Hepinize selamlar. Bugün sizlere Sabahattin Ali’nin bir kitabı olan “Kağnı/Ses/Esirler”i inceliyorum. Umarım bu incelememden hoşnut kalırsınız.
Ne anlatıyor/Benim düşüncelerim neler?Sabahattin Ali bu eserinde hem öykülerini hem de bir adet oyun metnini bizimle paylaşıyor. Hikâyeler ağırlıklı olarak hapis hayatını anlatıyor ama daha bir sürü farklı konuyu da içeriyor tabii ki. Zenginlerin yoksulları nasıl ezdiği, insanların ikiyüzlülüğü, başkalarının arkasından hiç bilmeden atıp tutmaları ve insanların dedikleri gibi olmadıklarında dair insan karakterini ve davranışlarını süzgeçten geçiriyor ve öykülerin geçmiş zamanda yazılmasına rağmen nasıl da hala öyküde geçen insan tiplemelerinin varlığını koruduğunu görüyoruz. İnsanoğlu hala birbirini eziyor, hala birbirini küçük görüyor ve hala kendi yalanları içinde boğulsa da dürüstlük adını verdiğimiz yardım elini tutmayı reddediyor.
Sabahattin
Ali’nin öykülerinin, romanlarının ve diğer eserlerinin en sevdiğim yanı da bu. Yazdığı
olaylar geçmişte, şimdiki zamanda ve gelecekte her zaman geçerliliğini koruyor;
yarattığı karakterlerle ve olay örgüsüyle adını geleceğe taşımayı başarıyor.
Toplumcu
gerçekçi kişiliğini kullanarak yazdığı öykülerini aynı zamanda bireyin iç
dünyasıyla da bağdaştırıyor. Bu da yazılarına çok farklı ve eşsiz bir tat
katıyor.
Okurken yine
zevk aldığım ve beğenerek okuduğum bir kitaptı. Sabahattin Ali’nin bir kez daha
neden en sevdiğim yazar olduğunu anlamış oldum.
Siz “Kağnı/Ses/Esirler”i
okudunuz mu? Okuduysanız sizin düşünceleriniz neler? Ya da Sabahattin Ali’den
en sevdiğiniz kitap hangisi?
İncelememi
okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin, sağlıcakla
kalın…
Bu kitaba
puanım: 8/10
Alıntılar
“Seni
bilmem, fakat ben maddelerin fevkinde bir manevi bağa, insanları birbirine
yaklaştıran bir hisse inanıyorum. Düşün, dünyada birbirini sevmek, birbirine
yakın olmak hisleri de olmasa yaşamanın manası kalır mı?”
“ ‘Dünyayı
değiştireceğini mi sanıyorsun?’
‘Siz dünyanın
değişmez olduğuna inanmaya mecbursunuz!’ "
“Fakat bana:
"Doğru düşünüyorsun ama, bunları söyleme!" diyen adam adeta
namussuzluk ediyor demektir ve bu sersemler bunun farkında değil. Başkalarının
malına, canına, karısına hürmet etmeyi bilen bu adamlar -tabii yalnız sözde-
bunların hepsinden daha kuvvetli ve mühim olan fikirlere, kanaatlere hürmet
etmeyi bilmiyorlar. Bunu lüzumsuz, manasız buluyorlar. Hatta birçokları için
bir fikir ve kanaat sahibi olmak yalnız lüzumsuz ve manasız değil, aynı zamanda
tehlikeli ve ayıp bir şey, muayyen fikirleri olan, yani kendisine düşünmek için
bir kafa verilmiş olduğunu unutmayan bir adama cemiyetin sükûnetine bomba
koymaya gelmiş bir anarşist nazarıyla bakıyorlar.”
“Hiçbir şey
istemiyor, yalnız onu görebilmek, onun sesini işitebilmek arzusunu duyuyordum.
Bir zamanlar bana yabancı gelen bu arzuları gülünç bulmaktan da vazgeçmiştim.”
“Biliyor
musunuz, bir dakika, hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir
tereddüt anı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler
doğurabiliyor.”
“Fakat bir
insan kalbi bu şehirden daha karmakarışık, daha uçsuz bucaksız değil miydi?”
“Dünyada
kuvvetlinin ve zayıfın, akıllının ve budalanın, faziletli olanın ve sefilinin
aynı derecede malik oldukları bir hak vardır: Yaşamak hakkı!.. Hiçbir meziyet,
hiçbir kuvvet bu hakkı birisinden alıp diğerine vermek salahiyetinde değildir.”
“Bir millete
taze hayat vereceklerin ihtiyar olmamaları lazımdır.”
“-Haşa...
Fakat sevmek için muhakkak "birisi" mi lazımdır?
-Değil mi?
-Ne
münasebet?.. Sevgi bizi saadete, zevke götürecek bir vasıtaysa diğer birisine
ihtiyaç vardır. Fakat muhabbeti böyle adi bir vasıta değil de, büyük ve temiz
bir gaye, hatta hayatımızın sebebi olan bir mevcudiyet diye kabul edersek başka
birisinin lüzumu yoktur. İnsan tek başına da sevebilir. Böylece hiç kimseye
hasredilmeyen bir aşk bütün kâinatı içine alabilir. Hâlbuki bir şahısta
toplanabilen ve teskin edilebilen bir aşkın, düşün, ne kadar kuvvetli ve dar
olması lazımdır!”
“İnsanın
etrafı kendisinden bir şey bekleyenler veya kendisine hiç sebepsiz fenalık
etmek isteyenlerle doludur... Ve böyle bir yerde insan kendisine korkmadan
koşabileceği birini o kadar arıyor ki...”
“Zaten insan
en tatlı, en bahtiyar anlarını bile ilerde geleceğini tasavvur ettiği felaketli
ve karanlık günleri düşünerek karartmaktan kendini alamaz, ilahlar lekesiz ve
tam bir saadeti insanlara vermek istememişlerdir.”
Güzel bir inceleme olmuş. Kitabı duymuştum ama okumadım, aklımda bulunsun. Alıntılar güzelmiş. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Mutlaka öneririm. Şimdiden iyi okumalar. :)
Silolumadım ama okurum sevmişsin kitabı pekii :)
YanıtlaSilOkursan inceleme bekleriz senden deeps. :)
SilFarklı bir yayın evinden Kağnı-Ses kitabını okumuştum, toplam 18 öykü vardı içinde. Oyun metni yoktu okuduklarımın içinde. Hikayeleri sevmiştim. Yazarın İçimizdeki Şeytan kitabını da okumuş ve öykü ile roman kıyaslaması yaparak öykücülüğünün daha kuvvetli ve iyi olduğuna karar vermiştim :)
YanıtlaSilEsirler oyun metni. Sadece Kağnı/Ses baskısını almışsanız olabilir. Ben romanlarını daha çok seviyorum ama öykülerini trajik bir şekilde bitirmesi hoşuma gidiyor. Çok kuvvetli bir kalem Sabahattin Ali. :))
SilSabahattin Ali sevdiğim bir yazar fakat kitapları bitecek endişesiyle okumayı beklettiğim kitapları var. Bu kitapta onlardan biri. Yorumundan sonra hemen okuma isteği oluştu. Daha fazla bekletmeden okurum belki. :)
YanıtlaSilBende de böyleydi. Bitmesin diye başlayamıyordum ama her şey bitmek için başlar o yüzden cesaret edip başlamanızı öneririm. :))
SilSabahattin Ali pişmanlık yaratmaz. Uzaktan da olsa mekanın huzurunu hissedebilmen dileğiyle... ;))
YanıtlaSilİki kitabını almıştım geçen aylarda ama bunu almamışım. :)
YanıtlaSilSizden de bir inceleme yazısı bekliyoruz o halde. :))
SilYine Sabahattin Ali, yine güzel bir inceleme. En yakın zamanda okuyacağım :))
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Okuduktan sonra yorumlarını duymak isterim. :))
SilBu kitabı okumamıştım, Kürk mantolu Madonna çok etkilemişti beni.
YanıtlaSilBlogunuzu yeni keşfettim, selamlar 👋 selimhankalkan.com
Selamlar. Kürk Mantolu Madonna bence çoğumuzun favorisidir, gerçekten çok etkileyiciydi. :)
Sil