Light Pink Pointer

1 Ekim 2021 Cuma

Veronika Ölmek İstiyor | Kitap Yorumu

Hepinize selamlar. Bugün sizlere Paulo Coelho’nun yazdığı “Veronika Ölmek İstiyor” isimli kitabı inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. O zaman girişi uzatmadan direkt olarak incelememe geçiyorum.

Ne anlatıyor?

Veronika, birçok kişinin imreneceği bir hayata sahipti. Bir işi vardı, istediği çoğu şeye sahipti. Kısacası bir insanı mutlu edebilecek her şeye sahipti.

Ama Veronika mutlu değildi.

Hayatın durağanlığından, tekdüzeliğinden bunalan Veronika için ömrü boş geçen 24 yıldan başka bir şey değildir.

Bunun üzerine kimseyi çok fazla üzmeyecek şekilde sessiz sedasız bir şekilde ölmeye karar verir. 4 kutu hap alır.

Ama Veronika ölmeyi başaramaz. Bir şekilde biri onu kurtarır ve bu girişiminin sonucu olarak Veronika akıl hastanesine gönderilir. Uyandığında Veronika ölmeyi başaramadığı için kendinden nefret ediyordur.

Ama doktorun söylediği şeyler donakalmasına sebep olur.

Veronika, aldığı ilaçlar sebebiyle ölmediyse bile 1 haftaya kalmaz ölecektir çünkü haplar kalbine geri dönüşsüz bir hasar vermiştir.

Bunun üzerine kalan son 1 haftasını nasıl değerlendireceğini düşünen Veronika, bu 1 haftada kendini keşfedeceğinden habersiz, çevresini de düşünce biçimini de değiştirmeye başlar…

Benim düşüncelerim neler?

Yaşamın tekdüzeliği, aşırı kuralcılığı üzerine ilerleyen bu kitaba hayran kalmamak elde değil.

Kitabı 2-3 gün gibi bir sürede yoğunluğuma rağmen bitirdim. Elimden bırakamadım. Okurken analizler yapmak, karakterlerin hayatına dair birçok şeyi okumak bana büyük bir haz verdi. Şimdi isterseniz kitap hakkındaki analizlerime geçeyim.

Veronika’nın yaşamak için bir sebebi yok. Hayatı boyunca kendisinden istenilenleri yerine getirmiş bir karakter. Ailesinin ona verdiği emekleri boşa çıkarmamak için kendi isteklerini yok sayan ve hayatını bir robot gibi ilerleten Veronika, en sonunda bu duruma dayanamıyor tabii.

Dediğim gibi Veronika’nın yaşamak için bir sebebi yok. Ama ölümünün bir amacı olduğunu göstermek istiyor. Arkasında bir iz bırakmak istiyor. Bundan ötürü ölmeye çalışmadan önce okuduğu bir dergideki soruya yanıt göndererek sanki bu soru yüzünden intihar etmiş gibi görünecekti. Bu soru bir ülkenin nerede olduğu ile ilgiliydi. Bu ülke Veronika’nın yaşadığı ülkeydi ve Veronika sanki bu ülkenin nerede olduğunun bilinmemesinden ötürü intihara kalkışmış hissi yaratarak aslında arkasında milliyetçi bir kimlik bırakmaya çalışıyor. Birçok kişi tarafından garip olarak adlandırılacak olsa da yine de ismi anılacaktı.

Veronika’nın bir diğer ölme sebebi ise hayatın durağanlığında kontrol edebileceği tek şeyin ölümü olduğunu düşünmesiydi. Kariyeri seçilmişti, bir kadın olarak toplum tarafından ona dayatılan görev belirlenmişti. Ama ölümü onun elindeydi. Tüm seçme hakları alınmış olan bu kadın, kendi ölümünü kendi seçebileceğinin farkındaydı.

Ama son 1 haftası kaldığını öğrendiğinde yine de bir korkuya kapılıyor. İnsan her şekilde ölümden korkar zaten. Buna hazır olsa da olmasa da. Ama Veronika’nın elinden yine bir tercih hakkı alınıyor. Ölümü de kendisinin istediği zamanda değil de koşulların belirlemiş olduğu bir tarihe geliyordu. Böylece ölüm üzerinde sahip olduğu hakkı da kaybeden Veronika, şiddetli bir korku duymaya başlıyor.

Akıl hastanesine gelen Veronika, buradaki insanlara “deli” gözüyle bakıyor, bundan dolayı da “deli” olarak adlandırdığı bu insanların da duyguları olabileceğini bilemiyor.

Akıl hastanesinde kaldıkça her bir bireyin kendine ait düşünceleri ve duyguları olduğunu keşfediyor. En önemlisi ise buradaki insanların özgürce hareket ettiğini, özgürce düşündüğünü ve kendi kararlarını kendilerinin verdiği fark ediyor. Deli diye adlandırılan bu insan topluluğu, kendilerine yapıştırılan bu sıfatın rahatlığıyla istedikleri gibi davranıyor, dayatılan normları reddediyorlar.

Aslında deli diye adlandırılan bu bireylerin, normal olarak kabul ettiğimiz bireylerden daha normal olduğunu çünkü özgürce davranmaktan korkmadıklarını fark eden Veronika aslında hepimizin içinde bir deli yattığını fark ediyor. Ama birçoğumuz bu deliyi dışarı çıkarmayız. Çünkü insanların düşüncelerinden korkarız.

Kitapta deliren birçok kişinin aslında başkalarının onlar hakkında ne düşüneceğinden korkmasından ötürü delirdiğini fark ediyoruz. “Böyle düşündüğümü bilirlerse bana deli derler.” , “Eğer sorunumu söylersem bir daha benle konuşmazlar.” , “Aileme, sevdiklerime bunu yapamam onlar benim için çok emek verdiler onların istemediği bir şeyi kabullenemem, sevemem.” Tarzı düşünceler aslında bu insanları delirtmeye itiyor. Bu da Kapitalist sistemin psikoloji üzerindeki etkisine değinmemizi sağlıyor.

Kapitalist sistem insanları birbirinin aynısı olmaya itiyor. Bunun üzerine insanlar artık değişikliklere tahammül edemeyecek hale geliyorlar. Böylece kendilerinden farklı insanları “deli” , “problemli” ya da “değişik” olarak adlandırarak ötekileştiriyorlar. Bu da değişime ayak uyduramayan bireylerde travmaya sebep oluyor.

Geçenlerde katıldığım “Kapitalist Sistemin Psikoloji Üzerine Etkisi” isimli sunudan çok etkilenmiştim. Bunun üzerine şansa “Veronika Ölmek İstiyor”u okuyunca gerçekten çok farklı duygu geçişleri yaşadım.

Veronika son bir hafta tıpkı akıl hastanesindeki bireyler gibi özgürce yaşamak için izin veriyor kendine. İstediği gibi hareket ediyor, karşısındakinin ne düşüneceğini umursamıyordu.

Kendine izin verdikçe içindeki birçok farklı Veronika’yı keşfetmeye başlayan Veronika, yavaş yavaş yaşamak istediğini fark ediyor.

Ama her şey için çok geç olduğunu biliyor. Ölecekti. Bunun için son 1 haftasını iyi geçirmeli ve bunun için de şükretmeliydi.

Veronika’nın yaşama isteğini ve bu tutumunu gören hastalar da Veronika’dan etkileniyor ve hayatlarını sorgulamaya başlıyorlar.

Böylece Veronika’nın gelişi üzerine herkes hayatının anlamını ve yaşamları boyunca geçirdikleri süreyi nasıl değerlendirdiklerini düşünmeye başlıyorlar.

Bu çıkarımları yaptığım “Veronika Ölmek İstiyor” kitabı gerçekten çok ama çok güzeldi. Herkese önerebileceğim bir kitap. Yalnızca içinde geçen 2 sayfalık kadar bir cinsel içerik var. Biraz rahatsız ediciydi ben de atlayarak okudum. Eğer yaşı küçük olanlar veya bu tarz içeriklerden rahatsız olabilecek kişiler varsa bu sayfaları atlamasını öneririm.

Bunun dışında gerçekten çok kaliteli bir eserdi. “Simyacı” kitabını da okuduğum Paulo Coelho beni şaşırtmadı. Gerçekten nefis bir iş ortaya çıkarmış.

Siz “Veronika Ölmek İstiyor”u okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler?

İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sağlıcakla ve sevgiyle kalın…

Bu kitaba puanım: 8/10

NOT: Çok fazla alıntı olduğundan alıntılar bölümü boş bırakılmıştır.

1000 Kitap hesabıma ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

En son yayımladığım incelemelerim:

“Vakıf” kitabı için yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

“Kalp Çarpıntısı” kitabı için yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

“Dorian Gray’in Portresi” kitabı için yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

 

10 yorum:

  1. Kitap çoktandır benim listemde. Bir sonraki kitap alışverişim yakındır. Mutlaka alacağım. Çok merak ediyorum. 😊
    Emeğinize sağlık. 🙏🏻🌸 Teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Umarım okursanız beğenirsiniz. :)

      Sil
  2. Simyacıyı okumuş ve çok beğenmiştim. Okçunun Yolu kitabını da yeni bitirdim. Bu kitabı da okumak isterim. Konusu çok güzelmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konusu gerçekten çok güzel. Simyacı'yı beğendiyseniz bu kitabı da beğenirsiniz gibime geliyor.

      Sil
  3. blogun son yazımdaaa ciciii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim! Koşuyorum yazına! :)

      Sil
  4. benim de listemde bu kitap. harika bir yorum yazmışsınız. merak ettim çokça. deep ten görüp sizi takibe aldım. sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, hoş geldiniz! Umarım okursanız beğenirsiniz. Sevgiler. :)

      Sil
  5. Merhaba, incelemeniz müthiş derecede merakımı uyandırdı. Kitabın adını duymuştum ama konusunu bilmiyordum. Çok teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Okursanız umarım beğenirsiniz. Tavsiye ederim. Sevgiler. :)

      Sil