiirlerinden oluşuyor. İlk başta daha durağan ve sıradan
ilerlese de ortalara doğru iyice açılıyor ve bizi derinden etkiliyor. Yine çok
sevdiğim bir kitap oldu. Okumayı düşünenlere tavsiyemdir.
Bu kitaba
puanım: 8/10
Hasretinden
Prangalar Eskittim | Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Edebiyatımıza
adını altın harflerle yazdırmış olan Ahmed Arif’in şiir kitabıdır “Hasretinden
Prangalar Eskittim”. İlk sayfalarda beni çok etkilemese de birkaç sayfa sonra
iyice beğenimi kazandı. Öyle ki birkaç şiirinde gözlerim doldu. Aşkı, acıyı,
ıstırabı okurlarına öyle bir hissettirmiş ki… Gerçekten çok ama çok
başarılıydı. Kolay okunabilen ve derinden sarsan bir şiir kitabı arıyorsanız “Hasretinden
Prangalar Eskittim”i kesinlikle tavsiye ederim.
Bu kitaba
puanım: 10/10
Hayatın
Mucizeleri | Ne anlatıyor, Benim düşüncelerim neler?
Günün birinde Ressam’ın birinden Meryem Ana’nın tablosunu yapmasını isterler.
Ama önceki çizilen Meryem Ana tablosu öyle güzeldir ki Ressam kendi çizeceği
tabloyu nasıl çizeceğini bilemez.
Daha
sonrasında Yahudi bir kız ile karşılaşır. Kız çok güzel, çok duru ve çok
saftır. Bunun üzerine Meryem Ana tablosunda bu kızı model olarak kullanmaya
karar verir Ressam. Bunun Tanrı’dan bir işaret olduğuna da inanır. Bu kıza
Hristiyanlığı sevdirmesi gerektiğini düşünür.
Bunun
üzerine kız ve Ressam her gün görüşmeye başlarlar. Ama kızda sürekli bir korku
ve çekinme hali vardır.
Zaman geçer,
aralarında iyisiyle kötüsüyle birçok diyalog geçer. Günün birinde Ressam kızın
kucağına bir çocuk verir resimlerini çizmek için. Kız ise bu küçük çocuktan
rahatsız oluyor, onu tutmak istemiyordur.
Zaman
geçtikçe kız, çocuğa alışır. Öyle ki aralarında çok farklı bir bağ oluşur. Ama
bu bağ tehlikeli bir hal alıyordur. Kız adeta çocuğu kendi çocuğu gibi görüyor,
bu dünyada sahip olduğu tek şey bu çocukmuş gibi davranıyordu.
Stefan Zweig’in
bu öyküsünde çocukluğundan kurtulup bir anda bir kadına dönüşen bu Yahudi kızın
öyküsünü okuyoruz. Annelik içgüdüsüyle, dünyadaki tek saf şeyin bu küçük çocuk
olduğu düşüncesiyle bu çocuğa olan bağlılığını okuyoruz.
Stefan Zweig’in
çok sevdiğim bir eseri olduğunu söyleyemeyeceğim. Fena değildi ama kitabın
ortalarına doğru bitmesi için dua ettim adeta. Beni pek içine çekemese de din,
annelik içgüdüsü, bağlılık vb. gibi güzel konuların çıkarılabileceği bir
eserdi. Okuyacak bir şey bulamıyorsanız sıkılmamak için okuyabilirsiniz. Onun
dışında önerir misin diye sorsanız merak ediyorsanız okuyabileceğinizi
söyleyebilirim.
Bu kitaba
puanım: 6/10
Bu ay
okuduğum kitaplar bunlardı. İncelemelerini kısa kısa yaptım ama umarım ki size
hitap etmiştir ve kitaplar hakkında az da olsa bir bilgi sahibi olabilmişsinizdir.
İncelememi
okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sevgiyle kalın…
1000Kitap
hesabımdan bu kitapların ve okuduğum diğer kitapların alıntılarına
ulaşabilirsiniz. 1000Kitap hesabıma ulaşmak içinse buraya tıklayabilirsiniz.
grapon kağıtları nı not aldım, ayrıcaaa gizli bahçeyi aldım, okuycam, filmini de sevmiştim, sen de kitabısını :)
YanıtlaSilGrapon kağıtları çok güzel umarım okursan beğenirsin deeps. Gizli Bahçe'yi ben çok beğenmiştim, incelemeni okumak için sabırsızlanıyorum! :))
Sil