Light Pink Pointer

16 Ekim 2021 Cumartesi

Kırmızı Pazartesi | Kitap Yorumu

Hepinize selamlar. Bu sıralar bir serinin kitaplarına devam ettiğim için inceleme atamıyordum. Direkt sadece 1. Kitabının incelemesini attım. Diğerlerini atmayı gereksiz gördüm. Bundan ötürü bu ay sadece 1 kitap inceledim o da okuduğum serinin arasına sıkıştırdığım “Veronika Ölmek İstiyor”du. Bugün ise tekrardan araya sıkıştırdığım bir kitap olan ve Gabriel Garcia Marquez tarafından yazılan “Kırmızı Pazartesi”ni inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. O zaman daha fazla uzatmadan incelememe geçiyorum.

Ne anlatıyor?


Santiago Nasar’ın o gün öldürüleceğini Santiago Nasar da dâhil olmak üzere herkes biliyordu. Dedikodular her yere yayılmış, bu cinayet kaçınılmaz olmuştu.

Piskoposun geleceği gün herkes bir heyecan içindedir. Bu heyecanın içinde elbette cinayetin nasıl ve ne zaman işleneceği heyecanı da dâhildir.

Herkes tarafından işleneceği bilinen bir cinayet neden durdurulmaz? Neden herkesin bildiği bir cinayet işlenir? İşte bu ve bunun gibi soruların sorulduğu bir eser olarak karşımıza çıkıyor Kırmızı Pazartesi.

Benim düşüncelerim neler?

“Namusun ve Bekâretin kirletilmesi” üzerine kararlaştırılan bu cinayet planı herkesin dilinde yer etmiş, kulaktan kulağa konuşulmuştur. Peki, neden engellenmemiştir?

Öncelikle toplumun empoze ettiği “Bekâret kadının kimliğidir” algısı üzerinde duralım.

Kadınlar bekâretleri ile tanımlanıyor, tek amaçları evlenmek olarak görülüyor. Bu algı ortaya çıkınca da bir kadının bekâreti her şey olarak görülüyor. Bundan ötürü Angela Vicario, Bayardo San Roman ile evlendiği gün Santiago Nasar ile daha öncesinde bir ilişkisi olduğunu söyleyince baba evine geri gönderiliyor ve bunun üzerine erkek kardeşler ayaklanıyor.

Erkek kardeşler bu davanın “namus” için olduğunu söyleyince ve olanlar duyulunca da toplumun hepsine bu algı dayatıldığından dolayı kimse cinayete pek de ses çıkarmıyor, cinayet önemli görülmüyor.

Buradan geleneklerin, örf ve adetlerin aslında olaylara olan tepkimiz ve bir şeyleri normalleştirmemiz üzerine olan etkisini görüyoruz. Toplum kendi bildiğini okuyor ve bu cinayeti önemsemiyor.

Santiago Nasar için endişeleniyorlar evet ama bu endişe kendi içlerinde duydukları korkudan başka bir şey değil. Birinin öldürüleceğini duyduğunuzda elbette ki endişelenirsiniz, korkarsınız ama burada halk sadece endişelenmekle, korkmakla kalıyor. Engellemek için hiçbir şey yapmıyorlar.

Bu cinayeti engellemek için bir iki kişiden başka kimse çabalamıyor, yetkili kişiler ise bu cinayeti o kadar önemsiz görüyorlar ki Santiago Nasar’ın öldürüleceğini bile unutuyorlar.

Töreler ve geleneklerin ahlakın temel ilkesi olarak tanımlandığı bu toplum yapısını okudukça birçok üzücü şeyin ve kadının nasıl da 2. Plana atıldığını gözlemliyoruz.

Bir cinayetten sanki sıradan bir şeymiş gibi bahseden bu insanların yaşadıkları ortamı ve çevreyi gözlemlediğimiz kısa ama etkili bir kitaptı.

Şahsen çok fazla karakter olduğunu düşünüyorum. İsimler de karışık olduğundan takip etmek biraz sıkıntı oldu. Her yeni sayfada bir karakter ekleniyor adeta.

Yazım dili sadeydi ama okurken bitmesini istediğim bir eserdi. Beni pek de içine çekemedi. Bundan dolayı çok da sevdiğim bir kitap olamadı maalesef.

Bütün bu saydığım özellikleri göz önüne alarak bir puanlama yapacak olursam:

Bu kitaba puanım: 5/10

Benim düşüncelerim bunlardı. Siz “Kırmızı Pazartesi” kitabını okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler?

İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sevgiyle kalın…

Alıntılar

“Kusura bakmayın, Bayardo, ama siz gençler insanın yüreğinin nedenlerini anlayamıyorsunuz.”

“Bizlerden daha sağlıklıydı; ama insan onun göğsünü dinleyince yüreğinin içinde fokurdayan gözyaşlarını duyabiliyordu.”

“O gün biz kadınların bu dünyada ne kadar yalnız olduğumuzun farkına vardım!”

“Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.”

“Kader bizleri görünmez kılar.”

 

1000Kitap hesabıma ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

 

4 yorum:

  1. yorumuna katılıyorum ben de okurken sonlara doğru bitsin artık diye okumuştum kısa ama bana göre okuması yoran bir kitaptı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Çok yoğun olunmadığı bir zamanda sırf okumak için okunabilir.

      Sil
  2. bunun filmi güzeeeel :) okumadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun da mı filmi var? Aman kitaptan sonra bir de filmi izlenmez. :)

      Sil