Light Pink Pointer

15 Kasım 2019 Cuma

Aklından Bir Sayı Tut | Kitap Yorumu


Hepinize selamlar! Bugün, incelediğim diğer kitaplardan biraz daha farklı bir kitabın incelemesini sizlerin huzurunda paylaşacağım. Bu kitap ise John Verdon’un kaleme aldığı “Aklından Bir Sayı Tut” adlı eseri. O zaman daha fazla uzatmadan incelememe geçeyim. Kitap hakkında düşüncelerimi incelememin en sonunda bulabilirsiniz!

Ne anlatıyor?

Bir katil, tüm kurbanlarının evlerine mektuplar gönderir. Ama bu mektuplar elbette ki sıradan mektuplar değildir. Bu mektuplar düzgün bir el yazısıyla birlikte kırmızı mürekkep eşliğinde yazılmıştır.

Ünlü bir yazar olan Mark Mellery, sıradan bir hayat sürerken posta kutusunda iki mektup bulur. Mektupların kimden geldiği belli değildir. Mellery mektubu açar. Ve okumaya başlar. Mektupta bir şiir yazılıdır. Ama bu şiir normal bir şiir değildir. Mellery’nin tüm sırlarını bildiğini alttan alttan iddia eden, onu çok iyi tanıdığını söyleyen ve açıkça bir şekilde tehdit kokan bu mektup karşısında Mellery afallamıştır. Daha da kötü olan bir şey vardır. Mektubu gönderen kişi yani katil, Mellery’i çok iyi tanıdığını kanıtlamak için aklından bir sayı tutmasını ister ve bu sayının 1 ile 1000 arasında olması gerektiğini belirtir. Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Posta kutusundaki ikinci zarfı da açar. Ve bundan sonraki hayatında asla unutamayacağı o yazıyı görür:

2. mektupta 658 sayısı yazmaktadır.

Ve bir şiir daha yazılıdır.

Mellery fazlasıyla panik olur. Kim onun ne düşündüğünü bilecek kadar iyi tanıyabilirdi ki?

Eski bir dedektif olan, tüm cinayet vakalarını çözen, zekâsıyla nam salmış ve aynı zamanda üniversiteden de arkadaşı olan David Gurney yani Dave aklına gelir. Ondan yardım alma fikri çok iyi gözükse de Gurney emekli bir dedektifti. Yardım etmeyebilirdi de.

Ama tam tersi oldu. Mellery, Gurney’e ulaştı ve acilen yardım etmesi gereken bir konu olduğunu belirtti. Böylece Gurney merakına yenik düşüp Mellery ile buluştu. Mektupları okuduğunda ise kimin böyle bir numara yapabileceğine, bunu nasıl becerdiğine şok içerisinde anlam vermeye çalışır. Böylece Gurney, ister istemez bu olayın içine bataklık misali çekilmiş olur. Mellery fazlasıyla çaresizdi. Gurney’e de pek bir seçenek kalmıyordu…

Benim düşüncelerim neler?

Polisiye kitaplar çok tercihim değildi açıkçası bu zamana kadar. Genelde polisiye türünde kitaplar okumayı değil polisiye tarzı filmler izlemeyi severim. Death Note tarzı animeler gibi. Okulumuz bu kitabı bize önerdi ve bende okumaya başladım. Kitap bazı yerlerde bana fazlasıyla bunaltıcı geldi. Olayı fazlasıyla uzatmışlar ve bu beni birazcık sıktı. Ama bazı yerlerde yazar o kadar heyecanlandırıcı cümleler kurmuş ki kitabı elimden bırakasım gelmedi öyle zamanlarda. Ama kitabın beni asıl etkileyen kısmına gelelim. Kitabın son sayfaları.
Katille artık burun buruna oldukları sayfalar. Fazlasıyla heyecanlıydı. Okurken kalbim sanki beynimde atıyordu. O kadar güzel hissettirmiş ki bu duyguyu son sayfalarda, insan keşke diğer sayfalarda da bu kadar güzel hissettirmiş olsaydı diye yakınıyor. Elbette arada harika olan bölümleri vardı ama çoğunlukla biraz sıkıcıydı. Veya pek benim tarzım değildi diyelim. Aynı zamanda kitapta kullanılan argo sözcükleri de pek uygun bulmadım. Özetleyecek olursak, bu kitaba on üzerinden bir puan verecek olsaydım kitaba 4 veya 5 verirdim.

Eğer polisiye romanları seviyorsanız belki de kitaba bayılacaksınız. Kitapta zekice kurgulanmış olay örgülerinden, yazarın kitap üzerinde fazlasıyla emek verdiği anlaşılıyor. Umarım siz bu kitabı benden daha çok beğenirsiniz diyelim o zaman ve yazımı burada noktalayayım. İncelememi okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Bir sonraki incelememde görüşmek üzere hoşça kalın sevgili okuyucularım! Kitap için de şimdiden size iyi okumalar diliyorum!

Alıntılar

“Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelir. Bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. Bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız. Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanamayan iki insan. Yalancı ve yalancılardan nefret eden. Hırsız ve hırsızlardan nefret eden. Bu savaşın verdiği acıya benzer başka bir acı yoktur. Bu acı bilinç seviyemizin üzerine çıkar. Ondan kaçarız ama bizimle koşar. Nereye kaçarsak kaçalım savaşı beraberimizde götürürüz.”

“Hayatın amacı diğer insanlara elimizden geldiği kadar yaklaşmaktır.”

“Yalnız geçen hayat boşa geçen bir hayattır.”

8 yorum:

  1. Kitabı beğenerek okumuştum. Ne yazık ki ayrıntılar siliniyor hafızadan bir süre sonra:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef öyle oluyor. Bir süre sonra çok sevdiğimiz ve asla unutmayacağımızı düşündüğümüz şeyler şıp diye aklımızdan uçuveriyor. Yorumunuz için çok teşekkürler :)

      Sil
  2. Aynen öyle! Kan içeren kitaplardansa dedektiflik yönü ağır basan kitaplar benim de daha çok hoşuma gidiyor. Bir ortak yönümüzün olması beni mutlu etti :)

    YanıtlaSil
  3. death note sevilmez muuuu :) verdon gerilim polisiyelerini okuyom evet ayrıntılar boşver onlaraaa gerilim kısmısı önemli. polisiye alışık değilsin de ondan demekkisiii çok sarmıyo demekkii. ama zaten edebiyat değil işte popüler tarz yaniiii arada polisiye iyi oluyooo :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten Death Note sevilmez miiiii! :)
      Büyük ihtimalle alışık olmadığım için dediğin gibi sevmemiş olabilirim. Umarım bir gün daha çok polisiye okurum da Verdon'a bir şans daha veririm! :)
      Yorumun için çok teşekkürler çok mutlu oldum! :)

      Sil
  4. Seneler evvel çok da severek okumuştum, bana polisiyeyi sevdirdi. :)
    Hatırlamayı denedim ama çok zaman geçtiği için başarılı olamadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Severek okuman ne kadar güzel. Polisiye türünü okumaya pek alışkın değilim. Pek ısınamadım sanırım kitaba :)
      Yorumun için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Aslında ben roman severim ama bu kitabı çokta severek okuyamadım maalesef. Herkesin sevdiği tür farklıdır. Eminim ki sizin sevdiğiniz tür de oldukça akıcı ve güzeldir :)
    Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum :)

    YanıtlaSil