Hepinize selamlar. Bugün sizlere Jean-Pierre Jeunet'nin yönettiği "Amélie" isimli filmi inceliyorum. Umarım bu incelememden memnun kalırsınız.
Ne anlatıyor?
Amelie, annesi ve babası psikolojik rahatsızlıklara sahip ebeveynler tarafından dünyaya gelmiş; bundan dolayı da onların etkisi altında çocukluğunu yalnız ve evde geçiren bir genç kızdır. Anne ve babasının bu durumu her ne kadar kendisini kötü etkilese de aslında iyi etkileyen yönleri de vardır: küçük şeylerden mutlu
olmak, farklı bakış açılarıyla dünyayı gözlemleyebilmek...
Annesinin kaybı ve babasının ilgisizliğinden ötürü evinden çıkmayan ve diğer çocuklarla da pek zaman geçiremeyen Amelie, yetişkinlik hayatında da bu yaşamını değiştirmeden sürdürür. Ta ki günün birinde evinde eski ev sahiplerinden birine ait bir eşya bulana kadar. Bulduğu eşyayı sahibine teslim etmek isteyen Amelie, teslim ettikten sonra yaşadığı mutluluk sayesinde hayatında bir değişiklik yapar ve bundan sonra çevresine karşı yararlı olma gayesi güder. Elbette ki kötü insanları da kendi hınzırlıklarıyla cezalandırmaktan geri durmaz.
Bu iyiliklerini yapmaya devam ederken günün birinde kendisine oldukça benzeyen sıra dışı bir beyle karşılaşır. İsmi Nino'dur. İlk gördüğü andan itibaren kendisine benzediğini hisseden Amelie gönlünü genç Nino'ya kaptırırken ne yapacağı konusunda kararsızdır. Duygularının sesini dinleyip Nino'nun peşinden mi gitmelidir yoksa kendi küçük fanusunda kalmaya devam mı edecektir?
Benim düşüncelerim neler?
O kadar tatlı bir filmdi ki. Psikolojisi bozuk ebeveynlerin biraz garip bir kızı olan Amelie'yi izlemek insanın içinde kendisine kocaman bir sarılma isteği uyandırıyor.
Bana kalırsa Amelie, başkalarının hayatına mutluluk vermek isterken aslında kendi çocukluğunda seçme hakkı olmadığı mutluluğu bu sefer seçebileceğine inanıyor. Her zaman bir fanusta olan ve bu fanusun sınırlarına uymak zorunda olan Amelie, mutlulukta özgürlüğü buluyor. İlk defa mutluluğu tercih edebiliyor. Keza kötülükleri cezalandırırken de bu durum böyledir.
Bu iyilikleri yaparken karşılaştığı Nino ise kendisine bu sefer kesin bir soruyu beraberinde getiriyor: Fanusundan çıkmaya hazır mısın? Duygularını kabullenmeye, onları yaşamaya ve hayata atılmaya hazır mısın? Bu zamana kadar geç kaldığın ve uzağında durduğun hayatı artık yaşayacak mısın?
Filmin başında bizlere gösterilen Amelie'nin balığı da bana kalırsa yine Amelie'yi temsil ediyor. Kendisini sürekli fanusun dışına atmaya çalışan bu balık, bence oldukça anlamlı ve sembolik bir değere sahip.
Görsel anlamda da insanın göz zevkine hitap eden ve nostalji hissini buram buram izleyiciye aktaran bu film bana kalırsa aldığı ödülleri kesinlikle hakkediyor. Duygusal bir insan değilseniz, daha realistseniz sizi pek etkilemeyebilir. Ama bunun dışında izleyeni kendisine bağlayacağına inanıyorum.
Siz Amelie'yi izlediniz mi? Sizin düşünceleriniz neler?
İncelememi okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize dikkat edin, sağlıcakla ve sevgiyle kalın!
Oyuncular
Audrey Tautou
Mathieu Kassovitz
Lorella Cravotta
Jamel Debbouze
Serge Merlin
Isabelle Nanty
Dominique Pinon
Claire Maurier
Çürük domateslerin atılmasını göze alarak :) neden bu kadar sevildiğini, beğenildiğini ve abartıldığını anlamlandıramadığım filmlerden biri oldu benim için. Aşırı övgü var filme dair ve her defasında "ne var?" eşliğinde hayret bakışları atıyorum 🫣
YanıtlaSilAhaha tabi ki herkes beğenecek diye bir şey yok. :)) Beni görsel açıdan ve duygusal tarafıma seslenmesi açısından etkilemişti. Size hitap etmemiş olabilir tabi ki. 💗
Siliyi anlatmışsın :) masalsı cici amelie ile bir de leon'u sık sık izlerim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim deeps! Sıradaki izleyeceğim dizi Leon olsun o halde. :))
Silthe blacklist unutulmaz dizilerden :) reddington keen :) izle izle bitmeeez ne güzeeel :)
YanıtlaSilGerçekten izle izle bitmiyor 8. sezona geçtim izledikçe izletiyor. :))
Silizlemiştim baya eski zamanda , aklımda güzel film olarak kalmıştı tekrar izlemem lazım unutmuşum sanki hikayesini
YanıtlaSilTekrar izlemek güzel bir fikir olur izledikçe farklı ayrıntılar ve düşünceler elde edersiniz. Teşekkür ederim yorumunuz için. :)
SilSadece iyi hissetmek için açıp izlediğim ve çok sevdiğim filmlerden. Müzikleri de ayrı efsane.
YanıtlaSilMerhaba. Evet iyi hissetmek için birebir bir film. Amelie dendiğinde ise müzikleri eksik olamaz. :))
SilÇok güzel bir inceleme olmuş, elinize sağlık 👏 Amelie gerçekten insanın içini ısıtan, izlerken hem hüzünlendiren hem de gülümseten bir film. Özellikle dediğiniz gibi küçük şeylerden mutlu olabilme kısmı çok etkileyici. Fanus metaforu da benim çok hoşuma gitmişti, aslında hepimizin hayatında böyle görünmez sınırlar var. Nino ile karşılaşması da o sınırları kırma cesaretini sorgulatıyor. Ben izlediğimde kendimi sürekli “hayatta küçük mutluluklara daha çok sarılmalıyım” diye düşünürken bulmuştum 🙂 Paylaşımınız bana filmi yeniden izleme isteği uyandırdı, teşekkürler!
YanıtlaSilYorumunuz için ben teşekkür ederim asıl. Yorumlarınıza katılıyorum, hayta daha çok sarılmam gerektiğini bana da oldukça güzel bir şekilde hissettirmişti. Tekrardan teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. :))
Sil