Hepinize
selamlar! Bugün sizlere Suzanne Collins’in yazdığı “Kuşların ve Yılanların
Şarkısı” kitabını inceleyeceğim. Açlık Oyunları üçlemesinin yan kitabı olarak
çıkan bu 4. Kitap, Mayıs ayında 1. baskısıyla okurlarıyla buluştu. Hadi gelin
hep beraber “Kuşların ve Yılanların Şarkısı” kitabını inceleyelim!
Ne anlatıyor
Coriolanus Snow, Onuncu Açlık Oyunları’na akıl hocası olarak atanacağını öğrendiğinde fazlasıyla sevinir. Snow soyadı oldukça soylu ve önemli bir soy isim olduğundan kendisine oldukça iyi bir haracın atanacağını düşünse de kendisine Lucy Gray Baird isimli 12. Mıntıka’nın kız haracı atanır. Snow, 12. Mıntıka haraçlarının ne kadar beceriksiz ve oyunların ilk 5 dakikasında olmalarına rağmen direkt öldüklerini bildiğinden durumun çaresizliği içinde ne yapacağını bilmiyordur. Gelecekteki hedefleri büyük olduğundan ve Snow soyadının tehlike altında bulunmasından dolayı ne olursa olsun Lucy Gray’i Açlık Oyunları’nın galibi yapmalıydı. Peki, bu o kadar kolay mıydı?
Benim
düşüncelerim neler?
Kitap,
içinden birçok anlam çıkarabileceğimiz harika cümlelerle doluydu. İnsanların
yönetim altında nasıl ezildiği, kişiliklerini nasıl kaybettiklerini ve nelerden
feragat ettiklerini gördüğümüz bu harika romanda insanların zaman ilerledikçe
nasıl da kişiliklerinden eksilterek yaşamlarına ömür eklediklerini tüm gerçekçiliğiyle
okuyoruz. Küçük çocukların daha kavrayacakları yaşta olmadıkları bir zamanda
yaşanan savaş yüzünden nasıl da yaşamlarının ellerinden alındığını, geçim
sıkıntılarını ve rütbeden dolayı kimseye karşı çıkamayan sinmiş, üzerinde baskı
kurulmuş bir toplumun kendi içinde yaşayışının zorluklarını harika
kelimeleriyle anlatan Suzanne Collins yine bir şaheser yaratmış. Başkan Snow’un
yaşamını okumak aslında çok da bilmediğimiz bir pencereden bir anti kahramanın
yaşamını okumaktı. Bu anti kahramanın kendi kitabında bir kahraman mı yoksa
hiçbir şey değişmeden bir anti kahraman olmaya devam edip etmeyeceğini okudum,
okuduk. Yaşamı zorluklarıyla ve insanları yönetimle birlikte ele alan Suzanne
Collins bana kalırsa bu kitabında Açlık Oyunları ruhunu tekrardan yaşatmayı
başarmıştı. 639 sayfalık bu kitapta Snow’un yanında onun yaşadıklarını görmek,
olanlara şahit olmak benim için bir gururdu. Sadece Snow değil, aynı zamanda
Açlık Oyunları’nın da değişimlerini bu kitapta okuyoruz. Arenanın eskiden nasıl
olduğunu, eklenen değişimleri vb.
Oldukça
kaliteli bir kurguydu. Yazarımızın, editörlerinin, yayınevinin ve kitapta emeği
geçen herkesin ellerine sağlık. Siz “Kuşların ve Yılanların Şarkısı”nı okudunuz
mu? Sizin düşünceleriniz neler?
Umarım bu incelememden hoşnut kalmışsınızdır.
Bir sonraki incelememde görüşünceye dek hoşça ve sağlıkla kalın!
Bu kitaba
puanım: 9/10
Alıntılar
“Genç
beyinler deneyim açısından eksikliklerini bazen idealizmleriyle kapatabilir.”
“Çok az
şeyin değişmesi ne tuhaf. Tüm ölümlerden sonra. Ödediğimiz bedeli asla
unutmayacağımıza dair acı dolu tüm sözlerden sonra.”
“İnsan
kimdir? Çünkü nasıl insanlar olduğumuz, ihtiyaç duyduğumuz yönetim türünü
belirliyor”
“Kanunlar ve bu kanunları uygulayacak bir düzen olmadığında,
hayvanlardan farkımız kalmaz.”
“Herkes temiz doğar
Papatyalar gibi taze
Böyle kalmak kolay değildir
Dikenli çalılardan geçmekten
Ateşte yürümekten beterdir
Burası karanlık bir dünya
Burası korkutucu her an
Bazı darbeler aldığımdan
Şaşırtıcı değil temkinli olmam.”
“+Düşünürsen, insanların çoğunlukla korkunç olduklarını
anlarsın.
-Aslında insanlar o kadar kötü değil. Onları dünya bu hale
getiriyor.”
“Bence insanların özünde doğal bir iyilik var. Ama hayatta
çizginin doğru
tarafında kalman gereken anlarla karşılaşıyorsun.”
“Hayattan zenginlik, şöhret, güç elendikten sonra, geriye
arzulayacak, peşinde koşacak ne kalırdı? Tek amaç hayatta kalmak mı olacaktı?”
Yorumun için çok teşekkür ederim sevgili İlkay! Daha yeni çıktı zaten okumayı düşünürsen iyi okumalarr! :))
YanıtlaSil