Light Pink Pointer

9 Ağustos 2024 Cuma

İnsanlığımı Yitirirken | Kitap Yorumu

 

Hepinize selamlar. Bugün sizlere Osamu Dazai'nin yazdığı "İnsanlığımı Yitirirken" isimli kitabı inceliyorum. Umarım bu incelemem sizler için yararlı olur.

Ne anlatıyor?

Yozo, içine doğduğu yaşama ve koşullara karşı yabancılık çeken bir bireydir. Küçük yaşlardan beri bunun izlerini taşımaktadır. Kendi deyişiyle "şaklabanlık"lar yapan Yozo, içindeki bu rahatsızlığı geçireceğini umar.
Ama ördüğü duvar onu bu yabancılıktan korumaktan ziyade gittikçe hapsetmeye başlar.

Benim düşüncelerim neler?

Zengin bir ailenin çocuğu olan Yozo, küçük yaşlardan itibaren içindeki bu yabancılık duygusunu taşır. Yemek yemeyi sevmemesi, ihtiyaç duymaması bile bir işarettir aslında. Japon kültüründe yemek önemli bir yer tutar. Yozo ise topluma, değerlere ve insanlara karşı öyle büyük bir korku besliyordur ki...

Burada aslında Asyalı ailelerin yapısını da görüyoruz. Kurulan otorite, çocukların kendilerini eksik ve özgüvensiz hissetmelerine sebep oluyor. Yozo da bu çocuklardan biri.

Küçük yaşlardan beri eğer çevresi tarafından sevilirse bu yabancılık duygusundan kurtulacağını düşünen ana karakterimiz; sürekli çevresindekileri güldürmeye çalışıyor, içinde yatan fırtınayı saklamaya çalışıyordur. Gün geçtikçe ördüğü bu duvarla kendi kimliğini de bulmakta zorlanan Yozo, yaş aldıkça daha da büyük problemlerle karşılaşır.

Zengin bir ailenin çocuğu olduğunu söylemiştik zaten. Belki de bu yüzdendir ki toplumda dönen şeylerden biraz da bihaberdir. Parasını harcamayı bilmiyor, en basit şeyleri bile utana sıkıla yapıyordur. Bu dönemde tanıştığı arkadaşı Horiki ise hayatını daha da kötü bir yola sokmaktan başka bir şey yapmıyordur. 

İnsanların samimiyetsizliğine karşı hayat kadınlarının koynunda samimiyeti arıyordur. Katıldığı kominist toplantılardaki isyan ruhuyla kendini bulmaya çalışıyordur. Ama hiçbirinde kendinden bir parça bulamıyordur. Hayatına giren kadınlar kendisine hiçbir şey ifade etmiyordur. En sonunda daha fazla dayanamaz ve intihar etmeyi dener. Hem de o sırada hayatında olan kadınla beraber.

Kadın vefat eder ama kendisi kurtulur. Bu durum ise kendisini çok daha kötü hissetmesini sağlar. Ölmeyi bile başaramamıştır. Ölme hakkı bile kendisine verilmemiştir. 

Kendi içindeki fırtınayı bastıramayan Yozo'nun oradan oraya sürüklenişi ve toplum içinde yer bulmaya çalışışını okuyoruz. Ben bu kadar beğenerek okuyacağımı düşünmemiştim açıkçası. Gerçekten beni o kadar içine çekti ki... Bayılarak okudum. Kesinlikle baş ucu kitaplarımdan bir tanesi oldu "İnsanlığımı Yitirirken". 

Osamu Dazai de daha önce intiharı denemiş bir yazardır. Aslında Yozo karakterini okurken yazardan da izler gördüğümüzü söyleyebiliriz.Yazarı tanımak ve düşünce dünyasını anlamak açısından da önemli bir eser yani.

Siz "İnsanlığımı Yitirirken"i okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler?

İncelememi okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize dikkat edin sağlıcakla kalın.

Bu kitaba puanım:10/10

Alıntılar

"Karşılıklı olarak birbirlerini kandırıp, üstelik ne tuhaftır ki, hiçbir yara almadan, sanki bunun farkında değillermiş gibi gerçekten çarpıcı, berrak ışıltılar yayan şen inançsızlık örnekleriyle dolu insan yaşamı."

"Zayıf insanlar mutluluktan bile korkar. İplikle bile yaralanırlar. Bazen mutluluk da insanları yaralayabilir."

"Off... İnsanlar birbirlerini anlamıyor. Bakış açıları tamamen yanlış olduğundan, eşsiz dostluklar kurdukları fikrine kapılıyor, bunun ömür boyu farkına varamayıp, karşılarındaki öldüğünde arkalarından ağlayarak dua etmiyorlar mı?"

"Off, o da kesin mutsuz bir insan, çünkü mutsuzluklar karşısında çok duyarlı."

"Sadece her şey geçip gidiyor."


Beyaz Diş | Kitap Yorumu


Hepinize selamlar. Bugün sizlere Jack London'ın yazdığı "Beyaz Diş"i inceliyorum. Umarım bu incelememden memnun kalırsınız.
Ne anlatıyor?
Beyaz Diş, Kiche isimli bir köpeğin kurt çocuğudur. Hayata karşı deneyimsizdir. Vahşi Hayat'ın zorluklarından ve tehlikelerinden korunmak için annesine sığınır. Ama doğadan ziyade çok daha tehlikeli ve acımasız olan insanlara karşı en büyük savaşını verir.
Benim düşüncelerim neler?
Sevginin iyileştirici gücünü gösteren oldukça akıcı bir kitap. İlk başlarda biraz sıkılsam da Beyaz Diş'in insanlarla karşılaşmasından itibaren merakla okudum. Yazarın "Vahşetin Çağrısı" isimli diğer kitabıyla da konu itibariyle benzer. Ama "Beyaz Diş"ten sonra "Vahşetin Çağrısı"nı okursanız pek zevk almazsınız. Bu yüzden öncelikle "Vahşetin Çağrısı"nı okuyup sonra da "Beyaz Diş" ile zirveye ulaşabilirsiniz.

Şiddet ve işkenceler çeken bir canlının karakterindeki değişimleri gözlemlerken sevginin bu yaraları sarmaya yetip yetmeyeceğini merakla okuyoruz.
Siz "Beyaz Diş"i okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler? İncelememi okuduğunuz için teşekkür ederim, kendinize çok dikkat edin.
Bu kitaba puanım: 7/10
Alıntılar
"İnsan yenildiğini düşünürse, yarı yarıya öyle sayılır."
"Her terslik bir şey öğretiyordu ona."

6 Ağustos 2024 Salı

Ölü Canlar | Kitap Yorumu

 Hepinize selamlar. Bugün sizlere Nikolay Gogol'un yazdığı "Ölü Canlar"ı inceleyeceğim. Umarım bu incelememden memnun kalırsınız. 

Ne anlatıyor?

Pavel İvanoviç Çiçikov, zengin olmaya meraklı bir beyefendidir. Bunun için akıl almaz bir yöntem bulan Çiçikov planını uygulamak için şehir şehir gezmeye koyulur. Peki ama yasadışı planını uygulayacak olan Çiçikov, umduğu gibi zengin olabilecek midir?

Benim düşüncelerim neler?

Kitap umduğumdan çok daha akıcı ve güzeldi. Öyle ki uzun zamandır
kitap okumayan biri olarak ilk başta acaba bana kalın gelir mi diye çekinmiştim.  Ama olay örgüsü okuru öyle içine alıyor ki hiç de korktuğum gibi kalın gelmedi, kitap hemen bitiverdi. 

Usulsüzlüklerin döndüğü, bu usulsüzlüklere devlet memurlarının bile bulaştığı dönemin Rusya'sı konu ediniliyor Çiçikov karakteri üzerinden. Ailesinden öğrendiği "para" sevgisini orta yaşlarında da içinde barındıran karakterimiz, ne olursa olsun amacını gerçekleştirmeye hazırdır.

Planını uygulamak için çeşitli insanlarla tanışır. Bu insanlar genelde üst tabakaya mensupturlar. Ama dönemin ekonomik şartları, bu üst sınıftaki insanları bile kendi içlerinde sınıflandırmıştır. Çiçikov tanıştığı bu insanlarda mensup oldukları tabakanın özelliklerini görecek ve dönemin Rusya'sını biz okurlara güzel bir şekilde yansıtacaktır. 

Sonunun daha farklı bitebileceğini düşünsem de gerçek anlamda beğendiğim bir kitap oldu. Kanunsuzlukların ve usulsüzlüklerin toplumu ne hale getirdiğini gözlemleyebileceğimiz herkesin okuması gereken bir kitap.

Siz "Ölü Canlar"ı okudunuz mu? Sizin düşünceleriniz neler? İncelememi okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize çok dikkat edin sağlıcakla kalın.

Bu kitaba puanım: 8/10

Alıntılar

"Zaten dünyada her şey şaşılacak şekilde, üzerine çok düştüğünde neşe bir anda hüzne dönüşür ve Tanrı bilir, aklına neler neler takılır."

"... türlü türlü hüzünle örülen yaşamımızda hiç beklenmedik bir anda bir sevinç parıltısı ışıldar..."

"İnsan nasıl da küçülüyor, alçalıyor ve adileşiyor! Bu denli değişmek mümkün mü? Bütün bunlar gerçek mi? Gerçek, çünkü insan her şeyi yapabilir."

"Hayat dediğimiz ne? Acıların yer aldığı bir vadi. Dünya dediğimiz? Duygusuz insanlar kalabalığı."

"Ancak insanoğlu tuhaftır; en çok, hiç saygı göstermediği, giyimleri, kuşamları ve davranışları nedeniyle hep eleştirdiği kişilerin onu hor görmeleri canını sıkıyordu."

"... insan kendini ne bulunduğu yere ne de yola ait hisseder..."

"Tanrı biliyor ya, millet açlıktan ölürken kendi çıkarını düşünmek utanç verici bir şey."