Light Pink Pointer

22 Ocak 2022 Cumartesi

Sineklerin Tanrısı | Kitap Yorumu

Hepinize selamlar. Bugün sizlere William Golding’in yazdığı “Sineklerin Tanrısı” kitabını inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız.

Ne anlatıyor?

Uçaklarının düşmesi ile kendilerini bir adada bulan altı ile on iki yaş arasındaki küçük çocuklar neye uğradıklarını şaşırarak olayın gerçekliğini kavramaya çalışırlar.

Hemen kendi aralarında bir toplantı yaparlar ve ne yapacaklarını konuşurlar. Ralph isimli çocuk, bu grubun başı olur ve grubu yönlendirir. Böylece çok kapsamlı olmasa da bir planları olur.

Planları aileleri onları kurtarana kadar adada hayatta kalmalarını sağlayacak barınak yapımı ve avlanmak üzerine kuruludur. Tabii planın en can alıcı noktası ateş yakmaktır. Ateşin çıkardığı duman ile uzaktan gelen kimseler bu adada birilerinin olduğunu anlayacak ve yardıma geleceklerdir. Bundan dolayı ateşin her gün düzenli bir şekilde yanması gerekiyordur.

Bu konuda hem fikir olan grup, canla başla çalışmaya başlar.

Adaya düşmelerini iyi bir şey olarak görürler. Sonunda ebeveynleri, yani onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyecek birileri, yoktur. İstedikleri gibi bu küçük cennette yaşayabilir ve doyasıya eğlenebilirlerdi.

Tabii bu yanılgı, grubun kendi kafasına göre davranmaya başlaması üzerine değişir. Herkes kendi kafasına göre davranmakla kalmıyor, çevreye de zarar veriyordur.

Bunun üzerine adaya bir karmaşa hakim olur. Grup gittikçe bölünür ve araya düşmanlıklar girer. Ada hayatı gittikçe tehlikeli bir hal almaya başlar. Aynı zamanda çocukların bazıları dağda bir yaratığın yattığını ve her gece yanlarında durup beklediğini söyleyerek diğer çocukları da korkuturlar. Bu söylemler üzerine her şey iyice karışır ve bu küçük cennet yavaş yavaş cehenneme dönüşmeye başlar.

Benim düşüncelerim neler?

Açıkçası kitabın ilk sayfalarında en çok şaşırdığım olay bu kadar küçük yaş grubundaki çocukların adaya düştüklerinde neredeyse hiç endişeye kapılmamaları oldu. Kısa zamanda kendi aralarında bir düzen sağlıyorlar ve buna göre hareket ediyorlar.

Hayallerindeki gibi bir yer olan ada bu çocuklara uzun bir zaman dilimi boyunca ev sahipliği yapıyor. Ta ki çocuklar onu mahvedene kadar.

Buradan insanoğlunun her güzel şeyi nasıl da berbat edebileceğini anlıyoruz. Onlar için kutsal sayılabilecek bu yeri ve içindeki güzellikleri heba ediyor, umarsızca yakıp yıkıyorlardır.

Zamanla iyi bir ruh haline sahip olan bu adanın çocukları, birer vahşiye dönüşüyor ve içlerindeki öldürme ve zarar verme arzusunu dışa yansıtmaya başlıyorlar. İlk başta bu içgüdü sadece av hayvanlarına karşı çıkmış olsa da zamanla kendi aralarında da bu içgüdü kendini gösteriyor ve birbirlerine zarar vermeye başlıyorlar. Kısacası dediğim gibi birer vahşiye dönüşüyorlar, çocukluklarının saf masumluğunu kaybediyorlar.

Her insan grubunda olduğu gibi bu toplulukta da “yönetici” kavgası çıkıyor. Kimin grubun şefi olacağı, kimin konuşacağı ve kimin emir vereceği üzerine sürekli tartışıyor ama hiç kimse bir başka hiç kimsenin kararlarına saygı göstermiyordur.

Kitabın asıl konusuna ve can alıcı noktasına gelecek olursak adadaki canavarın da korkutucu şeylerin de aslında bireyin içindeki kötülükten kaynaklandığını anlıyoruz.

Kitabın adını da aldığı Sineklerin Tanrısı aslında çocukların anne bir domuzu hiç çekinmeden vicdansızca öldürmesi ve kafasını dağda yatan gizemli canavara sunmak üzere bir sopaya geçirmesiyle oluşan bir şey aslında.

Sineklerin Tanrısı’nın Simon ile konuşmasından ise adadaki canavarın aslında başından beri çocukların içindeki zalimlik, gaddarlık ve vicdansızlık olduğunu anlıyoruz. Sineklerin Tanrısı, bu canavarın nereye giderlerse gitsinler peşlerini asla bırakmayacağını söylüyor. Buradan da bahsettiğim duyguların, insanın ruhuna bir kere işlendi mi insanı onun esiri yaptığını anlıyoruz.

Birçok mesaj içeren ve birçok göndermeye ev sahipliği yapan bir kitap. Kaliteli bir işlenişi ve akıcı bir üslubu vardı. Okuduğum ve okuduğuma memnun olduğum bir kitap oldu.

Siz “Sineklerin Tanrısı”nı okudunuz mu? Okuduysanız sizin düşünceleriniz neler?

İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok iyi bakın, sağlıcakla kalın…

Bu kitaba puanım: 8/10

Alıntılar

“Her şey iyiydi eskiden; güler yüzlü ve dostçaydı her şey.”

“Ralph orada, karanlıkta yatarken, toplumun dışına atıldığını anladı.

‘Aklım başımdaydı da ondan.’”

 

4 yorum:

  1. Merhabalar.
    Maalesef "Sineklerin Tanrısı" isimli kitabı okumadım. Ancak sayenizde bu kitapla ilgili bilgi sahibi oldum. Paylaşımınız için teşekkür eder, sağlıklı günler dilerim. Çünkü her şeyin başı sağlıktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Umarım okursanız beğenirsiniz. Size de sağlıklı günler dilerim.

      Sil
  2. senin yorumun kitabın konusundan daha güzel yani :) insan yanii çocukken de vicdansız de mi, okudum da unuttum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim deep. Aslında bu kitap hakkında bir konu sınırlandırması yapılamaz çünkü her konuda alttan alta mesajlar veriyor. Çocukken de vicdanız olunmasından çok her insanın içindeki vahşi içgüdüler ve yönetme arzusu diyebiliriz. :)

      Sil