Hepinize selamlar. Bugün sizlere Paulo Coelho’nun yazdığı “Veronika Ölmek İstiyor” isimli kitabı inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. O zaman girişi uzatmadan direkt olarak incelememe geçiyorum.
Ne
anlatıyor?
Veronika,
birçok kişinin imreneceği bir hayata sahipti. Bir işi vardı, istediği çoğu şeye
sahipti. Kısacası bir insanı mutlu edebilecek her şeye sahipti.
Ama Veronika
mutlu değildi.
Hayatın
durağanlığından, tekdüzeliğinden bunalan Veronika için ömrü boş geçen 24 yıldan
başka bir şey değildir.
Bunun
üzerine kimseyi çok fazla üzmeyecek şekilde sessiz sedasız bir şekilde ölmeye
karar verir. 4 kutu hap alır.
Ama Veronika
ölmeyi başaramaz. Bir şekilde biri onu kurtarır ve bu girişiminin sonucu olarak
Veronika akıl hastanesine gönderilir. Uyandığında Veronika ölmeyi başaramadığı
için kendinden nefret ediyordur.
Ama doktorun
söylediği şeyler donakalmasına sebep olur.
Veronika,
aldığı ilaçlar sebebiyle ölmediyse bile 1 haftaya kalmaz ölecektir çünkü haplar
kalbine geri dönüşsüz bir hasar vermiştir.
Bunun
üzerine kalan son 1 haftasını nasıl değerlendireceğini düşünen Veronika, bu 1
haftada kendini keşfedeceğinden habersiz, çevresini de düşünce biçimini de değiştirmeye
başlar…
Benim
düşüncelerim neler?
Yaşamın
tekdüzeliği, aşırı kuralcılığı üzerine ilerleyen bu kitaba hayran kalmamak elde
değil.
Kitabı 2-3
gün gibi bir sürede yoğunluğuma rağmen bitirdim. Elimden bırakamadım. Okurken
analizler yapmak, karakterlerin hayatına dair birçok şeyi okumak bana büyük bir
haz verdi. Şimdi isterseniz kitap hakkındaki analizlerime geçeyim.
Veronika’nın
yaşamak için bir sebebi yok. Hayatı boyunca kendisinden istenilenleri yerine
getirmiş bir karakter. Ailesinin ona verdiği emekleri boşa çıkarmamak için
kendi isteklerini yok sayan ve hayatını bir robot gibi ilerleten Veronika, en
sonunda bu duruma dayanamıyor tabii.
Dediğim gibi
Veronika’nın yaşamak için bir sebebi yok. Ama ölümünün bir amacı olduğunu
göstermek istiyor. Arkasında bir iz bırakmak istiyor. Bundan ötürü ölmeye
çalışmadan önce okuduğu bir dergideki soruya yanıt göndererek sanki bu soru
yüzünden intihar etmiş gibi görünecekti. Bu soru bir ülkenin nerede olduğu ile
ilgiliydi. Bu ülke Veronika’nın yaşadığı ülkeydi ve Veronika sanki bu ülkenin
nerede olduğunun bilinmemesinden ötürü intihara kalkışmış hissi yaratarak
aslında arkasında milliyetçi bir kimlik bırakmaya çalışıyor. Birçok kişi
tarafından garip olarak adlandırılacak olsa da yine de ismi anılacaktı.
Veronika’nın
bir diğer ölme sebebi ise hayatın durağanlığında kontrol edebileceği tek şeyin
ölümü olduğunu düşünmesiydi. Kariyeri seçilmişti, bir kadın olarak toplum
tarafından ona dayatılan görev belirlenmişti. Ama ölümü onun elindeydi. Tüm
seçme hakları alınmış olan bu kadın, kendi ölümünü kendi seçebileceğinin
farkındaydı.
Ama son 1
haftası kaldığını öğrendiğinde yine de bir korkuya kapılıyor. İnsan her şekilde
ölümden korkar zaten. Buna hazır olsa da olmasa da. Ama Veronika’nın elinden
yine bir tercih hakkı alınıyor. Ölümü de kendisinin istediği zamanda değil de
koşulların belirlemiş olduğu bir tarihe geliyordu. Böylece ölüm üzerinde sahip olduğu
hakkı da kaybeden Veronika, şiddetli bir korku duymaya başlıyor.
Akıl
hastanesine gelen Veronika, buradaki insanlara “deli” gözüyle bakıyor, bundan
dolayı da “deli” olarak adlandırdığı bu insanların da duyguları olabileceğini
bilemiyor.
Akıl
hastanesinde kaldıkça her bir bireyin kendine ait düşünceleri ve duyguları
olduğunu keşfediyor. En önemlisi ise buradaki insanların özgürce hareket
ettiğini, özgürce düşündüğünü ve kendi kararlarını kendilerinin verdiği fark ediyor.
Deli diye adlandırılan bu insan topluluğu, kendilerine yapıştırılan bu sıfatın
rahatlığıyla istedikleri gibi davranıyor, dayatılan normları reddediyorlar.
Aslında deli
diye adlandırılan bu bireylerin, normal olarak kabul ettiğimiz bireylerden daha
normal olduğunu çünkü özgürce davranmaktan korkmadıklarını fark eden Veronika
aslında hepimizin içinde bir deli yattığını fark ediyor. Ama birçoğumuz bu
deliyi dışarı çıkarmayız. Çünkü insanların düşüncelerinden korkarız.
Kitapta
deliren birçok kişinin aslında başkalarının onlar hakkında ne düşüneceğinden
korkmasından ötürü delirdiğini fark ediyoruz. “Böyle düşündüğümü bilirlerse
bana deli derler.” , “Eğer sorunumu söylersem bir daha benle konuşmazlar.” , “Aileme,
sevdiklerime bunu yapamam onlar benim için çok emek verdiler onların istemediği
bir şeyi kabullenemem, sevemem.” Tarzı düşünceler aslında bu insanları
delirtmeye itiyor. Bu da Kapitalist sistemin psikoloji üzerindeki etkisine
değinmemizi sağlıyor.
Kapitalist
sistem insanları birbirinin aynısı olmaya itiyor. Bunun üzerine insanlar artık
değişikliklere tahammül edemeyecek hale geliyorlar. Böylece kendilerinden
farklı insanları “deli” , “problemli” ya da “değişik” olarak adlandırarak
ötekileştiriyorlar. Bu da değişime ayak uyduramayan bireylerde travmaya sebep
oluyor.
Geçenlerde
katıldığım “Kapitalist Sistemin Psikoloji Üzerine Etkisi” isimli sunudan çok
etkilenmiştim. Bunun üzerine şansa “Veronika Ölmek İstiyor”u okuyunca gerçekten
çok farklı duygu geçişleri yaşadım.
Veronika son
bir hafta tıpkı akıl hastanesindeki bireyler gibi özgürce yaşamak için izin
veriyor kendine. İstediği gibi hareket ediyor, karşısındakinin ne düşüneceğini
umursamıyordu.
Kendine izin
verdikçe içindeki birçok farklı Veronika’yı keşfetmeye başlayan Veronika, yavaş
yavaş yaşamak istediğini fark ediyor.
Ama her şey
için çok geç olduğunu biliyor. Ölecekti. Bunun için son 1 haftasını iyi geçirmeli
ve bunun için de şükretmeliydi.
Veronika’nın
yaşama isteğini ve bu tutumunu gören hastalar da Veronika’dan etkileniyor ve
hayatlarını sorgulamaya başlıyorlar.
Böylece
Veronika’nın gelişi üzerine herkes hayatının anlamını ve yaşamları boyunca
geçirdikleri süreyi nasıl değerlendirdiklerini düşünmeye başlıyorlar.
Bu
çıkarımları yaptığım “Veronika Ölmek İstiyor” kitabı gerçekten çok ama çok
güzeldi. Herkese önerebileceğim bir kitap. Yalnızca içinde geçen 2 sayfalık
kadar bir cinsel içerik var. Biraz rahatsız ediciydi ben de atlayarak okudum.
Eğer yaşı küçük olanlar veya bu tarz içeriklerden rahatsız olabilecek kişiler
varsa bu sayfaları atlamasını öneririm.
Bunun
dışında gerçekten çok kaliteli bir eserdi. “Simyacı” kitabını da okuduğum Paulo
Coelho beni şaşırtmadı. Gerçekten nefis bir iş ortaya çıkarmış.
Siz “Veronika
Ölmek İstiyor”u okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sağlıcakla ve
sevgiyle kalın…
Bu kitaba
puanım: 8/10
NOT: Çok
fazla alıntı olduğundan alıntılar bölümü boş bırakılmıştır.
1000 Kitap hesabıma ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
En son yayımladığım
incelemelerim:
“Vakıf”
kitabı için yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
“Kalp
Çarpıntısı” kitabı için yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
“Dorian Gray’in
Portresi” kitabı için yaptığım incelemeye ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitap çoktandır benim listemde. Bir sonraki kitap alışverişim yakındır. Mutlaka alacağım. Çok merak ediyorum. 😊
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. 🙏🏻🌸 Teşekkürler. :)
Ben teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Umarım okursanız beğenirsiniz. :)
SilSimyacıyı okumuş ve çok beğenmiştim. Okçunun Yolu kitabını da yeni bitirdim. Bu kitabı da okumak isterim. Konusu çok güzelmiş.
YanıtlaSilKonusu gerçekten çok güzel. Simyacı'yı beğendiyseniz bu kitabı da beğenirsiniz gibime geliyor.
Silblogun son yazımdaaa ciciii :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim! Koşuyorum yazına! :)
Silbenim de listemde bu kitap. harika bir yorum yazmışsınız. merak ettim çokça. deep ten görüp sizi takibe aldım. sevgiler :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, hoş geldiniz! Umarım okursanız beğenirsiniz. Sevgiler. :)
SilMerhaba, incelemeniz müthiş derecede merakımı uyandırdı. Kitabın adını duymuştum ama konusunu bilmiyordum. Çok teşekkürler. :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Okursanız umarım beğenirsiniz. Tavsiye ederim. Sevgiler. :)
Sil