Light Pink Pointer

12 Temmuz 2020 Pazar

Kuşların ve Yılanların Şarkısı | Kitap Yorumu


Hepinize selamlar! Bugün sizlere Suzanne Collins’in yazdığı “Kuşların ve Yılanların Şarkısı” kitabını inceleyeceğim. Açlık Oyunları üçlemesinin yan kitabı olarak çıkan bu 4. Kitap, Mayıs ayında 1. baskısıyla okurlarıyla buluştu. Hadi gelin hep beraber “Kuşların ve Yılanların Şarkısı” kitabını inceleyelim!

Ne anlatıyor

Coriolanus Snow, Onuncu Açlık Oyunları’na akıl hocası olarak atanacağını öğrendiğinde fazlasıyla sevinir. Snow soyadı oldukça soylu ve önemli bir soy isim olduğundan kendisine oldukça iyi bir haracın atanacağını düşünse de kendisine Lucy Gray Baird isimli 12. Mıntıka’nın kız haracı atanır. Snow, 12. Mıntıka haraçlarının ne kadar beceriksiz ve oyunların ilk 5 dakikasında olmalarına rağmen direkt öldüklerini bildiğinden durumun çaresizliği içinde ne yapacağını bilmiyordur. Gelecekteki hedefleri büyük olduğundan ve Snow soyadının tehlike altında bulunmasından dolayı ne olursa olsun Lucy Gray’i Açlık Oyunları’nın galibi yapmalıydı. Peki, bu o kadar kolay mıydı?

Benim düşüncelerim neler?

Kitap, içinden birçok anlam çıkarabileceğimiz harika cümlelerle doluydu. İnsanların yönetim altında nasıl ezildiği, kişiliklerini nasıl kaybettiklerini ve nelerden feragat ettiklerini gördüğümüz bu harika romanda insanların zaman ilerledikçe nasıl da kişiliklerinden eksilterek yaşamlarına ömür eklediklerini tüm gerçekçiliğiyle okuyoruz. Küçük çocukların daha kavrayacakları yaşta olmadıkları bir zamanda yaşanan savaş yüzünden nasıl da yaşamlarının ellerinden alındığını, geçim sıkıntılarını ve rütbeden dolayı kimseye karşı çıkamayan sinmiş, üzerinde baskı kurulmuş bir toplumun kendi içinde yaşayışının zorluklarını harika kelimeleriyle anlatan Suzanne Collins yine bir şaheser yaratmış. Başkan Snow’un yaşamını okumak aslında çok da bilmediğimiz bir pencereden bir anti kahramanın yaşamını okumaktı. Bu anti kahramanın kendi kitabında bir kahraman mı yoksa hiçbir şey değişmeden bir anti kahraman olmaya devam edip etmeyeceğini okudum, okuduk. Yaşamı zorluklarıyla ve insanları yönetimle birlikte ele alan Suzanne Collins bana kalırsa bu kitabında Açlık Oyunları ruhunu tekrardan yaşatmayı başarmıştı. 639 sayfalık bu kitapta Snow’un yanında onun yaşadıklarını görmek, olanlara şahit olmak benim için bir gururdu. Sadece Snow değil, aynı zamanda Açlık Oyunları’nın da değişimlerini bu kitapta okuyoruz. Arenanın eskiden nasıl olduğunu, eklenen değişimleri vb.

Oldukça kaliteli bir kurguydu. Yazarımızın, editörlerinin, yayınevinin ve kitapta emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Siz “Kuşların ve Yılanların Şarkısı”nı okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler? 

Umarım bu incelememden hoşnut kalmışsınızdır. Bir sonraki incelememde görüşünceye dek hoşça ve sağlıkla kalın!

Bu kitaba puanım: 9/10

Alıntılar

“Genç beyinler deneyim açısından eksikliklerini bazen idealizmleriyle kapatabilir.”

“Çok az şeyin değişmesi ne tuhaf. Tüm ölümlerden sonra. Ödediğimiz bedeli asla unutmayacağımıza dair acı dolu tüm sözlerden sonra.”

“İnsan kimdir? Çünkü nasıl insanlar olduğumuz, ihtiyaç duyduğumuz yönetim türünü belirliyor”

“Kanunlar ve bu kanunları uygulayacak bir düzen olmadığında, hayvanlardan farkımız kalmaz.”

“Herkes temiz doğar
Papatyalar gibi taze
Böyle kalmak kolay değildir
Dikenli çalılardan geçmekten
Ateşte yürümekten beterdir
Burası karanlık bir dünya
Burası korkutucu her an
Bazı darbeler aldığımdan
Şaşırtıcı değil temkinli olmam.”

“+Düşünürsen, insanların çoğunlukla korkunç olduklarını anlarsın.
-Aslında insanlar o kadar kötü değil. Onları dünya bu hale getiriyor.”

“Bence insanların özünde doğal bir iyilik var. Ama hayatta çizginin doğru 
tarafında kalman gereken anlarla karşılaşıyorsun.”

“Hayattan zenginlik, şöhret, güç elendikten sonra, geriye arzulayacak, peşinde koşacak ne kalırdı? Tek amaç hayatta kalmak mı olacaktı?”



1 yorum:

  1. Yorumun için çok teşekkür ederim sevgili İlkay! Daha yeni çıktı zaten okumayı düşünürsen iyi okumalarr! :))

    YanıtlaSil