Light Pink Pointer

1 Temmuz 2024 Pazartesi

Franny ve Zooey | Kitap Yorumu

 Hepinize selamlar. Bugün sizelere J.D. Salinger'ın yazdığı "Franny ve Zooey" kitabını inceliyorum. Kendisini Gilmore Girls isimli diziyi izlerken duymuştum, Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabını ise almış ama okumamıştım. Franny ve Zooey'den sonra onu da okumayı düşünüyorum zaten. O halde daha fazla uzatmadan incelememe geçiyorum.

Ne anlatıyor?

Franny ve Zooey, 7 çocuklu bir ailenin en küçük fertleridir. Tüm kardeşler küçüklüklerinden itibaren çok zeki olduklarından ötürü radyo
programlarına katılarak büyümüştürler. Zeki olmalarına zekidirler ama bu zekalarına rağmen bu hayatta yer edinemediklerini düşünüyor ve hayatı sorguluyorlardır. Bu yolculukta karşıt görüşlere sahip Franny ve Zooey, hayatın mistik yönünü felsefi bir bağlamda tartışırlar.

Benim düşüncelerim neler?

Açıkçası çok büyük bir hevesle başlamıştım. Ama benim için biraz hayal kırıklığı oldu bu kitap. Bir durum öyküsü olmasından ötürü kısa ve daha çok içsel duygu durumu yansıtılıyor, ama bu durum bize akıcı ve olaylar arası bağlam kurma yönünden hiç yardımcı olmuyor. Birçok durum öyküsü okudum ama bu kitapta olayları ve duygu durumlarını birbirine bağlamak çok zordu.

Bahsedilen ailenin geçmişini bilmiyoruz, bu yüzden çocukların birbirlerinden kopuşları ve düştükleri bu bunalımlı duyguları anlamak hayli güç. Bir yorum yapmam gerekirse; çocukların çok zeki oluşlarından ötürü erken yaştan radyo kanallarına çıkması, bu kadar göz önünde olmaları ve çeşitli testlere dahi tabi tutulmaları bunalımlarının temelini oluşturuyor. Aile içinde de sürekli bir kıyaslama olduğu görülüyor. Çocukların bu tarz bir ortamda yetişmeleri geri kalan yaşantılarının büyük bir bölümünü etkiliyor, kendi içlerindeki boşluğu doldurmak için çeşitli şeyler deniyorlardır. Bunların en başında da din olgusu geliyor. Aile zaten dinine bağlı bir ailedir okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla. Üstüne çocuklar bu tarz şeyler yaşayınca hayatın anlamı, nereye gidiyoruz ve ne yapmalıyız tarzı sorular akıllarından düşmüyor.

Kitap beni pek içine çekmedi açıkçası. Daha farklı bir şekilde işlense belki çok güzel bir şeyler çıkabilirdi. Ama karakterleri adam akıllı tanımıyoruz, çevrelerini bilmiyoruz, yaşananları üstünkörü biliyoruz. Tartışmalarının temelini oluşturan sebepleri bilmiyoruz, yaşanmışlıklarını bilmiyoruz. Kısacası büyük bir bilinmezlikten oluşuyor kitap. Akıcı bulmadım ve beni pek sarmadı. Tek miyim diye düşünürken çoğunluğun da benimle aynı düşündüğünü bilmek bir nebze içimi rahatlattı. Yazarın Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabının çok daha iyi olduğunu duymamsa içimi rahatlattı.

Siz "Franny ve Zooey"i okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler?

İncelememi okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sağlıcakla kalın.

Bu kitaba puanım: 5/10

Alıntılar

"Tam bir hiçkimse olacak cesaretim olmamasından usandım. Kendimden de, bir çeşit ses getirmek isteyen herkesten de usandım."

"Çünkü, bir muhalif görüş, ne kadar ustalıkla dile getirilmiş olsun, ancak uygulanabilir olduğu sürece geçerlidir."

"Dürüst bir düzenbazı her zaman tercih ederim."

"Dünyada bu kadar güçlü sevgi ve nefretlerle yaşayamazsın ki."

" 'Allah kahretsin,' dedi, 'dünyada hoş şeyler de var hakkaten hoş şeyler yani. Hepsini birden ıskalayacak kadar da salağız biz. Olup biten her şeyi hemen o sefil küçük egolarımıza gönderiyoruz mütemadiyen.' "


Ters Yüz 2 | Film Yorumu

Hepinize selamlar. Bugün sizlere sürekli karşımıza çıkan ve çok övülen "Ters Yüz 2" filmini inceleyeceğim. Birincisini izlemiş ve çok beğenmiş biri olarak sinemada ben de yerimi aldım. Kelsey Mann'in yönetmenliğindeki filmin incelemesine başlıyorum o halde.

Ne anlatıyor?
Riley isimli karakterimiz, çocukluktan ergenliğe geçerken temelde taşıdığı 5 duygu olan Neşe, Üzüntü, Korku, Tiksinti ve Öfke'nin yanında yeni gelen 4 duyguyla tanışır. Bu duygular Kaygı(Anksiyete), Gıpta, Utanç ve Bıkkınlık'tır. Bu yeni duygularla karşılaşan eski duygular, düzenin bozulmasından rahatsız olurlar. Bu rahatsızlık kısa sürede çeşitli görüş ayrılıklarını beraberinde getirir ve duygular bir karmaşanın ortasında
kontrollerini kaybederler. 
O sırada bir hokey kampında olan Riley, bu duygu karmaşasının ortasında bu 3 günü atlatmaya çalışır.

Benim düşüncelerim neler?
Birincisini çok sevdiğim gibi ikincisine de bayıldım. O kadar tatlıydı ki. Özellikle Anksiyetenin Riley'i kontrol almaya çalışışı, yaşattığı durum vb. o kadar bana kendi durumumu hatırlattı ki. Anksiyeteyle boğuşan biri olarak yalnız olmadığımı ve anlaşıldığımı hissettirdi. Kendimi anlamamı ve objektif olmamı sağladı. Filmden sonra yaşadığım herhangi bir kaygı anında kendi kendime "Sakin ol Anksiyete ve kontrolü Neşe'ye ver." diyerek sakinleştiğimi hissediyorum. Belki de kafamın içindeki duyguları somutlaştırmak, beni iyi hissettiriyordur bu bilinmezliklere karşı.

Aynı zamanda Riley'in kaygı anından sakinleşme evresine doğru sergilediği davranış bana psikoloğumun öğrettiği bir taktiği anımsattı. Riley sakinleşmek için etrafında olan bir nesneye dokunuyor, etrafında olan bir olaya odaklanıyor, etrafındaki ışığı ve sıcaklığı hissediyor. Psikoloğum bunun bana anda kalmaya yardımcı olan bir yöntem olduğundan bahsetmişti. 5 duyunla hissedeceğin bir nesne belirle ve onu ayrıntılı bir şekilde analiz et. Riley'in bunu yapması oldukça dikkatimi çekmişti ve çok hoşuma gitti.

Çok tatlı diyaloglarla bezenmiş ve bize kendimizden bir parça uzatan bir filmdi. Duygularımızı kabullenmemizi ve aslında hepsinin bizi korumak için farklı farklı hissettirdiğini anladığımız, abartıldığı kadar güzel olan bir filmdi.
Siz "Ters Yüz 2"yi izlediniz mi? Sizin düşünceleriniz neler?
İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sağlıcakla kalın.
Bu filme puanım: 10/10
Oyuncular
Maya Hawke
Ayo Edebiri
Adele Exarchopoulos
Liza Lapira
Tony Hale
Amy Poehler
Paul Walter Hause
Lewis Black
Phyllis Smith
June Squibb

26 Haziran 2024 Çarşamba

Muhteşem Gatsby | Kitap Yorumu

 Hepinize selamlar! Uzun bir aradan sonra tekrardan burada olmak mutluluk verici. Geçirdiğim zor zamanların belki birçoğunuz farkındasınızdır. Destekleriniz ve güzel dilekleriniz sayesinde toparlandım. Hepinize çok teşekkür ederim. Özellikle okuyorsa buradan Sezer Abla'ya yani bilinen adıyla Momentos'a çok teşekkür ederim. Bu zorlu süreç çok güzel bir insanı tanımama vesile oldu. Kendisinin bloğuna ulaşmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

O dönemki durumumun üstünde çok durmak istemiyorum. Ne sizin ne de kendi moralimi bunlarla bozmak istiyorum. Merak ediyorsanız buraya tıklayarak öğrenebilirsiniz. Belki içimdekileri aktarmak için bu bloğumu kullanırım.

Daha fazla uzatmadan incelememize geçelim hadi!

Ne anlatıyor?

Gatsby; oldukça şatafatlı partiler veren, zengin ve bir o kadar da görkemli bir beyefendidir. Kendisi hakkında pek bir şey bilinmese de hakkında çıkarılan
dedikodular oldukça fazladır. Çoğu olumsuz yönde olsa da partilerinin isteyen herkesin girebilmesinden ve çok büyük bir cümbüş içermesinden kaynaklı herkes bu evin konuğu olmuş veya olmak için can atıyordur. 

Günün birinde Gatsby'nin bu şatafatlı evinin yanına Nick adında bir adam taşınır. Gatsby'nin evi ne kadar büyük ve zengin işiyse, Nick'in evi bir o kadar derme çatmadır.

Borsa işleriyle uğraşan Nick de yan komşusunu oldukça merak etmektedir. Günün birinde ev sahibi tarafından birebir bir şekilde evindeki partiye çağırılınca oldukça şaşırır ve bu teklife hemen atlar. Gatsby'nin belki de hayatının akışını değiştirecek o kişi olduğundan habersiz o partiye gider ve birtakım acımasız gerçekler ve sarpa sarmış olaylar silsilesinin içinde bulur kendisini. Peki kimdi bu Gatsby? Bunu yakında öğrenecektir.

Benim düşüncelerim neler?

Yüksek zümre çatışmasını, yükselişini ve çöküşünü gözler önüne seren bir kitap olduğunu söyleyebiliriz Muhteşem Gatsby'nin. Yüksek zümrenin insan ilişkilerindeki yozlaşmaları, umursamazca yaşayışları ve daha birçoğu kitapta oldukça akıcı bir üslupla inceleniyor.

Gatsby'nin takıntılı aşkını inceleyecek olursak eskiden oldukça fakir bir ailenin çocuğu olan bu adamın aslında yüksek zümreden olan Daisy'e olan aşkını bir nevi yüksek zümreye çıkma arzusuyla özdeş olduğunu düşünebiliriz. Hayatını zengin olmak ve aşık olduğu bu kadınla birlikte olmak üzerine kurmuştur. Bu aşkı ve arzusu kendisini öyle ele geçirir ki yapmaması gereken işlere bulaşır ve hayatı iyice sarpa sarar. Ama bunların farkında olamayacak kadar kaptırmıştır kendisini.

Böylece bir adamın çöküşünü okurken aslında bir zümrenin içsel çöküşünü okuyoruz. Kitabın sonlarına doğru evinde partiler eksik olmayan, sürekli misafir ağırlayan bu adamın aslında nasıl da yalnız olduğunu anlıyoruz. Zengin olmasına olmuştur ama ne içindeki bu boşluğu doldurabilmiştir ne de çevresinin bu kalabalıklığına rağmen bir dost edinebilmiştir. Bu kadar yapmacıklıklarla dolu bu hayatta belki de tek dostunun aşağı tabakadan Nick olması bu yüzdendir.

İnsanları incelediğimizde ise, o kadar rahatlarına düşkün ve her işlerini parayla yapmaya alışmışlardır ki ölüm gibi ciddi bir olgu bile onların nezdinde hiçbir şey ifade etmiyordur.

Oldukça akıcı ilerleyen bir kitaptı. Ama bence Gatsby'nin buralara geliş süreci ve yaptığı iş daha ayrıntılı işlenebilirdi. Bunun gibi bazı yerlerin üstünkörü anlatıldığını düşünüyorum. Ama bunların dışında zevk alarak okuduğum bir kitaptı. Siz Muhteşem Gatsby'i okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler? İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim, kendinize çok iyi bakın.

Bu kitaba puanım: 7/10

Alıntılar

" 'Birisini eleştirmeye kalkıştığında,' dedi bana, 'şu dünyada her insanın senin sahip bulunduğun ayrıcalıklara sahip olmadığını hiç aklından çıkarma.' "

"Hem içinde hem dışındaydım, yaşamın durmak bilmez çeşitliliği karşısında hem büyüleniyordum hem de tiksiniyordum."

"Büyüleyici metropol alacakaranlığında beni ele geçiren bir yalnızlık duyardım bazen ve başkalarının da; gecenin ve yaşamın en dokunaklı anlarını boşa geçiren, lokantada tek başına yenecek akşam yemeğinin saatini beklerken vitrinlerin önünde aylakça oyalanan zavallı genç memurların da içlerinde bu duyguyu taşıdıklarını hissederdim."

"Gördün işte, kendimi çoğunlukla yabancıların arasında buluyorum, çünkü başımdan geçen hüzünlü olayı unutmaya çalışarak oradan oraya sürükleniyorum."

" 'Sıcak ve küçük, evet,' dedi Bay Wolfshiem 'ama anılarla dolu.' "

"Yalnızca kovalanan, kovalayan, meşgul olan ve yorgun olan vardır."

"Düzeltmek için kendi gücünüzü tükettiğiniz şeylere yeni gözlerle bakmak, her durumda hüzün verici oluyor."

"Şimdi seni seviyorum; yetmez mi bu? Geçmişe gücüm yetmez."

" 'Otuz yaşındayım,' dedim. 'Kendime yalan söyleyip bunu da onur sayabileceğim yaşı beş yıl geçtim.' "

"Gatsby, yeşil ışığa, yıldan yıla önümüzden geri çekilen o heyecan verici geleceğe inanıyordu. O zamanlarda aklımıza gelmiyordu bu, ama fark etmez -yarın daha hızlı koşacak, kollarımızı daha da ötelere uzatacağız... Ve derken güzel bir günün sabahında... Böylece akıntıya karşı kürek çekerek, durmaksızın geçmişe doğru sürükleniyoruz."