Hepinize selamlar. Bugün sizlere William Golding’in yazdığı “Sineklerin Tanrısı” kitabını inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız.
Ne
anlatıyor?
Hemen kendi
aralarında bir toplantı yaparlar ve ne yapacaklarını konuşurlar. Ralph isimli
çocuk, bu grubun başı olur ve grubu yönlendirir. Böylece çok kapsamlı olmasa da
bir planları olur.
Planları aileleri
onları kurtarana kadar adada hayatta kalmalarını sağlayacak barınak yapımı ve
avlanmak üzerine kuruludur. Tabii planın en can alıcı noktası ateş yakmaktır. Ateşin
çıkardığı duman ile uzaktan gelen kimseler bu adada birilerinin olduğunu
anlayacak ve yardıma geleceklerdir. Bundan dolayı ateşin her gün düzenli bir
şekilde yanması gerekiyordur.
Bu konuda
hem fikir olan grup, canla başla çalışmaya başlar.
Adaya düşmelerini
iyi bir şey olarak görürler. Sonunda ebeveynleri, yani onlara ne yapmaları
gerektiğini söyleyecek birileri, yoktur. İstedikleri gibi bu küçük cennette
yaşayabilir ve doyasıya eğlenebilirlerdi.
Tabii bu
yanılgı, grubun kendi kafasına göre davranmaya başlaması üzerine değişir. Herkes
kendi kafasına göre davranmakla kalmıyor, çevreye de zarar veriyordur.
Bunun üzerine
adaya bir karmaşa hakim olur. Grup gittikçe bölünür ve araya düşmanlıklar
girer. Ada hayatı gittikçe tehlikeli bir hal almaya başlar. Aynı zamanda
çocukların bazıları dağda bir yaratığın yattığını ve her gece yanlarında durup
beklediğini söyleyerek diğer çocukları da korkuturlar. Bu söylemler üzerine her
şey iyice karışır ve bu küçük cennet yavaş yavaş cehenneme dönüşmeye başlar.
Benim
düşüncelerim neler?
Açıkçası
kitabın ilk sayfalarında en çok şaşırdığım olay bu kadar küçük yaş grubundaki
çocukların adaya düştüklerinde neredeyse hiç endişeye kapılmamaları oldu. Kısa
zamanda kendi aralarında bir düzen sağlıyorlar ve buna göre hareket ediyorlar.
Hayallerindeki
gibi bir yer olan ada bu çocuklara uzun bir zaman dilimi boyunca ev sahipliği
yapıyor. Ta ki çocuklar onu mahvedene kadar.
Buradan
insanoğlunun her güzel şeyi nasıl da berbat edebileceğini anlıyoruz. Onlar için
kutsal sayılabilecek bu yeri ve içindeki güzellikleri heba ediyor, umarsızca
yakıp yıkıyorlardır.
Zamanla iyi
bir ruh haline sahip olan bu adanın çocukları, birer vahşiye dönüşüyor ve
içlerindeki öldürme ve zarar verme arzusunu dışa yansıtmaya başlıyorlar. İlk başta
bu içgüdü sadece av hayvanlarına karşı çıkmış olsa da zamanla kendi aralarında
da bu içgüdü kendini gösteriyor ve birbirlerine zarar vermeye başlıyorlar.
Kısacası dediğim gibi birer vahşiye dönüşüyorlar, çocukluklarının saf
masumluğunu kaybediyorlar.
Her insan
grubunda olduğu gibi bu toplulukta da “yönetici” kavgası çıkıyor. Kimin grubun
şefi olacağı, kimin konuşacağı ve kimin emir vereceği üzerine sürekli
tartışıyor ama hiç kimse bir başka hiç kimsenin kararlarına saygı
göstermiyordur.
Kitabın asıl
konusuna ve can alıcı noktasına gelecek olursak adadaki canavarın da korkutucu
şeylerin de aslında bireyin içindeki kötülükten kaynaklandığını anlıyoruz.
Kitabın
adını da aldığı Sineklerin Tanrısı aslında çocukların anne bir domuzu hiç
çekinmeden vicdansızca öldürmesi ve kafasını dağda yatan gizemli canavara sunmak
üzere bir sopaya geçirmesiyle oluşan bir şey aslında.
Sineklerin
Tanrısı’nın Simon ile konuşmasından ise adadaki canavarın aslında başından beri
çocukların içindeki zalimlik, gaddarlık ve vicdansızlık olduğunu anlıyoruz. Sineklerin
Tanrısı, bu canavarın nereye giderlerse gitsinler peşlerini asla bırakmayacağını
söylüyor. Buradan da bahsettiğim duyguların, insanın ruhuna bir kere işlendi mi
insanı onun esiri yaptığını anlıyoruz.
Birçok mesaj
içeren ve birçok göndermeye ev sahipliği yapan bir kitap. Kaliteli bir işlenişi
ve akıcı bir üslubu vardı. Okuduğum ve okuduğuma memnun olduğum bir kitap oldu.
Siz “Sineklerin
Tanrısı”nı okudunuz mu? Okuduysanız sizin düşünceleriniz neler?
İncelememi
okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sağlıcakla kalın…
Bu kitaba
puanım: 8/10
Alıntılar
“Her şey
iyiydi eskiden; güler yüzlü ve dostçaydı her şey.”
“Ralph
orada, karanlıkta yatarken, toplumun dışına atıldığını anladı.
‘Aklım başımdaydı
da ondan.’”
Merhabalar.
YanıtlaSilMaalesef "Sineklerin Tanrısı" isimli kitabı okumadım. Ancak sayenizde bu kitapla ilgili bilgi sahibi oldum. Paylaşımınız için teşekkür eder, sağlıklı günler dilerim. Çünkü her şeyin başı sağlıktır.
Ben teşekkür ederim. Umarım okursanız beğenirsiniz. Size de sağlıklı günler dilerim.
Silsenin yorumun kitabın konusundan daha güzel yani :) insan yanii çocukken de vicdansız de mi, okudum da unuttum :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim deep. Aslında bu kitap hakkında bir konu sınırlandırması yapılamaz çünkü her konuda alttan alta mesajlar veriyor. Çocukken de vicdanız olunmasından çok her insanın içindeki vahşi içgüdüler ve yönetme arzusu diyebiliriz. :)
Sil