Hepinize
selamlar! Bugün sizlere Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın kaleme aldığı “Kuyruklu
Yıldız Altında Bir İzdivaç” ile “Melek Sanmıştım Şeytanı” kitaplarının
incelemesini yapacağım. Bu iki kitabın tek bir kitapta sadeleştirilmiş
versiyonlarını aldım ben. Siz de almak isterseniz “Everest Yayınları”ndan
alabilirsiniz.
Ne
anlatıyor?
Kuyruklu
Yıldız Altında Bir İzdivaç
Halley
Kuyruklu Yıldızı’nın dünyaya çarpacağı haberleri, İstanbul mahallelisini bir
hayli korkutur. Etrafta çeşitli dedikodular dönmeye başlar. İrfan Galip ise tam
bir kadın düşmanıdır. Kadınlar tarafından reddedilmesiyle bu düşmanlığı başlar.
Aynı zamanda İrfan Galip şöhret, ün ve tanınmayı da kafasına takmıştır.
Mahalledeki
kadınların Halley korkusundan faydalanan İrfan, evinde bir konferans verir.
Kadınların korkusuna korku katmayı amaç güden İrfan’ın elbette hesap etmediği
bir şey vardır. Aşk.
Konferanstan
bir gün sonra bir kadın İrfan’a mektup getirir. İrfan mektubu okur ve
mektuptaki kelimelerin içinde adeta kaybolur. Bu mektuptaki kıza delicesine âşık
olur. Böylece İrfan bu mektuptaki kızı bulmaya çalışır. Peki, Halley’in dünyayı
yok etme ihtimali varken yine de bu durumu yok sayarak aşka yelken açabilecek
mi İrfan?
Kuyrukluyıldız
Altında Bir İzdivaç hikâyesine puanım: 5/10
Melek
Sanmıştım Şeytanı
Melek Sanmıştım
Şeytanı aslında birkaç hikâyeden oluşuyor. Ama ben ilk hikâyeyi temel alacağım çünkü
ana hikâye bana kalırsa ilk hikâye olarak belirlenmiş yazar tarafından.
Hüsnü
adındaki bir adamın evdeki hizmetçileri olan Servinaz isimli bir kadınla
yaşadığı yasak aşkı anlatıyor. Karısı Bedriye ve diğerlerine yakalanmadan
olabildiğince bu aşkı saklamaya çalışır.
Melek
Sanmıştım Şeytanı hikâyesine puanım: 2/10
Benim
düşüncelerim neler?
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç o kadar da kötü değildi ama Melek Sanmıştım Şeytanı hikâyesini hiç ama hiç beğenemedim. 2 puan vermemin sebebi ise aralarından sadece 2 tane hikâyeyi beğenmemden dolayı oldu. Onun dışında “Ne zaman bitecek?” diyerek okudum maalesef. Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç’ın konusu açıkçası çok hoşuma gitti ama ne yalan söyleyeyim karakterleri pek beğenemedim. İrfan’ın tanımadığı birine karşı aşırı aşkı olsun, kadının söyledikleri olsun… Karakterler gönlümde taht kurmayı maalesef ki pek beceremediler. Bu özelliklerin dışında biraz iyi şeylerden bahsedeyim. Dönemin o “kadın erkek ayrımcılığı”nı yazar gayet iyi bir şekilde bize hissettirmiş. Erkeğin ne yapsa el üstünde tutulduğu, kadının ise adının kötü şeylere çıkıp aşağılandığı bir toplumu başarılı bir şekilde kaleme almış Hüseyin Rahmi Gürpınar. Okurken toplumun o geri kalmışlığını iyi bir şekilde hissettim.
Umarım bu
incelememi beğenirsiniz. Kendinize çok ama çok iyi bakın kocaman sevgiler!
Alıntılar
“İnsan bir
konu üzerinde derinlere daldıkça o konu zihnindeki eski berraklığı da kaybolur.”
“Bu ana
kadar gördüğümüz örneklere bakılırsa hakkı kuvvetin doğurduğu anlaşılıyor.
Kuvvetli olan haklı oluyor. O derece ki zavallılara, zayıflara hakkı, en
kuvvetli olan kimse o dağıtıyor. Kuvvetlinin fikri hak oluyor. Zayıf biri
kuvvetlinin fikrini hak olarak kabul etmek zorunda bulundukça hürriyet, adalet
kurulmuş olmaz. O kuvveti imkân derecesinde herkese dağıtmanın yolu bulmalıdır…”
“Beş kuruşun
sağladığı üstünlüğü en adaletli kanunlar bağışlayamıyor…”
“İnsanın
doğasında yasaklanan şeyden sakınmak yerine ona yaklaşma isteği vardır.”
“Bir şeyi
yapmak günah olabilir… Lakin düşünmek öyle değil. Aklı çalışmaktan kim
alıkoyabilir ve özellikle bundan dolayı kim ayıplayabilir? Akıldan dışarı
çıkmayan düşünceler nasıl olurlarsa olsun, bunlara kanun bile karışamaz.”
“İnsanların
mutluluktan mahrum olmalarının sebebi onun doğa kanunlarını hangisinin üzerinde
kurulduğunu bilmemelerinden ileri gelir. Mümkün olduğu kadar da felaketten uzak
kalmak da açıkça bir sevinç sayılabilir. Doğrusu mutluluk o kadar büyük ve o
kadar küçük bir şeydir ki, buna sahip bazı kimseler kendilerinde bunun
bulunduğundan habersizdir. Onu kendine özgü şekle aykırı şekillerde düşünüp
aramakla durmadan bozarlar.”
“Çok
sevinmek de insanı büyük bir kedere uğramak kadar üzer.”
“Hayalin
tadı gerçeğe dönüşmesinde değil ilk şeklini daima korumasındaymış.”
Kitabı okumadım henüz ama pek de beklentim yoktu. İncelemeni okuyunca iyi ki de yokmuş dedim. :)
YanıtlaSilİncelemeni sevdim, emeğine sağlık! ♥
Yorumun için çok ama çok teşekkür ederim! :)
SilDoğrusu ben kitabı pek sevemedim. Büyük bir beklentiyle okudum ama maalesef beklentilerimi karşılamadı. Yine de okursan eğer senin düşüncelerini de dört gözle bekliyor olacağım :)
Koskocaman ama koskocaman sevgilerle!
♥
Yaaa gerçekten aşırı saçma bir hikaye ben dayanamayıp yarım bırakmıştım o kadar yanii. Zamanında insanların bunu sevdiğini düşününce garip geliyor :D
YanıtlaSilYorumun için çok teşekkür ederim :D
SilÇok güldüm yorumuna ya :D Bence biraz kötü işlenmiş bir hikaye olmuş. Daha iyi bir şekilde kaleme alınabilirmiş. Ama yine de okuduğum için mutluyum. Hüseyin Rahmi okumadım demem artık :)
Kucak dolusu kocaman sevgiler!
♥
Yorumun için çok ama çok teşekkür ederim! :)
YanıtlaSilİlk hikaye fena değildi dediğin gibi. Ama diğer hikayeleri ben de pek beğenemedim. Dönemin o erkek kadın ayrımcılığını rahat bir şekilde bize hissettiriyor. Yine de okuduğum için pişman değilim :)
Yorumun için tekrardan çok teşekkür ederim. Kendine çok iyi bak koskocaman ama koskocaman sevgiler!
♥
ayy sen hüseyin rahminin mizahına alışamadın demek ki dahaaa :) billur kalp, şıpsevdi, acı gülüş gibi diğer romanlarını da okuuu. çok komik yazar yaa. komikli toplum eleştirisiiiii :) ilkinin oyununu izledimdi, ikinciyi de okudumdu :)
YanıtlaSilEvet sanırım mizahına pek alışamadım :)
SilŞıpsevdi'nin adı çok hoşuma gitti bakacağım mutlaka! Yorumun için çok teşekkür ederim deep kendine çok iyi bak bolca çokça sevgiler! :)
♥
sen deee :)
Sil♥ ♥ ♥
Sil