Hepinize selamlar. Bugün sizlere Jane Austen’ın yazdığı “Gurur ve Önyargı”yı inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız. Giriş cümlelerimle sizleri boğmamak adına direkt olarak incelememe geçiyorum.
Ne
anlatıyor?
Bennet
ailesi, bir anne baba ve 5 kız kardeşten oluşan kalabalık bir ailedir. Kızlar
birbirinden güzeldir ama bu kardeşlerin tek ortak özelliği budur. Birbirlerinden
çok farklıdırlar ve hepsinin farklı hayat görüşleri vardır.
Dönemlerinin
getirdiği “Her bekâr kadın ve erkek evlenmeli.” anlayışını ne yazık ki bu
kızlara da dayatan aile, kızlarını bir an önce evlendirme derdindedir.
Şansa ki
oldukça yakınlarına zengin, yakışıklı ve ismi ile ün yapmış b
ir soylu olan Mr.
Bingley taşınır. Elbette ki bu şansı kaçıramayacaklarını düşünen evin annesi
Bayan Bennet beyefendi ile tanıştırıyor kızlarını.
Jane oldukça
güzel bir kızdır. Tam bir melektir. Öyle ki kimse hakkında kötü düşünmez,
herkesin içinde bir iyilik olduğuna inanırdı.
Mr. Bingley’in
gönlünü kazanan Jane’de yavaş yavaş Mr. Bingley’e kapılırken bu iki aşığın
evleneceğine herkes kesin gözüyle bakıyordu.
Ta ki
aileler arasında olan kargaşalara kadar. Her iki taraf da kendilerini çok üst
düzey görerek gururlu davranıyor, karşı taraf hakkında da olur olmaz şeyler
düşünüp önyargılara sahip oluyorlardı.
Elizabeth,
ailenin en olgun kızı, her ne kadar ablasının mutluluğunu istese de o da Mr.
Bingley ve onun ailesini pek sevmemiştir. Özellikle de Mr. Bingley’in arkadaşı
olan ve bir onun kadar soylu olan Mr. Darcy’i.
Mr. Darcy’e
nefreti gün geçtikçe kabaran Elizabeth hem kendini hem de ablasının mutluluğunu
korumaya çalışırken en nefret ettiklerinin en sevdiği, en sevdiklerinin ise en
nefret ettikleri olacağından habersizdir…
Benim
düşüncelerim neler?
Geçtiği
dönemden ötürü maalesef kadınların önemsiz ve eşya gibi görüldüğü bir roman
okuyoruz. Ama geçtiği dönemi anlamak ve bir zamanlar kadınlara nasıl
davranıldığını gözlemlemek açısından oldukça etkili bir kitap. Bir roman yazıldığı
ve bahsedildiği döneme göre değerlendirilmelidir. Bu yüzden bu durum üzerine
çok fazla konuşmaya lüzum göremiyorum.
Bu kitapta
anlaşılacağı üzere güçlü olan kadın karakterimiz Elizabeth Bennet. Ama şunu
belirtmeliyim ki Elizabeth her ne kadar olgun, dönemine göre ileri düşünen bir
kadın olarak tanıtılsa bile bize ben birçok hareketini oldukça eski kafalıca
buldum. Tabii ki bahsettiğim gibi öykünün geçtiği döneme göre oldukça olgun bir
karakter ama yine de daha olgun bir karakter olsaydı bana kalırsa gönlümüzde
çok daha güzel bir yere sahip olabilirdi. Yine de Elizabeth’in birçok
hareketini oldukça takdir ettim. Bunlardan biri Mr. Collins’in teklifini reddediş
biçimi diğeri ise Lady Catherine ile Mr. Darcy hakkında konuşma biçimi, kurduğu
cümlelerdi. Kitabı okuyunca neden bahsettiğimi anlayacağınızı düşünüyorum.
Bahsettiğim yerler gerçekten de Elizabeth’in olgun tarafını gördüğümüz
kısımlardı.
Bunun
dışında insanlar sırf birbirleriyle şan, şöhret ve rahat bir yaşam için
evleniyorlar. Başkalarının ne dediği, kimin kızının daha önce evlendiği gibi
şeylerin önem taşıdığı bir toplum yapısı işlenmiş Jane Austen’ın bu romanında.
Dikkatimi
çeken bir bölümden bahsetmek istiyorum. Lady Catherine’in “Kadınların tek
başlarına bir yere çıkmamaları gerektiği”ni söylediği kısımda gerçekten sinir
krizi geçirdim. Sanırım Mrs. Bennet’ten sonra en sevmediğim karakterlerden
birisi Lady Catherine’di. Bu tarz cümlelerden dönemin toplum yapısı hakkında
daha çok bilgi sahibi olabileceğinizi düşünüyorum kitabı okurken.
Özet geçmek
gerekirse her iki tarafın da gururlu ve önyargılı olduğu, kimin kimle
evleneceği hayatların merkez noktasına konulmuş olduğu oldukça akıcı bir roman
okuyoruz. Açıkçası o kadar entrika ve dedikoduyla doluydu ki kitap, okurken bir
klasik eser hızında değil de çıtır çerezlik bir kitap okuyormuşum gibi oldukça
akıcı ve takılmadan okudum.
Okunabilecek
hoş bir eser. Açıkçası aşırı mı harika diye sorarsanız hayır derim. Evet güzel
bir kitaptı ama pek de bana hitap etmedi. Yine okumak için şans verilebilir
olduğunu düşünüyorum.
Benim
düşüncelerim bunlardı. Siz “Gurur ve Önyargı”yı okudunuz mu? Sizin
düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sağlıcakla kalın…
Bu kitaba
puanım: 7/10
Alıntılar
“Gurur,
bence çok yaygın bir kusurdur. Okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım ki
gerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; o ya da bu gerçek
veya hayali biz özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pek az kişi
vardır. Gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda
kullanılıyorlar. İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha
çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda
başkalarına ne düşündürtmek istediğimize.”
“Hiçbir şey
alçakgönüllü bir görünümden daha yanıltıcı değildir.”
“Sanırım her
yaratılışta belli bir kötülüğe doğru eğilim vardır… doğal bir kusur, en iyi
eğitim bile üstesinden gelemez.”
“Gerçekten
sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğum daha az insan var. Dünyayı
tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin
tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan
inancım güçleniyor.”
“Her parçası
keyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz; büyük bir hayal kırıklığını
önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır.”
“Gülmek
zorunda kalıyordu, ağlamayı tercih ettiği halde.”
Çok teşekkür ederim! İçindeki entrikalardan ötürü kitaptan kopmak biraz zor. Ondan dolayı sevilebileceğini düşünüyorum. Ama öyle aman aman bir eser değildi tabii benim gözümde. :)
YanıtlaSilTekrar okursan ya da incelersen senin görüşlerini de duymayı çok isterim sevgili İlkay. Çokça sevgiler! <3
heeey baksanaa, cuma akşamı senin bloguna gelmiştiim, nerdesin diyeee :) sonra vakıf yazını gördüydüm, oleey, sonra geleyim okumaya dedim, o akşam sen geldin bloguma, yaniii kalp kalpe karşı olduuu, enerjinin çekim yasası hihihi :) haftasonu dizi izledim deee şimdi geldim okumayaaa :) okul dersler yolundadır umarım :)
YanıtlaSilOooo dediğin gibi kalp kalbe karşı o halde. :)
SilÖzlemiştim yazılarını okumayı. Biraz yoğundum çok uğrayamadım buralara. İnşallah daha sık uğrarım. :)
heeey, en sevdiğim romanlarda ilk beş te bu :) bak bunun dizileri de var filmleri de, hepsi çok güzeel, izlemediysen sölerim boş olunca izlersiiin :) ingiltere o dönem öyleymiş evet. thomas hardy'nin tess romanı da kadının kötü durumunu anlatıyor, jane austen ama nasıl yazmış de mi bu romanları, yani nerdeyse hep evdeyken ve gizli gizli yazmış :)
YanıtlaSilFilmini çok duydum. Arkadaşım da izlemiş önerdi bayağı. Döneminde kadınların gizli gizli romanlar kaleme almaları çok üzücü. Yanlış hatırlamıyorsam Brontë kardeşler de erkek adlarıyla yazılarını yayımlamak zorunda kalmışlar. :)
Sil