Light Pink Pointer

14 Nisan 2019 Pazar

Oyun Ustası | Kitap Yorumu


Hepinize uzun bir aradan sonra tekrardan selamlar. Bugün James Dashner’ın yazmış olduğu “Oyun Ustası” kitabının incelemesini sizlerle buluşturacağım bu blog yazımda. James Dashner aynı zamanda “Labirent” serisinin de yazarı olmakla beraber birçok üstün başarı da elde etmiş bir yazardır. Birçoğunuz Labirent serisini bildiğinizden dolayı incelemesini yazmamıştım. Okumayanlarınız için bir şey söylemek gerekirse çok fazla şey kaçırıyorsunuz! Lafı daha fazla uzatmadan en iyisi kitabın incelemesine geçeyim.

Ne anlatıyor?



Teknolojinin aşırı gelişmiş olduğu bir çağda yaşayan insanlar, Tabut denen aletlerin içine girerek bir Sanal Ağ yani çeşitli oyun, iş ve benzeri şeyleri yapabileceğiniz programlara giriş yapıyorlar. Sadece oyun ve iş değil istediğiniz her şeyi yapabileceğiniz bir dünya aslında Sanal Ağ.  Bu Tabut denen aletlerin özellikleri ise oyuncunun oyun içindeki yaşadığı duyguları gerçek gibi hissetmesini sağlamak ve oyuna girmek için de zaten Tabut’a ihtiyaç duymaktasınız aksi takdirde Sanal Ağ’a giriş yapamazsınız.

Micheal da Sanal Ağ oyuncularından bir tanesi. Gayet güzel ve sakin bir hayatı olan Micheal oyunda bir kız ile karşılaşır. Kız intihar etmeye çalışır ve Micheal kızı durdurmayı denemektedir. Micheal intiharın nedenini anlamamaktadır. Çünkü oyunda intihar etse bile oyundan çıktığı gibi Tabut’unda sağ salim uyanacaktı kız. Kız ise Micheal’a  Kaine adlı bir oyuncunun onu oyunda kapana kıstırdığını ve artık dayanamadığını söylemektedir. Sonra ise Kız Öz’ünü çıkarır yani gerçek hayat ve oyundaki hayatı birbirine bağlayan bağlantıyı koparır. Bunun sonucunda eğer kız ölürse gerçek hayatta da ölmüş olacaktı. Peki Kaine kim mi? Kaine bir sanal teröristtir. İnsanlara acı çektiren ve onları oyunda hapsetmeye çalışan bir oyuncu ve daha birçok kötülüğü de içinde barındırıyor elbette. Kız atlar ve Micheal’da onu kurtarmaya çalışırken o da düşmüş olur. Micheal bir sonraki oyuna girişinde arkadaşlarına olayı anlatır. Micheal’ın en iyi arkadaşları olan Sarah ve Bryson bunu duyunca şok olurlar. Sarah ve Bryson Micheal ile Sanal Ağ’dan tanışmış olsalar bile bu üçlü en iyi arkadaştır. Micheal ve arkadaşları bu olayın üstünde durmamaya çalışırlar.

Bundan sonraki günlerden birinde Micheal okula giderken 3 tane adam Micheal’ı kaçırırlar. Micheal daha ne olduğunu anlamadan onu Sanal Ağ’ın güvenliğinden sorumlu olan SAG yani Sanal Ağ Güvenliği'nin binasına götürülür.Oranın patronu gibi olan bir ajan Micheal’ı çağırmıştır. Ajan, Micheal ve arkadaşlarının Kaine’i durdurmalarını ister çünkü Micheal, Sarah ve Bryson kodlama konusunda uzmandırlar. Peki Sanal Ağ Güvenliğinin bile durduramadığı bir oyuncuyu Micheal ve arkadaşları nasıl durduracaktı? İstese de istemese de Micheal kabul eder ve arkadaşlarıyla buluştuğu gün onlara olanları anlatır. Arkadaşları da onayladıktan sonra Micheal, Bryson ve Sarah’nın maceraları başlamış olur. Böylece belki de Sanal Ağ’ın Tanrı’sı sanılabilecek bir oyuncuyu durdurmak üzere görevlerine başlarlar.

Benim düşüncelerim neler?

Kitabı okurken bir sonraki sayfaları o kadar çok merak ediyorsunuz ki kitaba hayran kalmamak mümkün değil. İlk başta okurken kafam çok karışmış ve kitaptan hiçbir şey anlamayıp sıkıcı bulmuştum. Ama birkaç sayfa okuduktan sonra kitap aşırı derecede hoşuma gitmeye başladı hatta tüm serisini almama yol açtı. Kitap favori kitaplarımdan biri oldu desem inanır mısınız? 3 seriden oluşan bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Şimdiden size iyi okumalar diliyorum!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder