Hepinize selamlar. Bugün sizlere Eray Erden isimli genç bir yazar arkadaşımızın kitabını inceliyorum. İnceleyeceğim kitabın ismi “İnsan Yaratmak”. Umuyorum bu incelemem sizler için yararlı olur. O zaman lafı uzatmadan hemen incelememe geçiyorum.
Ne
anlatıyor?
Alzheimer
hastası olan ana karakterimiz, elinde deri kaplı defteri ve geçmişinden başka
hiçbir şeyi olmayan oldukça umutsuz ve masum bir karakterdir. Hayatında ve
insanlarda bir şeylerin eksik olduğunu, aslında insanlığın ne olduğunu ve
vicdan kavramının ne olduğu hakkında kafasının içinde bir muhakemeye girer.
İnsanları düzeltmenin bir yolunu bulmaya çalışır. Bir “insan yaratmaya”
çalışır.
Karşısına
çıkan kızıl saçlı ve oldukça güzel olan hanımefendi ile tanışması üzerine ise
huzur bulduğunu ve hedefine biraz daha yaklaştığını düşünür. Hâlbuki sonunu
bilmediği oldukça zorlu bir yolda ne kadar ilerlemeye devam edebilirdi ki?
Benim
düşüncelerim neler?
Kitabı az
önce bitirmiş bulundum. Öncelikle yazarımız Eray Erden’i tebrik etmek
istiyorum. Genç yaşında böyle güzel cümlelerle bezenmiş ve kaliteli bir eser
çıkartmak, yayımlamak gerçekten oldukça zor ve emek isteyen bir iş. Kitaptaki
cümleler öyle anlamlı öyle içe işliyor ki yazarımızın oldukça yaş almış ve usta
bir kalem olduğunu düşünüyoruz. Bu yönden kendisini çok takdir ediyor,
başarılarının devamını diliyor, daha nice kitaplarıyla buluşmayı umuyorum.
Biraz da karakterler ve kurgu üzerinden konuşalım.
Ana
karakterimiz Dilhun’un iç çatışmaları oldukça profesyonel bir şekilde
yansıtılmıştı. Öyle ki birçok yerde Dilhun’un düşüncelerine hak verip
kendisiyle empati kurdum, kendisiyle kendimi özdeşleştirdim.
İnsanoğlunun
zaten yapması gereken şeyleri nezaket sayarak aslında kendilerini ne kadar
yardımsever ve iyi bireyler olarak görüşü oldukça yerinde bir şekilde
eleştirilmiş, insanlık kavramının ne olduğu üzerine oldukça güzel cümleler
kurulmuştu.
Dilhun
karakterinin Dilfiruz karakterine olan aşkının kırılganlığı, naifliği ve
içtenliği beni o kadar duygulandırdı ki… Keşke böyle aşklar hala günümüzde de
mümkün olsa diye düşünmeden edemedim.
Biraz daha
açmak gerekirse “İnsan Yaratmak” kitabında anlatılmak istenen şey bana kalırsa
toplumu, insanları düzeltmeye çalıştıkça aslında kendimizden eksiliyor ve en
sonunda kendi doğrularımızı kaybediyor oluşumuz.
Sonuyla beni
şoka uğratan ve oldukça etkileyen bir eser oldu. Süslü cümleler seven ve edebi
tadı zirvede yaşamak isteyenler için odlukça ideal bir kitap olduğunu
düşünüyorum. Siz “İnsan Yaratmak” kitabını okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz
neler?
İncelememi
okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Kendinize çok dikkat edin, sağlıcakla ve
seviyle kalın…
Bu kitaba
puanım: 10/10
Alıntılar
“Ve ben
mutlu olursam ben gülersem bütün dünya güler. Ama ağlarsam tek başıma ağlarım.”
“Neden?
İnsan yaşamak için neden ölür? Hatırlayamadıklarımız, bizi neden öldürür?”
“İhtiyarların
gözyaşları yokmuş. Onların gözyaşları sözlerinden akarmış…”
“Hatırlamak
öldürür insanı… Peki… Öldürmek hatırlatır mı insanlığı?”
“Çünkü,
hayal ettiklerim gerçeklerden daha güzel.”
“Ben
inanıyorum, bekliyorum. Güzel günleri inanarak bekliyorum. Bekledikçe de daha
çok inanıyorum. Herkesin bir gün mutlu olacağına, kendini bulacağına
inanıyorum. En azından ben kendimi arayacağıma inanıyorum. Bugünün pişmanlıklarıyla
kapatsam da gözlerimi, yarına ‘iyi ki’lerle uyanacağım, biliyorum. Her “Keşke
yapmasaydım” dediklerime sarılıp uyuduğumda, ‘”İyi ki de ‘keşke’lerim var”
deyip uyanacağım günlere, inanıyorum…”
“Ben
duygularımı özledim! Hissetmeyi özledim.”
“Mutluysan
mı delirdin bu dünyada, yoksa çaresizsen mi?”
“Yine
sessiz, kalabalıklar arasında kimsesizim. İnsan var evet; ama bir görseniz,
insan demeye bin şahit ister. Böyle miydi diyorum kiminle göz göze gelsem. Böyle
miydi benim dünyam? Ben bunlarla mı yaşamak zorundaydım? Kimin gözleri gerçek,
kimin sahte hiç bilemiyorum. Bir görseniz bakışları, hiçbirinde ışık yok gibi.
Hepsi karanlığa gömülmüş, ama öyle bir karanlık ki; ışığın olmamasından çok
hoşnutlar gibi. Madem bu kadar mutlular hayattan, her şey güzelse dünyada,
neydi bu acı duygusu. Bir tek bana mı yüklenmişti bu darbe?”
“Hayat bir
hatıradır. Unutursan ölürsün.”
“Hiçbir
şeyden haberi olmayanlar zaten konuşmayı çok severdi.”
“Unutmak ve
unutulmak benim en güzel yeteneğimdi.”
“Keşke benim
elimde olsa da sadece güzel anılar biriktirebilsem aklımda. Ama aklım bana
acımıyor. İnadına inadına en kötü dakikaları kazıyordu beynime.”
“İnsanlardan
kaçmaya çok ama çok ihtiyacım vardı. İnanın bana o kadar iyi geliyor ki… Düşünerek
dışarı çıktığınızda; başkası nasıl bakıyor, o gözler ne demek istiyor diye
kafanıza taka taka deli oluyorsunuz. Biraz zaman, biraz yalnızlık… Ne büyük
ilaç! İnsan insan kaçıyor işte, ne tuhaf!”
“Gerçekten
ne diyorlardı bir cesede? Onu bile kötüleyebilirler. Ama öldüğü için ‘iyi
insandı’ derlerdi. Sonuçta ölmüş, kalp kırmaya gerek yoktu. İnsanlar yaşayanların
kalbini öldürmeyi severdi sadece, insandı işte.”
“Çünkü
insana yukarıdan bakarsanız tanrı, aşağıdan bakarsanız bir aptal, karşıdan
bakarsanız kendinizi görürsünüz. Aynaya bak.”
dilhun dilfuruz hımms, konu güzel gibi, sonu da şaşırtıcı diyorsun, oeki o zaman okuyabilirim, dili de iyi diyon oh oh :) tam puan da vermişsin :)
YanıtlaSilOkumayı düşünürsen kesinlikle önerebileceğim bir kitap. Genç yaşlardaki bu yazarımızın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. :)
Silheey son yazındaki roman ilgini çekebilir, bcp 5 yazımdaki :)
YanıtlaSilKoşuyorum!!! :))
Silce eee :)
YanıtlaSil🙈
Sil