Hepinize
selamlar. Temmuz ayının da toplu kitap incelemesini bitirip artık tek tek
kitapları incelemek istiyorum. Tabii tekrardan blogdan uzun süre ayrı kalma
gibi bir durumum olmazsa, umarım da olmaz. O zaman Temmuz ayında neler
okuduğuma ve bunların kısa kısa incelemelerine geçelim.
Vakıf
Kurulurken
“Vakıf”
serisinden bir kitap. Spoiler içermemesi açısından sadece puanımı yazacağım. Seriyi
merak ediyorsanız ilk kitabının incelemesini yaptım. Buraya tıklayarak
ulaşabilirsiniz.
Bu kitaba
puanım: 8/10
Tanrısız
Gençlik | Ne anlatıyor,
benim düşüncelerim neler?
Nazilerin
iktidara geldiği dönemde çocuklara saldırganlık, ırkçılık ve nefret gibi
düşünceler dayatılıyordu. Bu dönemde öğretmenlik yapan bir beyefendi, tüm bu
olanlara rağmen çocukları bu tarz duygulardan arındırmaya ve doğru yolu
öğretmeye çalışır. Ne var ki faşizmin etkisi altında büyüyen bu çocuklar, insan
öldürecek, can yakmaktan zevk alacak düzeye gelmiş ve tamamen kurtarılamayacak
durumdadırlar. İşverenlerinin, velilerin ve diğer bütün baskıların altından
kalkmaya ve yine de görevini yapmaya çalışan bu aydın ve idealist öğretmen
bütün bu zorlukların altında tek başına kalır. Ta ki umut yavaştan görününceye
kadar.
Savaş psikolojisi
ve bir neslin beyninin nasıl yıkandığını çarpıcı bir şekilde yüzümüze vuran bir
roman. Okurken “İnsanlar nasıl bu hale gelebilirler, nasıl bu kadar acımasız
olabilirler?” diye düşündürtmekle kalmıyor, aynı zamanda tüylerimizi diken
diken ediyor. Her ne kadar kısa bir kitap da olsa yüzümüze tokat gibi iniyor. Kesinlikle
okunmasını öneririm.
Bu kitaba
puanım: 7/10
Serbest
Düşüş | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Sammy Mountjoy, nasıl bu hale geldiğini bilmiyordu. Onu bu kadar yıpratan,
hayatta soğutan ve kendini sorgulamaya iten ne olmuştu? Kendini boşlukta
hissediyor, hatta o boşluğun içine düşüyormuş gibi hissediyordu…
Sammy’nin küçüklük yıllarından şimdiki zamana kadar yaşadığı olayları okuyor ve
bunların üstünde bıraktığı etki üzerinden kendini çözümleme çabasını okuyoruz. Derin
bir psikoloji işlenmiş her sayfa ayrı bir duygu barındırıyor. Fakirlik dönemleri,
babasız büyüyüşü sebebiyle annesiyle tek başına yaşayışı, ilk cinsel deneyimi
ve ilk aşkı, savaşta esir düşmesi gibi yaşadığı olayları okudukça biz de Sammy’i
çözümlemeye çalışıyor aynı zamanda da kendimizi sorgulamaya başlıyoruz. Okurken
zevk aldığım ve bol bol karakter analizi yaptığım bir kitaptı. Okuması zevkli
ve düşündürtücü.
Bu kitaba
puanım: 7/10
Babil’in En
Zengin Adamı | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Babil’de
yaşayan en zengin adam olan Arkad’ın diğer orta halli ya da fakir olan kişilere
nasıl zengin olacaklarını ve para biriktireceklerini öğrettiği ders
niteliğindeki bir kitap. Okudukça para biriktirmeye olan bakış açınız değişiyor
ve para biriktirmenin inceliklerini öğreniyorsunuz. İlgi çekici ve ister
istemez “Ben de artık para biriktirmeye başlamalıyım.” diyeceğiniz bir kitap.
Bu kitaba
puanım: 8/10
Morgue
Sokağı Cinayetleri | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
İlk
dedektiflik öyküsü olarak geçen Morgue Sokağı Cinayeti, oldukça dikkatli ve
olaylar arasında bağlantı kurmakta usta olan bir beyefendinin şehirde işlenen
suçları çözmesi ve polise yardım etmesini konu alıyor. Polisin tıkandığı yerde
tüm olayları çözüyor ve tüm suçluları buluyor. Günümüzdeki birçok dedektiflik öyküsüne
ve filmlerine ilham kaynağı olmuştur.
Spoiler
içerir: İlk öyküde katilin goril çıkması çok saçmaydı. Sonunu okuduğumda “Nasıl
yani?” diyerek gülmeye başladım. Gerçekten çok saçma geldi. Ne okudum şimdi
böyle diye sorguladım. Allahtan diğer öyküler daha güzeldi.
Bu kitaba
puanım: 6/10
Sen Varsın
Gecede | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Cemal Süreya’nın
çeviri şiirlerinden oluşan derleme. En sevdiğim şiiri ise kitaba adını veren
şiirdi.
Bu kitaba
puanım: 7/10
Empedokles’in
Dostları | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Alec,
gazetelerde karikatür bölümünden sorumlu bir çizerdir. Yaşadığı adada bir tek
kendisi ve yazar komşusu Eve vardır. Günün birinde radyo dinlerken bir anda
bütün yayınların kesilmesi üzerine sonlarının geldiğini düşünür. O sıralar
ülkenin birçok yerinde bombalar patlatılıyor ve çeşitli sorunlar çıkıyordu. Bunlar
da radyo kanallarının aksamasına sebep oluyordu. Bu sefer radyolar olması
gerekenden uzun süre çalışmadı, ortalık iyice paniğe kapıldı. Ta ki bu
kesikliğin sebebinin bombalar olmadığı öğrenilene kadar. Kendilerine Empedokles’in
Dostları diyen bir topluluk dünyaya geldiklerini ve ellerindeki tüm zararlı
şeyleri imha edene kadar gitmeyeklerini bu süre içerisinde de halka ve devlete
yardımcı olacaklarını ileri sürüyorlardır.
Nereden geldiği
belli olmayan bu Empedokles’in Dostları, ülkede ve dünya çapında bir kargaşaya
sebep olur ve insanlar tarih kitaplarında daha önce görmedikleri birtakım
olaylarla karşı karşıya kalırlar…
Oldukça iyi,
gelişmiş ve yardımsever bir topluluğun günümüzün yobaz ve çıkarcı topluluğuna
karşısında yaşadıkları ve bu iki topluluk arasındaki ilişkiyi okuduğumuzda
nasıl da iyiliği kullanmasını bilen ve bu iyiliklerin değerini asla bilmeyen
yaratıklar olduğumuzu anlıyoruz. Sosyal karmaşa ve iç isyanın siyaseti ve
devleti nasıl etkilediğini de gözlemliyoruz. Okuması zevkli ve akıcı bir
kitaptı. Genel olarak beğendim.
Bu kitaba
puanım: 7/10
Mutlu Olma
Sanatı | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Arthur
Schopenhauer isimli filozofumuz aslında bu kitabı daha çok “Nasıl mutsuz
olmayız.” mantığını güderek yazmış. Bende böyle bir izlenim yarattı. 45 adet
hayat kuralı yazmış, bu kuralları nasıl uygulayacağımızı bizlere anlatmış. Aman
aman bir kitap değildi benim için, okunmasa da olurdu. Diğer kitapların arasına
çıtır çerezlik başka bir kitap koymuşum gibi oldu. Yine de okuduğum için pişman
olduğumu söyleyemem. Merak edenler okuyabilir.
Bu kitaba
puanım: 5/10
Yaratılış |
Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Sivrisineklerin
yaydığı bir virüs sonucu tüm dünya bu virüsle çalkalanır ve ölüm oranları
oldukça artar. Sosyal statüler keskinleşir, insanlar birbirlerini küçük görmeye
başlar.
Alt tabakadan
olan Rosie Black ve okul arkadaşı günün birinde eski bir şehre gider ve gizemli
bir kutu bulurlar. Bu kutuyu kurcalarlar ve yanlışlıkla bir mekanizmayı
çalıştırırlar. Bunun üzerine çeşitli kişiler peşlerine düşer ve ne kadar büyük
bir şey yaptıklarını anlamalarına sebep olurlar. Tüm dünyanın kaderi Rosie ve
kutudaki o bilgiye bağlıdır. Bunun üzerine kedi ve fare arasındaki gibi bir
kovalamaca başlar ve kimin iyi kimin kötü olduğu bilinmeyen olaylar yaşanmaya
başlar.
Karakterler,
olaylar, karakterler arasındaki aşk, virüs vb. her şeyiyle oldukça klasik bir
kitaptı. Herhangi bir bilimkurgu kitabından farksızdı. Özgün olduğunu, diğer
kitaplardan kendisini ayıran herhangi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Kitap okuma
düzeninizde bir aksama olduğunda sırf araya çıtır çerez olsun diye alınabilecek
ve okuma düzenini geri sağlayabilecek bir kitap. Akıcılığı da bu yönden bir
artı sağlıyor. Onun dışında herhangi bir farklılık ya da “Vay canına!”
dedirtecek bir yönüne rastlayamadım maalesef.
Bu kitaba
puanım: 6/10
Tom Bombadil’in
Maceraları | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Yüzüklerin
Efendisi’nde geçen Tom Bombadil karakterinin maceralarını şiirle anlatıyor ve
bu şiirlerin temasına ters düşmeyecek diğer birçok şiirle de kitabı devam
ettiriyor Tolkien. Okurken çokça gülümsediğim ve çizimleriyle bayıldığım bir
kitap oldu. Yüzüklerin Efendisi’ni okumadan önce aradan çıkarmış oldum.
Bu kitaba
puanım: 8/10
Hamli Çiftçi
Giles | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
İlk başta Roverandom gibi bir çocuk
kitabı olması beklenen “Hamli Çiftçi Giles” daha sonrasında birtakım
düzeltmeler ve eklemeler sonucu yetişkinler için basılmıştır. Tabii ki bu
çocukların da okuyamayacağı anlamına gelmiyor.
Çiftçi Giles,
evinde huzurlu bir uyku çeker ve sıradan yaşantısına devam ederken birden
tarlasına doğru yolunu kaybetmiş bir ejderhanın gelmekte olduğunu görür. Bunun üzerine
tamamen tarlasını korumak amacıyla harekete geçer ve ejderhaya saldırır. Ejderha
kaçar. Bunun üzerine tüm köy Giles’ı görür ve cesurluğundan ötürü kendisini
kutlamaya gelir. Bir anda şöhret sahibi olur Giles. Öyle ki bu şöhretten kralın
bile haberi olur. Daha sonralarında ise olaylar çok daha fazla karışır ve zorlu
bir görev için kral Cesur Giles’ı zorla gönderir. Böylece Giles’ın gerçek
becerileri de ortaya çıkacaktır.
Açgözlülüğün
ve para hırsının ne gibi sonuçlar verdiğini, gerçek büyüklüğün insanın içindeki
cesaret ve amaç duygusu olduğunu okuduğumuz hoş ve ilgi çekici bir öyküydü. Hiç
yoktan birinin nasıl yükseldiğini ve şöhret sahibi olduğunu, bu şöhretin onu
nasıl etkilediğini de canlı canlı okuyoruz.
Bu kitaba
puanım: 7/10
Yalnız Sıkıcı
İnsanlar Kahvaltıda Parıldar
Oscar Wilde’ın
aforizmalarından oluşan bir kitap.
Bu kitaba
puanım: 6/10
Kızıl
Kahkaha | Ne anlatıyor, benim düşüncelerim neler?
Rus- Japon savaşı sırasına genç bir subayın tuttuğu günlüğü okuyor, yavaş yavaş
nasıl akıl sağlığının sınırlarında gezdiğine şahit oluyoruz. Savaş psikolojisi
o kadar ağır, o kadar korkunçtur ki savaşa gitmemesine rağmen öldükten sonra
ağabeyinin günlüğüne devam eden kardeş de yavaş yavaş akıl sağlığını yitirmeye
başlıyor.
Savaşın
çarpıcılığı, gereksizliği ve hiçbir tarafın bir kazanç elde etmediği tam tersi
iki tarafın da nasıl çokça şeyler kaybettiğini okuduğumuz çarpıcı bir kitaptı. Okurken
savaş atmosferini sanki siz de o kitabın içindeymişsiniz gibi hissedeceksiniz. Okunmalı,
okutulmalı.
Bu kitaba
puanım: 8/10
İncelememi okuduğunuz
için çok teşekkür ederim. Umarım sizler için yararlı olabilmiştir. Kendinize çok
dikkat edin, sağlıcakla kalın…
Tam bir kitap kurdusun :) Her kitabı çok güzel anlatmışsın, yazılarının kapanış paragrafı da çok hoşuma gidiyor. Ben bu listeden Babil'in En Zengin Adamı'nı seçtim. Okulun kütüphanesinde sorgulattım, şu an rafta gözüküyor. Kaptırmazsam alıp okumayı düşünüyorum. Teşekkürler :))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Babil'in En Zengin Adamı güzel bir tercih, pişman olacağınızı düşünmüyorum. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar! :)
Silgüzel kitaplar , birkaçını not aldım. Keyifli okumalar dilerim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, ben de keyifli okumalar dilerim.
Silkızıl kahkaha yazarının tüm kitaplarını ilginç buluyorum, bir de bulgakov. bu yazındaki kitaplarda 10 puan yok :)
YanıtlaSilEvet bu sefer 10 veremedim ama kötü olduklarından değil. Sadece kendi beğeni tarzıma göre verdim. Kızıl Kahkaha ile giriş yaptım bakalım yazarın diğer kitapları nasıl. :)
SilVakıf dördüncü kitaptan sonra açılıyor. Açıkçası ben dördüncü kitaptan sonra daha ilgi çekici buldum. Araya zaman girmeden okunması daha iyi kesinlikle. Tanrısız Gençlik efsane bir kitap, mutlaka okumalısın. İyi okumalar. :)
YanıtlaSilSeçimler çok iyi yalnız, bir kaç tanesi bende de okunma sırasını bekliyor, yorumlar güzel denk geldi. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, o zaman okuyunca sizden de bir inceleme yazısı alırız. :)
Sil