Light Pink Pointer

25 Haziran 2020 Perşembe

01.01 Bugün Adımı Sen Koy | Kitap Yorumu

Hepinize selamlar! Bugün sizlere Nagihan Gökçe Kabal’ın, yani daha çok bilinen adıyla N.G. Kabal’ın yazdığı “01.01 Bugün Adımı Sen Koy” kitabını inceleyeceğim. Daha öncesinde “00.00 Biri Sizi Düşünüyor” adlı serinin 1. Kitabını incelemiştim. Seri dediysem devam kitapları olan serilerden değil bu seri. Bu serideki tüm kitaplar kendisinden önceki kitaplardan bağımsız bir kurguya ve karakterlere sahip. Yani her kitap farklı bir hikâyeyi anlatıyor. Bu yüzden seriye istediğiniz kitaptan başlayabilirsiniz. Ya da sadece serinin bir kitabını bile alabilirsiniz. Neyse ben daha fazla bir şeyler yazmadan incelemeye geçeyim en iyisi!

Ne anlatıyor?

Fazlasıyla disiplinli büyümüş bir evde boynunda görünmez ellerin bulunduğu ana karakterimiz zamanının az olduğunu ve bir şeyler yapmak için acilen harekete geçmesi gerektiğini bilmektedir. Ama ne var ki babasının katılığı, hastalığı ve diğer tüm zorluklarla karşı karıyadır. Bir de kader ortağı olarak adlandırabileceğimiz, geçmişi keder dolu olan Baran Tandemir vardır. Gönlünü gözlerinin mavisi kedere gülümseyen bu gence kaptıran ana karakterimiz hiç bilmediği serüvenlere avuçlarında Baran’ın elleriyle atılmaya fazlasıyla hazırdır. Peki ya Baran? O da hazır mıdır? Yoksa hazır olmayan tek kişi sadece Baran değil midir?


Benim düşüncelerim neler?

Kitap çok hoştu. “00.00 Biri Sizi Düşünüyor” kitabından bana kalırsa daha kaliteliydi çünkü karakterlerin daha çok hayata karşı bir amaçları olduğunu düşünüyorum. Özellikle de ana karakterimizin –ismini vermiyorum çünkü kitabı okuyunca anlayacaksınız, ya da şöyle diyelim bugün karakterimizin adını siz koyun- hayalleri, düşünceleri, hayata karşı bakış açısı bence hoştu. Bazı kötü özellikleri vardı kitabın elbette ama genel olarak baktığımızda fanus içinde büyümeye terk edilmiş iki gencin kendileri için bir şeyler yapma çabasını okuyoruz. Ne olursa olsun sevdiği şeylerin peşini bırakmayan ve hayallerini gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yapan ana karakterimizin bu huyunu da çok sevdim. Az zamanı kaldığının bilincinde olmasına rağmen kendini depresyonun kollarına bırakmak yerine kendine güzel anılar armağan edip bir yenilerini de eklemeye çalışması bence harikaydı. Dediğim gibi tabii ki bazı iyi olmayan yanları da vardı ama bana kalırsa diğer kitaplara göre yazarımızın yazdığı bu kitap daha kaliteliydi. Diğer kitaplarla karşılaştırmayı pek sevmem ama bunu söylemek istedim.

Siz “01.01 Bugün Adımı Sen Koy” kitabını okudunuz mu? Okuduysanız beğendiniz mi?

İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakmanızı diliyorum. Sağlıcakla kalın!

00.00 Biri Sizi Düşünüyor kitabına yaptığım inceleme: https://depresifpatates.blogspot.com/2020/05/0000-biri-sizi-dusunuyor-kitap-yorumu.html

Bu kitaba puanım: 6/10

Alıntılar

“Derler ki; bir gün beklentisiz, koşulsuz sevebilen bir âşık olursan karşındaki bilmese de o zaten senindir.”

“Ben bana en çok ihtiyacın olduğu zaman ortaya çıkacak olan kızım. Biliyorum. Ama o biri, ben olmayacağım. Biz olamayacağız. Çünkü biz, birbirimize ait kaybolmuş iki yaprak gibiyiz rüzgârda savrulan. Ben senin hayatında olmasan bile sen yine benim hayatım olacaksın.”

“O kış çok fazla çocuk öldürmüşlerdi. İnsanların ölü bedenler okul vaktinde taşan otobüsler gibi kalabalıktı. Ömürler çoğalmış, iki karış toprağa sığdıramamıştı insanlar birbirlerini. O kış çok fazla insanın hayatına musallat olmuştu ruhunu şeytana pazarlamış ve çoktan kendi hayatlarıyla birlikte başkalarından çaldıkları anları da satmış bu insanlar. Cennete arazi serip, cehenneme kefen biçmişlerdi. O kış çok fazla kızı incittiler. O kış bütün erkekler adamlıklarından utandı… Otobüste kalan son yolcu olmak istemedi hiçbiri, otobüste kalan son yolcu kızı tek başına bırakmak istemedi. O kış o kadar çok insanın masumiyetine geçirdiler ki pençelerini, o ip kiminin boynunda bir Azrail çağrısı oldu kiminin kursağında bir yumru. Ama herkes eninde sonunda kendi kesti ipini; kimi başkasının boynuna dolamak için, kimi o iskemleden aşağıya atlamak için. Ki bu insanları o kadar incittiler, darağacına astılar, ellerinde bıçaklarla, insanlar önce iplerinden kurtuldu ama yine de aşağıya atladılar. Özgürlüğün adını bu koydular, dünyanın bir cehennem kuyusu.”

“Kıyıya vuran dalga, denizin intiharından başka bir şey değildi.”

“Oysa ben en çok gölgelerin özgür olduğuna inanırım bayım, gölgelere zincir vuramazsınız.”

“Yoksa bu kadar güzel olmak için önce bütün çirkinliklerin içinde büyümek mi gerekti?”

“Onun dikenleri benim avuçlarımı kanatırken gülümsüyordum.”

“Bir yerde bir son varsa, orada mutlu bir şey olmazdı.”

“İnsanlar nasıl bu kadar cansız varlıklar olabiliyorlardı, nasıl bu kadar hayattan ve yaşamaktan uzak durabiliyorlardı?”

“Hepimiz aynı satranç tahtasının üzerine birbirimizden başka kimi deviriyorduk?”

“Bazen ayılmak için yüzünüze defalarca kez soğuk su çarpmanıza gerek kalmaz, içtiğiniz her şeyi kusmanıza veya sert bir kahve içmenize. Bazen gerçeklerin soğuk duvarına tosladığınızda buz gibi bir suyun etki yapamayacağı kadar çok ayılırsınız. Gerçeklerin sertliği bir kahveden daha etkili olabilir çoğu zaman. Ama asıl önemli olan içinizde ağırlık yapan, kusmanız gereken anlardır.”

“Nefes almanın yaşamak için değil yaşatmak için olduğunu hissetmek istedim.”

“-Söylesene kimsin sen?
+Bugün de adımı sen koy.
-Rüzgâr olsun,
+Neden Rüzgâr? Bütün sıkıntılarımı üzüntülerimle birlikte alsın diye mi? Öyleyse senin de adın Deniz olsun bugün, yüksek sesle söyleyemediğin her şey bir dalganın içine karışıp kıyıya vursun artık diye.”

“Dışarıdan baktığınızda gördüğünüz hiçbir şey göründüğü gibi değildi.”

“En zor kararları hep sen vereceksin. Savaş bitti sandığın zaman kaybedeceksin mesela, savaş hiç bitmeyecek. Batmasaydı eğer Titanic, kimse sesini duymayacaktı; yanmasaydı eğer Anka, küllerinden doğmayacaktı.”

“Biliyorsun; dinleri ayırabilirsin, dilleri ayırabilirsin, renkleri ayırabilirsin ama bütün insanlar aynı dilde ağlar. Aynı dilde çekeriz acımızı, bundan kaçamazsın. İntihar etmek istersen kurtaracaklar mesela çünkü onlar herkesi öldürmek isteyecek. Yaşamak koyacaklar bunun adını, sen ne demek olduğunu belki de hiç bilemeyeceksin.”

“Savaş bitmişti. Ben kazanmıştım. Ama geriye hiçbir şey kalmamıştı. Saflarım tükenmişti. Cephaneme el koymuşlar, ordumu yerle bir etmişlerdi. Bana kazanmanın aslında daimi bir kayıp olduğunu göstermişlerdi. Ben artık biliyordum ki barış bayrağının renginin beyaz olmasının bir anlamı vardı. En küçük kusuru dahi affetmeyen bu renk, benim barut kadar kararmış kaderimi sarmalayan isli parmaklarımın arasında zafer çanları değil, kıyamet surunu üfleyebilirdi ancak.”

“Mutluluk tek renktir, oysa kederin kendi tonları vardır.”

“O an biliyordum; önemli olan, bir orduya karşı yenilmek değildi, kendine karşı edindiğin zafer kadar kazanıyordun.”

“Derler ki; kafesinden kurtulmak istiyorsan önce canın pahasına kafesi parçalamayı göze almalısın.”

“Bir insanın en büyük mücadelesinin yalnızca kendisiyle olduğunu bilecek kadar çok okumuştum bu kitabı. Savaşın yalnızca kendine yenildiğin zaman bittiğini ve zafer diye bir şeyin aslında hiç olmadığını.”

“Aşk, dünya çapındaki en sağlam uyuşturucuydu.”

“Kimsenin anlamadığı bir dildin sen ve ben seni öğrendim.”

“Herkesin hemfikir olduğu yerde farklı bir düşünceyi savunmak yalnızlıktır.”

“Ben geçmişimin kurtulması için çekip gitmeyi denedim. Ben vazgeçerim bayım, o bataklıkta sevdiğim bir şey varsa bir bacağımı orada bırakıp sürünerek oradan çıkarım. Bir parçam geçmiş kuyusunda boğulurken ben burada kendime kalp masajı yapmaya devam ederim. Yine de ben o geçmişe bağlıyım ve onun can çekişmesini duyarak hayatta kalamam.”

“Zincirlerini seven birini özgür bırakamazsın. Asıl tutsaklık onu o zincirlerden ayırmak olur.”

“Tesadüfen geldiğimiz bir dünyada şansa hayatta kalmaya çalışıyorduk. O an orada bir ağacın dibinde otururken sorguladığı tek şey buydu. Sadece şu an bile kendimi öldürmek için onlarca sebep bulabiliyordum ve sorsam herkesin bulabileceğine emindim ama yaşamak? Yaşamak için neden sebeplerimiz yoktu? Hayat bu kadar da berbat olmamalıydı. Tüm bu gökyüzü, ağaçlar ve hayvanlar hayatta kalabilirlerken biz bir çatı altında onca insan yaşayamıyorduk. Sahi, neydi istediğimiz?”

“Kitapların yası tutulur mu diye sormayın hiç bayım, bazen en çok kitapların yası tutulur.”
“Etrafımda var olan herkes bir şeylerin, birileri olmanın peşindeydi. Kimse hiçliğin ve zamanın kıymetini bilmiyordu.”

“Kaplumbağaları neden severim biliyor musun, Baran? Evlerini sırtlarında taşıdıkları için, bu bana aslında her şeyin bizde bittiğini anımsatıyor. Varımızla yoğumuzla bir bütünüz. Hani hep bir yuva aradık ya kendimize, hani evimizi hiç yuva olarak görmedik, hani hep kaçmak istedik babalarımızdan… Hani birileri hep mezarlıklarda uyudu bu yüzünden. Belki de hepimiz burada yanıldık ve kaplumbağalar haklıydı; yuvamız dört duvarı olan bir beton yığını ya da dizlerinde yatmak istediğimiz anne babalarımız değildi… Kendi zihnimizin içiydi daima ve biz de en çok bu yüzden kaçtık. Kafalarımızın içindeki düşünceler mahvetmedi mi bizi, herkesle savaşıp kendi kendimize yenilmedik mi?”

“Kim olmamı istiyorsan oyum. Daha fazla kendini mahvetme bu soruyla. Hem kim olduğumun ne önemi var Romeo? Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile kokmaz mı yanı güzellikte? Romeo, bırak, at bu adı! Senin parçan olmayan bu ada karşılık al bütün varlığımı.”

“Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi…”

9 yorum:

  1. madem hoş peki aklımda olsuun, bi de sana başarılar, kolaylıklaar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için çok teşekkür ederim deep! :) Umarım hoşuna gider okuduğunda. Kendine çok çok dikkat etmen ve sevgiyle kalman dileğiyle! :) ♡

      Sil
    2. Ben okumak istiyorum ama okuyamıyorum nasıl okunur yardımcı olur musunuz

      Sil
  2. Ben de bu ay 00:00 Biri Sizi Düşünüyor kitabını okudum. Bloga yorum girecektim ama şömizinden bedenim yansıma yapıyordu bir türlü çekemedim saçma sapan oldu. En sonunda bir tane çektim en kısa sürede paylaşırım derken senin bu yorumuna denk geldim. Ne hoş tesadüf oldu :) Diğer kitapları da merak ediyordum çünkü. Bu kitabı okumadan önce dediklerini dikkate alarak biraz beklentimi düşüreyim çünkü ben ilk kitabı da çok fazla beğenmemiştim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tatlı yorumun için çok teşekkür ederim sevgili Gonca! :) İnan bana "00.00 Biri Sizi Düşünüyor"u ben de pek beğenemedim ama sonu hoş gelmişti sadece. "01.01 Bugün Adımı Sen Koy" da harika değildi ama bana kalırsa ilk kitaba göre daha hoştu ve iyi yanından bakılınca daha çok özellik barındırıyordu. Şömiz kısmına katılıyorum. Geleceğimden daha parlak :D Umarım beğenerek okursun ama senin de dediğin gibi beklentini bence çok yüksek tutma. Çok ama çok sevgiler! :) ♡

      Sil
    2. Sen nereden okudun eğer PDF varsa nasıl bulabilirim yardımcı olur musunuz

      Sil
    3. Merhabalar. Ben kitabı satın aldım bu yüzden PDF'i olup olmadığı hakkında detaylı bir bilgiye sahip değilim.

      Sil
  3. Yorumun için çok teşekkür ediyorum sevgili İlkay! :) Evet kitaplar arası bağlantı yok bu yönden gerçekten çok rahat. İstediğini alıp okuyabilirsin. Tekrardan yorumun için teşekkür ediyorum çokça sevgiler! :) ♡

    YanıtlaSil
  4. Baran ile sevgili oluyorlarmı ? Yani baran aşık oluyormu?

    YanıtlaSil