Hepinize uzun bir aradan sonra tekrardan selamlar. Bugün
James Dashner’ın yazmış olduğu “Oyun Ustası” kitabının incelemesini sizlerle buluşturacağım
bu blog yazımda. James Dashner aynı zamanda “Labirent” serisinin de yazarı
olmakla beraber birçok üstün başarı da elde etmiş bir yazardır. Birçoğunuz
Labirent serisini bildiğinizden dolayı incelemesini yazmamıştım. Okumayanlarınız
için bir şey söylemek gerekirse çok fazla şey kaçırıyorsunuz! Lafı daha fazla
uzatmadan en iyisi kitabın incelemesine geçeyim.
Ne anlatıyor?
Teknolojinin aşırı gelişmiş olduğu bir çağda yaşayan insanlar, Tabut denen aletlerin içine girerek bir Sanal Ağ yani çeşitli oyun, iş ve benzeri şeyleri yapabileceğiniz programlara giriş yapıyorlar. Sadece oyun ve iş değil istediğiniz her şeyi yapabileceğiniz bir dünya aslında Sanal Ağ. Bu Tabut denen aletlerin özellikleri ise oyuncunun oyun içindeki yaşadığı duyguları gerçek gibi hissetmesini sağlamak ve oyuna girmek için de zaten Tabut’a ihtiyaç duymaktasınız aksi takdirde Sanal Ağ’a giriş yapamazsınız.
Micheal da Sanal Ağ oyuncularından bir tanesi. Gayet güzel
ve sakin bir hayatı olan Micheal oyunda bir kız ile karşılaşır. Kız intihar
etmeye çalışır ve Micheal kızı durdurmayı denemektedir. Micheal intiharın
nedenini anlamamaktadır. Çünkü oyunda intihar etse bile oyundan çıktığı gibi
Tabut’unda sağ salim uyanacaktı kız. Kız ise Micheal’a Kaine adlı bir oyuncunun onu oyunda kapana
kıstırdığını ve artık dayanamadığını söylemektedir. Sonra ise Kız Öz’ünü
çıkarır yani gerçek hayat ve oyundaki hayatı birbirine bağlayan bağlantıyı
koparır. Bunun sonucunda eğer kız ölürse gerçek hayatta da ölmüş olacaktı. Peki
Kaine kim mi? Kaine bir sanal teröristtir. İnsanlara acı çektiren ve onları
oyunda hapsetmeye çalışan bir oyuncu ve daha birçok kötülüğü de içinde
barındırıyor elbette. Kız atlar ve Micheal’da onu kurtarmaya çalışırken o da düşmüş
olur. Micheal bir sonraki oyuna girişinde arkadaşlarına olayı anlatır. Micheal’ın
en iyi arkadaşları olan Sarah ve Bryson bunu duyunca şok olurlar. Sarah ve
Bryson Micheal ile Sanal Ağ’dan tanışmış olsalar bile bu üçlü en iyi
arkadaştır. Micheal ve arkadaşları bu olayın üstünde durmamaya çalışırlar.
Bundan sonraki günlerden birinde Micheal okula giderken 3
tane adam Micheal’ı kaçırırlar. Micheal daha ne olduğunu anlamadan onu Sanal Ağ’ın
güvenliğinden sorumlu olan SAG yani Sanal Ağ Güvenliği'nin binasına götürülür.Oranın patronu gibi olan bir ajan Micheal’ı çağırmıştır. Ajan, Micheal ve
arkadaşlarının Kaine’i durdurmalarını ister çünkü Micheal, Sarah ve Bryson kodlama
konusunda uzmandırlar. Peki Sanal Ağ Güvenliğinin bile durduramadığı bir
oyuncuyu Micheal ve arkadaşları nasıl durduracaktı? İstese de istemese de Micheal
kabul eder ve arkadaşlarıyla buluştuğu gün onlara olanları anlatır. Arkadaşları
da onayladıktan sonra Micheal, Bryson ve Sarah’nın maceraları başlamış olur.
Böylece belki de Sanal Ağ’ın Tanrı’sı sanılabilecek bir oyuncuyu durdurmak
üzere görevlerine başlarlar.
Kitabı okurken bir sonraki sayfaları o kadar çok merak
ediyorsunuz ki kitaba hayran kalmamak mümkün değil. İlk başta okurken kafam çok
karışmış ve kitaptan hiçbir şey anlamayıp sıkıcı bulmuştum. Ama birkaç sayfa
okuduktan sonra kitap aşırı derecede hoşuma gitmeye başladı hatta tüm serisini
almama yol açtı. Kitap favori kitaplarımdan biri oldu desem inanır mısınız? 3
seriden oluşan bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Şimdiden size
iyi okumalar diliyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder