Hepinize selamlar. Bu sıralar bir serinin kitaplarına devam ettiğim için inceleme atamıyordum. Direkt sadece 1. Kitabının incelemesini attım. Diğerlerini atmayı gereksiz gördüm. Bundan ötürü bu ay sadece 1 kitap inceledim o da okuduğum serinin arasına sıkıştırdığım “Veronika Ölmek İstiyor”du. Bugün ise tekrardan araya sıkıştırdığım bir kitap olan ve Gabriel Garcia Marquez tarafından yazılan “Kırmızı Pazartesi”ni inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. O zaman daha fazla uzatmadan incelememe geçiyorum.
Ne anlatıyor?
Santiago Nasar’ın o gün öldürüleceğini Santiago Nasar da dâhil olmak üzere herkes biliyordu. Dedikodular her yere yayılmış, bu cinayet kaçınılmaz olmuştu.
Piskoposun
geleceği gün herkes bir heyecan içindedir. Bu heyecanın içinde elbette
cinayetin nasıl ve ne zaman işleneceği heyecanı da dâhildir.
Herkes
tarafından işleneceği bilinen bir cinayet neden durdurulmaz? Neden herkesin
bildiği bir cinayet işlenir? İşte bu ve bunun gibi soruların sorulduğu bir eser
olarak karşımıza çıkıyor Kırmızı Pazartesi.
Benim
düşüncelerim neler?
“Namusun ve Bekâretin
kirletilmesi” üzerine kararlaştırılan bu cinayet planı herkesin dilinde yer
etmiş, kulaktan kulağa konuşulmuştur. Peki, neden engellenmemiştir?
Öncelikle
toplumun empoze ettiği “Bekâret kadının kimliğidir” algısı üzerinde duralım.
Kadınlar bekâretleri
ile tanımlanıyor, tek amaçları evlenmek olarak görülüyor. Bu algı ortaya
çıkınca da bir kadının bekâreti her şey olarak görülüyor. Bundan ötürü Angela
Vicario, Bayardo San Roman ile evlendiği gün Santiago Nasar ile daha öncesinde
bir ilişkisi olduğunu söyleyince baba evine geri gönderiliyor ve bunun üzerine
erkek kardeşler ayaklanıyor.
Erkek
kardeşler bu davanın “namus” için olduğunu söyleyince ve olanlar duyulunca da
toplumun hepsine bu algı dayatıldığından dolayı kimse cinayete pek de ses
çıkarmıyor, cinayet önemli görülmüyor.
Buradan
geleneklerin, örf ve adetlerin aslında olaylara olan tepkimiz ve bir şeyleri
normalleştirmemiz üzerine olan etkisini görüyoruz. Toplum kendi bildiğini
okuyor ve bu cinayeti önemsemiyor.
Santiago
Nasar için endişeleniyorlar evet ama bu endişe kendi içlerinde duydukları
korkudan başka bir şey değil. Birinin öldürüleceğini duyduğunuzda elbette ki
endişelenirsiniz, korkarsınız ama burada halk sadece endişelenmekle, korkmakla kalıyor.
Engellemek için hiçbir şey yapmıyorlar.
Bu cinayeti
engellemek için bir iki kişiden başka kimse çabalamıyor, yetkili kişiler ise bu
cinayeti o kadar önemsiz görüyorlar ki Santiago Nasar’ın öldürüleceğini bile
unutuyorlar.
Töreler ve
geleneklerin ahlakın temel ilkesi olarak tanımlandığı bu toplum yapısını
okudukça birçok üzücü şeyin ve kadının nasıl da 2. Plana atıldığını
gözlemliyoruz.
Bir
cinayetten sanki sıradan bir şeymiş gibi bahseden bu insanların yaşadıkları
ortamı ve çevreyi gözlemlediğimiz kısa ama etkili bir kitaptı.
Şahsen çok
fazla karakter olduğunu düşünüyorum. İsimler de karışık olduğundan takip etmek
biraz sıkıntı oldu. Her yeni sayfada bir karakter ekleniyor adeta.
Yazım dili
sadeydi ama okurken bitmesini istediğim bir eserdi. Beni pek de içine çekemedi.
Bundan dolayı çok da sevdiğim bir kitap olamadı maalesef.
Bütün bu
saydığım özellikleri göz önüne alarak bir puanlama yapacak olursam:
Bu kitaba
puanım: 5/10
Benim
düşüncelerim bunlardı. Siz “Kırmızı Pazartesi” kitabını okudunuz mu? Sizin
düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sevgiyle kalın…
Alıntılar
“Kusura
bakmayın, Bayardo, ama siz gençler insanın yüreğinin nedenlerini
anlayamıyorsunuz.”
“Bizlerden
daha sağlıklıydı; ama insan onun göğsünü dinleyince yüreğinin içinde fokurdayan
gözyaşlarını duyabiliyordu.”
“O gün biz
kadınların bu dünyada ne kadar yalnız olduğumuzun farkına vardım!”
“Bana bir
önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.”
“Kader
bizleri görünmez kılar.”
1000Kitap
hesabıma ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
yorumuna katılıyorum ben de okurken sonlara doğru bitsin artık diye okumuştum kısa ama bana göre okuması yoran bir kitaptı.
YanıtlaSilKesinlikle öyle. Çok yoğun olunmadığı bir zamanda sırf okumak için okunabilir.
Silbunun filmi güzeeeel :) okumadım :)
YanıtlaSilBunun da mı filmi var? Aman kitaptan sonra bir de filmi izlenmez. :)
Sil