Hepinize selamlar. Bugün sizlere Zeynep Sey’in yazdığı “Kimse Gerçek Değil” isimli kitabı inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. Sizi çok bekletmemek adına hemen incelememe geçiyorum.
Ne anlatıyor?Işıl, çevresindeki insanlarla beraber kendisini de sorgulayınca aslında birçok kişinin zannettiği gibi olmadığını anlar. Kederin büyüsüne kapılan Işıl, çevresindeki birkaç kişiden duyduğu bir uygulamaya kayıt olur. Bu uygulamada Yaralılar ve Şifacılar vardır. İsimlerden de anlaşılacağı üzere bir nevi dertleşme uygulamasıdır bu.
Işıl da bu
uygulamaya üye olur ve karşısına çıkan biri ile konuşmaya, dertleşmeye başlar.
Bunun üzerine iyice sohbeti ilerletirler ve iş Işıl’ın
karşısında konuştuğu
beyden yardım istemesine kadar gelir.
Beyefendinin
ismi Oflaz’dır. Işıl, Oflaz’dan çevresinde gördüğü gerçekler karşısında yanında
durması adına yardım ister, bunun üzerine Oflaz ve Işıl ikilisinin, sonu tahmin
edilemez yolculukları başlamış olur. Sevginin ve sadakatin sorgulanacağı bu
yolculukta tek yaralının kendisi olmadığını Işıl, belki de çok sonra fark
edecektir…
Benim
düşüncelerim neler?
Kitabın
şömizinin tasarımına bayıldım! Kapaktaki Oflaz karakterinin gözlerindeki hüzün
çok iyi bir şekilde yansıtılmıştı. Daha da dikkatli bakıldığında her bir
ayrıntının özenle yerleştirildiğini görebiliyoruz. Öyle ki bu ayrıntılar çizimi
daha da gerçekçi kılıyor. Bu yönden kitabın kapağında emeği geçen herkesin
ellerine sağlık gerçekten. Çok başarılı buldum.
Kapağını bir
kenara bırakarak biraz da kitabın iç dünyası hakkında konuşalım.
Kitabın
yazarının psikoloji öğrencisi olmasından kaynaklı olsa gerek ki karakterlerin
psikolojileri çok iyi işlenmiş, gerekli yerlerde profesyonel açıklamalar
yapılmıştı yazar tarafından. Özellikle Oflaz karakterinin hal ve hareketlerinin
incelikle işlendiğini düşünüyorum.
Işıl
karakteri ise sevdiğim bir karakter oldu. Özellikle ilk sayfalardaki duruşu,
kendini sevişi ve hayata bakış açısı bana kalırsa diğer kitaplarda okuduğumuz
karakterlerden daha olgun ve daha kendinden emindi. Belki biraz spoiler
içerebilir bu cümlem. Ama söylemeden edemeyeceğim. Işıl’ın ilk başta Oflaz’la
buluşmayı kabul etmemesi de bence çok olguncaydı. Bu hareketini takdir ettim
açıkçası.
Ne yalan
söyleyeyim gençlik kitapları genelde bize çok da bir şey katmaz. Öylesine
eğlenmek için okuruz. Bu kitapta ise yazar bu kalıbın dışına çıkmaya çalışmış
anlaşılan. Öyle ki birçok yerde küçük hayat dersleri ve kendini sevmek,
kendinin farkına varmak gibi birçok konuda okurlara görüşlerini beyan etmiş.
203. Sayfada geçen “Nitelikli Kitap” konuşmasının da burada görüşümü
etkilediğini belirtmeliyim. Yazar belli ki kitabının sadece eğlence amaçlı
okunmasını istememiş, okurlarının yararlanabileceği küçük hayat dersleriyle
kitabını desteklemiş.
Kitabı
klasik eserlerle karşılaştırmamız yanlış olur. Lütfen bunu okuyan sevgili okur,
bu bir klasik eser değil. Bu yorumlarım da bir gençlik kitabı için yapıldı,
kitap bir gençlik kitabı olarak değerlendirildi. Yani demem o ki kitabın birçok
yerinde “Yok daha neler!” ve “Bu kadarı da olmaz, burası da çok çocukça olmuş.”
Gibi düşünceler geçebilir aklından. Çünkü benim çok geçti. Ama sana bu kitabı
övüyor ve inceliyorum çünkü bana kalırsa gençlik kitapları okumayı seviyorsan
okuyabileceğin diğer birçok gençlik kitabından daha kaliteliydi. Diğer
kitaplarla başka kitapları karşılaştırmayı sevmem çünkü her kitap herkese hitap
etmeyebilir ve her kitap kendine özeldir. Ama bunu söylemek istedim çünkü benim
düşüncelerim bunlar ve bir okur olarak düşüncelerime değer vereceğini, en
azından saygı göstereceğini düşünüyorum.
Demem o ki
gençlik kitabı okumayı sevenlerin severek okuyabileceğini düşünüyorum. Şu
sıralar biraz kötü bir dönemden geçiyorum, bundan dolayı çıtır çerezlik bir
kitaba ihtiyaç duydum ve 1 yıl kadardır kitaplığımda duran “Kimse Gerçek
Değil”i okudum. Doğrusu böyle durumlar için elimizin altında çıtır çerezlik bu
tarz kitaplar bulunması gerektiğini düşünüyorum. Siz de böyle düşünüyorsanız
“Kimse Gerçek Değil”e bir şans verebilirsiniz.
Bu arada
belirtmem gerek ki içinde yetişkin içerikleri bulunuyor. Bundan dolayı yaşı
daha küçük olan okurlara ve bu tarz şeyleri kaldıramayanların okumasını çok da
önermem. Belli bir yaşın üstündeki bireylerin eğlence amaçlı okuyabileceğini
düşünüyorum.
Benim
düşüncelerim bunlardı. Siz “Kimse Gerçek Değil”i okudunuz mu? Sizin
düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için teşekkür ederim. “Kimse Gerçek Değil”e bir gençlik kitabı
olduğunu göz önünde bulundurarak puan vermem gerekirse:
Bu kitaba
puanım: 8/10
Kendinize
çok dikkat edin, sağlıcakla ve sevgiyle kalın…
Alıntılar
“Fakat
anlama duyulan bu ilgisizlik içinde, bu anlam arayışı da nedir?”
“Asıl
korktuğum şey, sevildiğimi hissetme duygusunu kaybetmek miydi, yoksa kendimi
kaybetmek miydi, hala bilmiyorum.”
“Onun
sesinde ben, yaşama sebebimi buldum.”
“İnsanlar
böyledir işte, kendi kusurlarına bakmadan başkalarınınkini ayıplar.”
“Bir insanı
cezalandırmanın en iyi yolu, içinizde ona ne iyi ne de kötü hisler
bırakmaktır.”
“Çok korkuyorsun
sevilmemekten. O kadar korkuyorsun ki şüpheye düştüğün her sefer, kendini
kandıracak bir şeyler buluyorsun.”
“Kendinizden
başka hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Artık bunu anlamalı ve kendi
ışığınızın farkına varmalısınız. İçinizdeki güç kurtaracak sizi, bir başkası
değil.”
“Çünkü o an
bile biliyordum. Herkes giderdi. Herkes bir gün, öyle ya da böyle giderdi.”
“Eğer iyi
değilseniz, iyi olduğunuzu söylemeyin kimseye. Bir şeylerin üstünü yalanla
kapatmak, o şeylerin iyileşmesine sebep olmuyormuş çünkü.”
“Duyduğunuz
hiçbir cümle, hayattan bağınızı koparmaya yetecek kadar güçlü olmamalı. Hiç
kimseye, o kadar güçlü bir cümlenin öznesi olacak kadar değer vermemelisiniz.
Aksi takdirde yitip giden yalnızca siz olursunuz.”
“Başka
kimsenin değil, senin gerçek olmaman beni mahveder.”
“Kendine
değer veren birey, ötekinin büyüsüne kapılsa bile dahi kendini unutmamalıdır.
Zihninde, kalbinde yer edinen ötekisine rağmen kendisiyle baş başa kalmak
istemeli ve kalmalıdır. Ruhuna, bedenine iyi gelen ne varsa yapmalı fakat
ötekisinin hoşuna gitmek için değil, hepsini kendisinin hoşuna gittiği için
yapmalıdır. Kendine değer veren birey, her ne yapıyorsa kendi için yapmalıdır.”
“Bence sen
sevgiyi yanlış algılıyorsun. Bence birinin seni sevdiğini anlamanın yolu, onun
gözlerine bakmaktan geçer. Gözlerinin, sana bakarken hangi duyguların ışığıyla
parıldadığını görmen yeterlidir aslında. Değil baban, herhangi biri sana
istediği kadar sarılsın, seni sevdiğini söylesin, senin iyiliğini sorgulasın,
saçlarını öpsün, ne fark eder ki? Sana bakarken gözleri merhametle, sevgiyle,
mutlulukla, endişeyle parıldamıyorsa ne fark eder?”
“Bir insanın
her halini, her dönemini sevmeye hazır olmaktan daha kötü bir şey varsa o da
sevmektir. Kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüklerden biri kesinlikle,
sevdiğiniz size ne şekilde gelirse gelsin kabul etmektir.”
“İnsan
kahkahalarla gülüyor, mutluluktan yerinde duramıyor diye iyi sayılmamalıydı.
Biliyordum ki en çok gülenler aslında kalplerinde en çok acıyı saklayanlardı.”
“Kimi
gözyaşlarıyla gülümser, kimi kahkahalarla ağlar. Öylesine büyük bir acı
çekiyorlardır ki mutluluklarının hüzne karışmasına izin vermekten başka
çareleri kalmaz.”
“Benim
şehrimde deniz bile yokken onun gözlerinde koca bir okyanus var.”
“Nefretle
değil, büyük bir kırgınlıkla bakmıştı ve ben biliyordum ki insan nefret
ettiğini değil, kırgınlık duyduğunu affedemezdi.”
hımm okuyabilirim tabii, gençlik kitaplarını severim, bir de bu iki kişinin ne yaşadıklarını merak ettiiim :)
YanıtlaSilOlaylar olaylar.:D Gençlik kitabı okumayı seviyorsan genel olarak beğenebileceğin bir kitap. :)
SilKenara not edildi. Farklı bir lezzete benziyor. Emeğine sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Umarım okuyunca beğenirsiniz.
Sil