Light Pink Pointer

16 Ekim 2021 Cumartesi

Yansıma, Yanılsama

Çimenlere bastığında çıkan hafif hışırtıdan başka ses yoktu etrafta. Ağaçlar sıktı. Arka fonda hafiften gelen kuş sesleri biraz zor olsa da dikkat kesildiğinde duyulabilirdi. Yine de çimen seslerinin hem basıldığında hem de rüzgâr çıktığında çıkardığı seslerin yanında, kuşların sesleri pek de duyulmuyordu.

Abby yavaşça ilerlemeyi sürdürdü. Oval yakalı bluzunun içerisine dolan rüzgârla serinlediğini ve kendine geldiğini hissediyordu. Daha çok kendisiydi sanki. Kollarını açtı. İyice rüzgârı hissetti. Onu tanımlayacak birkaç söz bulunacak olsaydı dramatik, aşırı duygusal ve birçok konuda birçok şeyi abartan biri olduğunu söylerlerdi. Abby bu tanımlamalardan rahatsız değildi. Dramatikse dramatikti, duygusalsa duygusaldı ve eğer abartılıysa abartılıydı. Hangimiz değildik ki?
Ağaçların seyrekleşmesiyle bir göle çıktı. Ağaçlar seyrekleşmişse de var olan ağaçlar oldukça gür yapraklara sahipti. Koyu yeşil tonlarının hâkim olduğu bu manzara nefes kesiciydi.

Ağacın altına oturdu, sırtını sert kabuğa dayadı ve gölü izlemeye başladı. Telefonunu kenara koydu. Zaten kimse aramayacak, yazmayacaktı. Boşuna ümit etmesine gerek yoktu. Onu merak eden çoktan ederdi.

Biraz daha oturduktan sonra aklına daha iyi bir fikir gelmediğinden göle doğru ilerledi. Gölün yüzeyine vuran güneşten ötürü göl sanki parıldıyormuş gibi görünüyordu. O kadar berrak o kadar temizdi ki içindeki renkli balıklar görülebiliyordu. Sürüler halinde yüzüyor, birlikte tek bir vücut oluyorlardı adeta.

Gölün yüzeyine bakmaya başladı. Yansımasıyla karşılaştı.

Son birkaç ayda oldukça kilo almıştı. Düzensiz uykularından ötürü gözleri şişmişti ve kendini pek de iyi hissetmiyordu. Sporu bırakmıştı, insanlara daha az kendini açar olmuştu ve birçok şeyi ertelemeye başlamıştı. Evet, insanlara daha az kendini açıyordu. Ama bir kişi dışında.

O da kendisi gibiydi. Hatta onun kopyasıydı. Abby, doğru kişiyi bulduğunu düşünmüştü.

Ama sürekli aynı hataya düşmüyor muydu zaten? Kimse kendisi gibi birini bulamazdı. Herkes karşıdaki kişinin kendisi gibi olduğuna inandırırdı kendini. Çünkü inanmak isterdi. Bu sevgi kavramından kıt dünyada sevilebileceğine inanan aptalların en büyük bahanesiydi “inanmak”.

Göle düşen gözyaşıyla göl halka halka dalgalandı. O sırada Abby kendi yansımasının yok oluşunu izledi.

Artık kendi yansıması yoktu gölde.

Kuzgun karası saçları, koyu kahve gözleri, içine çökmüş yanaklarıyla o vardı artık. İnandığı, inanmak istediği kişi.

Dolgun dudaklarıyla o kadar güzel gülümsüyordu ki…

Birçok kişiye göre pejmürde görünen bu kişi Abby için zarafet kavramının ta kendisiydi.

Kendisine bakan bu yüze dayanamıyordu. Bir insan hem bu kadar yakın hem bu kadar uzak nasıl olabilirdi?

Dokunmaya korkuyordu göle. Ya O da kendi görüntüsü gibi dağılır, yok olursa?

Bakmaya devam etti. Gözlerinde hayallere daldı. Nasıl da yorgun, nasıl da umursamazlardı! Bu hayata olan nefreti, omuzlarında taşıdığı tüm yük yansımıştı sanki onlara. Abby yüzünü daha da yaklaştırdı. Öyle ki biraz daha başını eğse göle değecekti yüzü.

Gözlerini kapattı. Duyuları açıktı. Doğayı dinledi, artık kuşların cıvıltısı daha gürültülü çalılar ise isyankâr bir şekilde bir o yana bir bu yana sallanıyorlardı. Rüzgâr yüzünü yalıyordu. Sanki duyguları doğaya yansıyordu. Sanki doğa onu anlıyordu.

Korkuyordu. Çok korkuyordu. Ama umursamadı. Artık kendisinin de umursayacağı bir şey kalmamıştı. Dudaklarını yavaşça Yansımadakinin dudaklarına değdirdi. Dudaklarıyla beraber yavaşça yüzü de göle doğru iyice gömüldü. Suyun buz gibi soğukluğu yüzüne çarparken tüm duyuları iyice harekete geçmişti.

Tüm vücudu suyun içindeydi artık. Ani bir korkuyla doldu kalbi. Deli gibi çarpıyor, göğüs kafesini delip geçiyordu adeta. Suyun yüzeyine çıkıp kendini kurtarmak, yukarıdaki dünyaya geri dönmek istiyordu.

Ama o sırada yine Onu gördü.

Kendisine ellerini uzatmış, o güzel dudaklarıyla koskocaman gülümsüyordu Abby’e.

Abby’nin elleri titriyordu. Ya yine yarı yolda bırakılırsa?

Elleri yavaşça diğerinin ellerine uzandı.

Işık gölün içinden yüzüne vuruyordu. Gözleri güneş kadar parlak, saçları etrafında süzülüyordu. Gülümsemesi aynı şekilde hala yüzündeydi. Abby’e güven veriyor, hiçbir şeyi kafasından kurmadığını, ona güvenebileceğini söylüyordu adeta.

Abby Ona güvendi.

Ellini tuttu. İçinden bir akımın geçtiğini hissediyor, vücudunun artık üşümediğini hissediyordu. Gözlerini yavaşça kapattı ve usulca gülümsedi. Ona güveniyordu, gerçekliğine inanıyordu. O, gerçekti. Hem de hiç olmadığı kadar.

Bir daha da gözlerini açmadı zaten.

Yazan: Eylül Su Arslan



10 yorum:

  1. öykü mü yazdıın ooo, sonra gelip keyifle okuyayıım :)

    YanıtlaSil
  2. ya çok etkileyici bir öykü, yani bulduğun bu konu çok etkileyici, ne güzel bir kısa filmi olur bunun, yani sonunda kız suda kayboluyor değil mi, kendine baka baka, yazık kıza yaa, en güzel öykülerinden biri buuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Benim de en çok beğendiğim yazı bu oldu. İyice hissederek yazdım. Anlatmak istediğim mesaj biraz karışık ve öznel ama aktarabildiğime sevindim. :)

      Sil
  3. Hikaye gerçekten çok güzel olmuş, bu yakınlarda okuduğum Karanlık Sular kitabına gitti aklım okurken.. Affınıza sığınarak iki şey söylemek istiyorum. Pozitif eleştiri anlamında; ilki oval yakalı bluzu kısmında, oraya kadar betimlemeler belli belirsiz yapılmış o yüzden oval yaka tanımlaması okurken beni bi duraksattı. Sadece bluzunun içine dolan rüzgar olarak devam etse sanki akıcılığı kesmeyecekmiş gibi geldi. İkincisi ise son cümle, oraya gelirken sanki yavaşca huzura kavuşmuş gibi de hissettiriyor yazı. Son cümle çok tak diye çarpıyor insana, önünde şöyle bir tanımlama olsa "hafif bir tebessümle gözlerini kapattı" ya da "yavaşça gözlerini kapattı" gibi cümle çok daha vurucu bitirecek hikayeyi gibi düşündüm. Tamamen kişisel görüşlerim. Asla kırmak da istemem. Tekrar affınıza sığınırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Eleştirilere her zaman açığım ve düşüncelerinizi duymak beni çok mutlu etti.
      Betimleme olayına biraz oval yakalı bluzdan sonra başladım ondan dolayı biraz affallatmış olabilir. Bundan sonra direkt değil de yavaş yavaş betimlersem daha iyi olur gibi. Sonu dediğiniz gibi tak diye bitmiş. Onu da diğer öykülerimde öykünün akışına uygun olacak şekilde bitirmeye gayret edeceğim. Düşünceleriniz çok değerli tekrardan teşekkür ederim. Dediklerinizi uygulayacağım. :)

      Sil
  4. son yazıma koydum bu öykünü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim deeps! Uğruyorum hemen yazına. :)

      Sil
  5. Karakterin hislerine odaklanılan ve betimlemelerle süslenen öyküleri seviyorum. Etkileyici olmuş, kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim beğenmene çok sevindim. :)

      Sil